18 Mayıs 2024 Cumartesi

İHD: Çocuk Hakları Sözleşmesi kağıt üzerinde kaldı

Dünya Çocuk Hakları günü vesilesiyle açıklama yapan İHD İzmir Şubesi, sözleşmede tanınan ve çoğu devletlerin yasalarında yer alan sözleşmenin aradan geçen 29 yıla rağmen hayat bulmadığını ve birçok maddenin kağıt üzerinde kaldığına dikkat çekti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla şube binasında basın toplantısı düzenledi.
 
İHD Şube Yöneticisi Ali Aydın, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni 1990 yılında imzaladığını hatırlatarak, sözleşmede her çocuğun özüne bağlı yaşama hakkına sahip olduğunun yazılı olduğu hatırlatıldı. Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin temel ilkesinin "Çocuğun yüksek yararı" tanımı olduğunu ve çocuğun ayrıcalıklı yararının gözetilmesinin öngörüldüğünü dile getiren Aydın, bu sözleşme, çocukların haklarının gözetilmesinde asgari standartların tespiti ve çocuğun öncelikle aile içinde ve çevresinde korunması gerektiğini ifade etti.
 
ÇOCUK HAKLARIYLA İLGİLİ MADDELER KAĞIT ÜZERİNDE KALDI
 
Sözleşmeyi onaylayan devletlerin çocukların, ülkelerinin toplumsal ve siyasal yaşamında etkin, yaratıcı ve katılımcı bir yer alabilmesine elverişli koşulları hazırlamaları için çağrıda bulunduğunu belirten Aydın, şunları söyledi: "Her çocuk özüne bağlı yaşama hakkına sahiptir. Taraf devletler çocuğun hayatta kalması ve gelişmesi için her türlü çabayı gösterirler. Devletler cinsel anlamda istismar ve sömürü dahil her türden fiziksel veya zihinsel zarar verme ve ihmale karşı çocukları koruyacakladır. Çocuk, erişilebilecek en yüksek sağlık standardına ulaşma hakkına sahiptir. İlköğrenim zorunlu tutulmalı ve parasız olmalıdır, okullarda uygulanan disiplin, çocuğun saygınlığına özen göstermelidir. Çocukları ekonomik sömürüden, eğitimlerine engel olabilecek ya da sağlık ve esenlikleri açısından kendilerine zarar verebilecek işlerden koruyacaklardır. Tutuklu ya da hükümlü durumdaki çocuklar yetişkinlerden ayrılacak, bunlara işkence ya da acımasızca ve aşağılayıcı herhangi bir muamele yapılmayacaktır. 15 yaşından küçük çocuk çatışmalarda yer almamalıdır. Silahlı çatışma ortamlarında yaşamakta olan çocuklara özel koruma sağlanmalıdır. Sözleşmede tanınan ve çoğu devletlerin yasalarında yer alan sözleşme aradan geçen 29 yıla rağmen hayat bulamamıştır. Çoğu maddeler kâğıt üzerinde kalmıştır."
 
YÜZDE 70'İ TARIMDA ÇALIŞIYOR
 
Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) verilerine göre dünyada yaşları 5 ila 17 arasında olan yaklaşık 152 milyon çocuğun işçi olarak çalıştırıldığına ilişkin verileri paylaşan Aydın, bu çocukların 73 milyonun tehlikeli işlerde çalıştığını belirtti. Çalışmaya zorlanan çocukların yüzde 70'inin tarım sektöründe çalıştığını vurgulayan Aydın, diğerlerinin ise yüzde 17'si hizmet sektöründe, yüzde 11,9'unun da sanayide çalıştığını belirtti.
 
