21 Aralık 2024 Cumartesi

İbrahim Okçuoğlu | Ukrayna-Rusya savaşında yeni aşama: Nükleer silah atışması!

Peki, ne oluyor? Aslında olan, çok açık. Putin, ilhakları imzaladıktan, söz konusu bölgeleri Rusya Federasyonu toprakları olarak açıkladıktan ve bu topraklara saldıran Rusya'ya saldırmış olur ve kendimizi, nükleer silahlar da dahil her türlü silahla savunuruz açıklamasından sonra Ukrayna ile görüşmeye hazır olduklarını, ama bunu Zelenski'nin reddettiğini açıkladı.

Ne olmuştu? Zelenki'nin açıklamasından önce Rusya, Batı (bu durumda askeri güç olarak NATO), Rusya topraklarına aldırırsa buna nükleer silahlarla cevap veririz türünden açıklamalar yaptı. Rusya'nın Ukrayna'daki ilhak kararından sonra da bu türden açıklamalar yapıldı. Aslında çok öncesinde Rusya, 'Zelenksi nükleer silah istiyor' türünden imalarına da bu olursa 'nükleer silaha baş vururuz' açıklamaları da yapmıştı. Aslında Rusya-Ukrayna savaşı başlamasından bugüne nükleer silah, kavram olarak da hep gündemde olmuştu demekle pek abartmış olmayız.

Şimdi ise Rusya, biraz da işin kolayına kaçar gibi, ilhak ediyor, ilhak edilen toprakları Rusya Federasyonu toprakları olarak bütün dünyaya ilan ediyor ve sonra da Rusya topraklarına saldırana nükleer silahla karşılık veririm diyor.

Zelenski Avustralya Lowy Enstitüsü'nün toplantısına hitaben yaptığı konuşmada Rusları kast ederek "Bu insanların böyle korkunç adımlar atmaya muktedir olduklarını zaten görüyoruz. NATO ne yapmalı? Rusya'nın nükleer silah kullanmasını imkansız hale getirin. Ama önemli olan, 24 Şubat'tan önce olduğu gibi bir kez daha uluslararası topluma sesleniyorum: Önleyici saldırılar."
 
Zelenski'nin bu açıklamasını fırsat bilen Lavrov da Ukrayna işgalini, Rus jargonuyla "özel askeri operasyonu" haklı çıkartmak için Zelenski'yi kast ederek "Esasen bu şahıs, tüm dünyaya Kiev rejiminden çıkan tehditlerin bir diğer kanıtını sundu" açıklamasını yaptı. Aynı konuşmasında Lavrov "ABD'yi ve Kiev rejiminin diğer sponsorlarını, çatışmanın tarafları olarak duruma daha fazla derinden dahil olmamaları konusunda uyarıyoruz. Rusya'nın nükleer caydırıcılık alanıyla ilgili devlet politikasının temelleri ve askeri doktrini değişmez. Washington ve ona hizmet edenlerin bu gerçeği ve pozisyonumuzu çarpıtmaya yönelik girişimleri, uluslararası toplumu korkutmayı hedefliyor" dedi. Bununla da yetinmedi, "Zelenski ve yönetimi, NATO ve AB'ye kendi şartlarını dayatmaya başladı" göndermesini yaptı Batı'ya.

Karşılıklı açıklamalar birbirini kovaladı.

ABD Başkanı J. Biden, Putin'in nükleer silah konusunda şaka yapmadığını belirterek, "Nükleer savaş riski Küba Füze Krizi'nden beri ilk kez bu kadar yüksek" açıklamasını yaptı.

Biden'ın açıklamasından sonra sırada AB vardı. AB Konseyi Başkanı Charles Michel, "Nükleer tehditlere boyun eğmeyeceğiz, sükunetimizi koruyacağız ve her seferinde bu tür sorumsuzca tehditleri kınayacağız." dedi. AB Komisyonu Başkanı von der Leyen de "Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in söylediklerini ve tehditlerini ciddiye alıyoruz. Herhangi bir sözüyle şantaja maruz kalmayacağız." diye konuştu.

Peki, ne oluyor?

Aslında olan, çok açık. Putin, ilhakları imzaladıktan, söz konusu bölgeleri Rusya Federasyonu toprakları olarak açıkladıktan ve bu topraklara saldıran Rusya'ya saldırmış olur ve kendimizi, nükleer silahlar da dahil her türlü silahla savunuruz açıklamasından sonra Ukrayna ile görüşmeye hazır olduklarını, ama bunu Zelenski'nin reddettiğini açıkladı.

Putin, 'biz amacımıza ulaştık, alacağımızı aldık, şimdi "barış yapabiliriz" diyor. Bir müddet daha karşılıklı "savaşırız", top atışı yapar, füze göndeririz, biraz daha katleder, yakar yıkarız, ama sonuçta oturup konuşuruz demek istiyor.

Putin'in sıkıntısı büyük; savaşın şimdiki aşamasında Rusya zor durumda. Bir taraftan Rusya topraklarına saldırana her türlü silah kullanarak karşılık veririz diyor, ama diğer taraftan da Ukrayna Rusya'nın ilhak ettiği, yani Rusya Federasyonuna kazandırdığı topraklarda ilerliyor ve bu ilerlemeyi durduramıyor. ABD/NATO'nun Ukrayna'ya verdiği yeni silahlara denk düşen silahları yok. Bu nedenle "taktiken" geri çekiliyor.

Rusya, Ukrayna'da savaşı kaybetmemelidir, kaybedemez de. Rus jeopolitik aklı buna izin vermez. Mutlaka kazanmalıdır. Bu nedenle 'alacağımı aldım, barış yapalım' Rusya için bir "zafer"dir, en azından savaşı kaybetmemiş olmaktır. Bu savaşı kaybetmesi durumunda başına gelecekleri çok iyi biliyor: Ukrayna'da savaşı kaybeden Rusya karşısında Çin, ABD, Türkiye gibi ülkelerin, içteki etnik, dinsel kimliklerin iştahı kabaracaktır. Çin'in Sibirya'da, Türkiye'nin Kafkasya'da, Orta Asya'da, Türklerin yerleşik olduğu Rusya Federasyonu topraklarında, ABD'nin Rusya'yı parçalamakta bir an tereddüt etmeyeceklerini Rusya bilmiyor mu? Bu nedenle Rusya, "barış" masasına oturmakla Ukrayna'da kaybetse de kaybetmemiş olacaktır.

Amerikan emperyalizminin bu savaş başlamadan önce uygulamak istediği ve uyguladığı taktik, Rusya'yı saldırgan, işgalci durumuna düşürmekti. Rusya bu oyuna geldi ve Ukrayna'yı işgale girişti. Şimdiye kadar savaş nedeni olarak açıkladığı amacına ulaşamadı, ama Ukrayna'dan koparmak istediği toprakları kopardı.

ABD/NATO/AB, Rusya'nın savaşın ortasında bir referandumla bu bölgeleri ilhak etmek için acele edeceğini hesaplamamış olabilir. Her halükarda ABD/NATO, bu savaşın bitmesinden yana değildir. Batı cephesinde savaş ne kadar uzun sürerse Rusya o kadar yıpranır anlayışı henüz değişmedi. Şimdiye kadarki yaptırımlardan istenilen sonucu alamadılar, ama savaşı her halükarda devam ettirmek istiyorlar. Çünkü bu savaş Amerikan jeopolitikası açısından devam ettirilmelidir ve böylece Rusya gücünün bir kısmını bu sahada eritmelidir.

Nükleer silah kullanma meselesi de bir kışkırtma, provokasyondur. Zelenski'nin açıklaması ABD ve NATO'nun bilgisi dışında bir açıklama olarak görülmemelidir. Bu, danışıklı bir provokasyondur, kışkırtmadır. Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Lavrov ve Kremlin Sözcüsü Peskov'un Zelenski'nin ipi sizin elinizde babında açıklamaları bunu göstermektedir. ABD/NATO'nun mantığı şu: Mademki, daha öncesinden Rusya her türlü silah, dolayısıyla nükleer silah kullanmaktan bahsetti, öyleyse savaşın bu aşamasında bu silah sorunu kaşınabilir. Öyle de oldu. ABD/NATO, Rusya'yı etki gücü ve alanı sınırlı, top gibi silahlarla da atılabilen "taktik nükleer silah" kullanmaya itiyor. Resmen kışkırtıyor, "gel gel" diyor. Savaşın başında, savaşı başlatan, saldırgan, işgalci konumuna düşürülmüştü. Şimdi ise ilk kez "taktik nükleer silah" kullanan durumuna düşürülmek isteniyor. Bu hataya düşülürse adı "taktik nükleer silah" kullanıldı olmaz, resmen genel anlamda nükleer silah kullanmaktan bahsedilir. Bunun dünya kamuoyundaki etkisini Amerikan emperyalizmi jeopolitik çıkarları için kullanacaktır, Rusya'yı bu hegemonya mücadelesinde saf dışı bırakmaya çalışacaktır.

Bu hataya düşen Rusya uluslararası alanda sadece siyasi karizmasını çizdirmekle kalmaz, o karizma çizilmişlikten çıkıp yarık olmaya dönüşür. Rusya bunu kolay kolay kapatamaz.

Rusya'nın bu oyuna gelmesi ve "taktik nükleer silah" kullanması durumunda ABD/NATO'nun buna cevap vermesi pek ihtimal dahilinde değil. Karşılık verirse bu nükleer savaş dönüşür. Ayrıca Rusya, Ukrayna dışında başka bir ülkeye karşı "taktik nükleer silah" kullanmaz. Bu doğrudan nükleer savaşa davetiyedir. ABD'nin amacı Rusya'yı dünya jeopolitik rekabetinde saf dışı bırakmaktır. Rusya'nın Ukrayna'ya taktik nükleer bomba atması, bu bombanın tahribatı ABD/NATO'nun hiç de umurunda değildir.

Tabii bu arada nükleer silah meselesi, AB ve ABD tarafından, homurdanan, kitlesel olarak sokağa çıkan, yaşam koşullarını protesto eden yığınları esas sorunlardan, ekonomik sıkıntılardan, enflasyondan vs. uzaklaştıran, dikkatlerini başka yöne çeken bir vesile olarak tepe tepe kullanılmaktadır.