9 KİŞİDEN 1'İ AÇ
 
Aydın, "Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (BMMYK) verilerine göre; dünyada, başka bir ülkede güvenlik arayan ve kendi ülkelerinde yerinden edilmiş yaklaşık 50 milyon mülteci bulunuyor. Yerinden edilmiş bu nüfusun yarısı çocuklardan oluşuyor. Dünyada çoğu 10 yaşın altında 300 binden fazla çocuk askerlik yapıyor. Askerlik yapan kız çocukların çoğu cinsel sömürüye maruz kalıyor. 87 ülkede çocuklar 60 milyon kara mayını arasında yaşıyor, yılda 10 bin çocuk mayın kurbanı oluyor. İnsanların birçoğu evlerini savaş nedeniyle terk ediyor. Son 10 yılda 2 milyondan fazla çocuğun çatışmalarda öldüğü tahmin ediliyor. Bunun yanı sıra, 6 milyon çocuğun yaralanmış, 1 milyonunun ise yetim kalmış olduğu sanılıyor. Son on yılda 2 milyondan fazlası savaşlarda öldü, 6 milyonu yaralandı ve sakatlandı ve 1 milyonu yetim kaldı. 2017 yılı için dünyada aç insan sayısı: 821 milyon ya da her 9 kişiden 1'i aç olduğu anlamına gelmektedir" ifadesinde bulundu.
 
Savaş nedeniyle Türkiye'de yaşayan yaklaşık 3 milyon Suriyelinin yarısının çocuk olduğu dile getiren Aydın, "Çocukların önemli bir kesimi atölyelerde ve sağlıksız koşullarda yaşına uygun olmayan işlerde çalıştırılmakta, okula gidememekte, okula gidenler ise anadilleri ile eğitim yapılmadığından güçlük çekmektedirler" dedi.
 
ÇOCUKLARIN YOKSULLUK ORANI YÜZDE 25,3
 
Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 30'unun çocuklardan oluştuğuna dikkat çeken Aydın, "UNİCEF'in yayınladığı rapora göre; Türkiye, 'eğitim kalitesi' kategorisinde sonuncu sırada yer almaktadır. TUİK'in 2012 Çocuk İşgücü Anketi'ne göre yüzde 44,7'si tarım, yüzde 24,2'si sanayi ve yüzde 31'i hizmet sektöründe olmak üzere toplam 893 bin çocuk çalışıyor. Türkiye'de çocuk işçiliği ve iş cinayetleri raporuna göre 2013'ten 2018'in ilk 5 ayına kadar 319 çocuk iş cinayetinde yaşamını yitirmiştir. Türkiye'de geçici koruma kapsamında 2 milyon 969 bin 669 Suriyeli bulunmaktadır. Bunların 1 milyon 358 bin 904'ü yani yüzde 45,75'i 18 yaşın altındadır. Türkiye Avrupa ülkeleri içerisinde çocuk yoksulluğun arasında en kötü ülke. Türkiye'de çocukların yoksulluk oranı yüzde 25,3 iken, AB'ye üye ülkelerle karşılaştırıldığında yoksulluk oranı en fazla olan ülke konumundadır" diye kaydedildi.
 
KÜRT ÇOCUKLARI ANADİLLERİNDE EĞİTİM GÖREMİYOR
 
Türkiye'nin sözleşmenin 17, 29 ve 30'uncu maddelerine koyduğu çekince nedeniyle ülkedeki farklı etnik ve kültürel yapıda olan çocukların haklarının kullanılması engellendiğine dikkat çeken Aydın, "Sözleşmenin 30'uncu maddesi 'Soya, dine ya da dile dayalı azınlıkların ya da yerli halkların var olduğu devletlerde, böyle bir azınlığa mensup olan ya da yerli halktan olan çocuk, ait olduğu azınlık topluluğunun diğer üyeleri ile birlikte kendi kültüründen yararlanma, kendi dinine inanma ve uygulama ve kendi dilini kullanma hakkından yoksun bırakılamaz.' şeklinde hak tanımasına rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devletinin koyduğu çekinceler nedeniyle önemli bir nüfus potansiyeli bulunan Kürt çocukları ve diğer azınlıklar kendi anadilleri ile eğitim yapamamaktadırlar. Yıllardır çözüm bekleyen Kürt sorununun eğitim alanında pratik yansıması Kürt illerindeki okullarda Kürtçe konuşma yasakları ile kendisini göstermektedir" diye belirtti.