26 Aralık 2024 Perşembe

HEDEP Kadın Meclisi: Vazgeçmiyoruz, her yerdeyiz

Sincan Hapishane Kampüsü önünde 25 Kasım çalışmalarının startını veren HEDEP Kadın Meclisi, "Bizler geceleri de sokakları da meydanları da kadın özgürlükçü mücadelemizle inşa etmekten asla vazgeçmiyoruz. Bu, 25 Kasım'da kadınları daha fazla dayanışmaya çağırıyoruz" dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Kadın Meclisi, "Vazgeçmiyoruz her yerdeyiz" şiarıyla Kobane Davası'nın görüldüğü Sincan Hapishane Kampüsü önünde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü startını verdi. "Vazgeçmiyoruz her yerdeyiz" pankartı açılan eylemde, "Vazgeçmiyoruz" dövizleri taşındı.

HEDEP Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, siyasi kadın tutsakların yargılandığı Kobanê Davası ile kadın özgürlük mücadelesine nasıl saldırıldığına dikkat çekmek istediklerini söyledi.

'SİYASİ KADIN TUTSAKLARIN TALEPLERİ TALEPLERİMİZDİR'
Yargı şiddetinin de bir gerçeklik olarak önlerinde durduğunu söyleyen Türkoğlu, Sincan'da yapılan yargılamaların kadın özgürlük mücadelesine yönelik saldırılar olduğunu kaydetti. Kasın özgürlük mücadelesi yürütenlerin hiçbir zaman boyun eğmeyeceğini dile getiren Türkoğlu, "Siyasi kadın tutsakların talepleri bizlerin de talepleridir. Bugün onların savundukları özgürlük mücadelesi biz kadınların yaşamı için hepimizin savunduğu mücadeledir" dedi.

Dominik Cumhuriyeti'nde Trujillo diktatörlüğüne başkaldıran Mirabel Kardeşler şahsında dünyanın her yerinde kadınların faşizme, ırkçılığa, milliyetçiliğe, ayrımcılığa karşı mücadele ettiğini ifade eden Türkoğlu, Türkiye'de de 22 yıllık AKP-MHP iktidarının en çok kadınların hayatını etkilediğinin altını çizdi. İktidarın her yönüyle cinsiyetçiliği merkeze aldığını ve kadın kazanımlarını gasp ettiğini dile getiren Türkoğlu, iktidarın ayrımcılığa, cinsiyetçiliğe, tekçiliğe, milliyetçiliğe dayalı bir sistem inşa ettiğini söyledi.

'CEZASIZLIK POLİTİKALARIYLA KATLİAMLAR ARTIYOR'
Neredeyse her gün 4 kadının katledildiğini ifade eden Türkoğlu, cezasızlık politikalarıyla katliamların giderek arttığını söyledi. "Bir yandan erkekler şiddeti kendinde meşru görüyor, kadınları öldürmeyi hak görüyor, ama devlet kurumları da cezasızlık politikaları ile daha çok kadının katliamından sorumlu olmaya devam ediyor" diyen Türkoğlu, diğer yandan eşitlik isteyen kadınların yargılandığını ve tutuklandığını vurguladı.

'KADINLAR OLARAK BARIŞTA ISRARCIYIZ'
Ülkedeki savaş politikaları ve kadına yönelik şiddetin sistematik bir hal aldığını söyleyen Türkoğlu, "Barışta ısrar etmek yaşamlarına da mal olma meselesi haline geliyor. Biz kadınlar daha çok yoksullaşıyoruz, açlıkla terbiye edilmeye çalışılıyoruz. Soframızdan çalınıyor. Çocukların beslenme çantasına bir ekmek dahi koyamayacak duruma geliyoruz. Savaş politikaları her şeye mal oluyor. Çünkü savaşa ayrılan bütçeyle, kadınlar eşit bir bütçeye sahip olamıyor, eğitimde hak sahibi olamıyor, sosyal yaşama katılamıyor, özgürlük ve eşitlik mücadelesinden yargı süreçlerinin her birine maruz kalıyor" dedi.

Kadınların barışta ısrarcı olduğunu belirten Türkoğlu, "Biz biliyoruz ki bu ülkeye barış geldiğinde biz kadınlar hak ve eşitlik mücadelemizde militarist politikalara maruz kalmayacağız. Tam da siyasetin eşit ve özgür yaşamı ördüğü yaşamı bir model haline getireceğiz. Bu yüzden bugün Türkiye ve Kürdistan'da başta Barış Anneleri ve Cumartesi Anneleri olmak üzere birçok kadın savaşa karşı barış mücadelesi yürütüyor" ifadelerini kullandı.

'GÜCÜMÜZÜ MÜCADELE EDEN KADINLARDAN ALIYORUZ'
Türkiye ve Kürdistan'ın dört bir yanında kadınların öncülüğünde Gemlik'e doğru gerçekleştirdikleri Özgürlük Yürüyüşü'ne dikkat çeken Türkoğlu, "Barış isteyen kadınlar, çözüm isteyen kadınlar tecride karşı mücadele ederken İmralı Cezaevi'ne doğru yürürken polisin ve kolluk güçlerinin ayrımcılığına ve şiddetine maruz kaldı. Birçok vekil arkadaşımızın yolu kesildi, engellenmeye çalışıldı. Hatta bir polis şunu söyledi: 'Evet vekil olabilirsiniz ama hangi partiden?' Bu, tam da ayrımcılığın göstergesidir. Aynı statüye ve haklara sahibiz ama bir yoldan geçişin bile hangi partiye göre karar verildiği bir sistem inşa edildi" dedi.

Geçen günlerde "Ankara'da bir Êzidî kız çocuğu IŞİD tarafından alıkonuldu" haberlerine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından erişim engeli getirildiğini hatırlatan Türkoğlu, hükümetin tüm kurumlarının suç birliği içerisinde, gerçeği gizlemeye çalıştığını söyledi. Kadınlar olarak her yerde hakikati ortaya çıkarmaya devam edeceklerinin altını çizen Türkoğlu, "Onlar her türlü baskı ve şiddet politikalarıyla bizim özgürlük ve eşitlik mücadelemizin önüne geçmek, karanlık bir yaşam inşa etmek isteyebilirler. Ama biz bütün gücümüzü mücadeleden ve mücadele eden kadınlardan alıyoruz" dedi.

'KAZANIMLARIMIZI BİZDEN ALAMAZSINIZ'
25 Kasım haftasına girerken ülkenin dört bir yanında taleplerini sokaklarda haykıracaklarını söyleyen Türkoğlu, "Bizim her türlü mücadelemize, kazanımlarımıza İstanbul Sözleşmesi'ne, eşbaşkanlık sistemine saldıran iktidara diyecek sözümüz var. Bunlar bizim kazanımlarımız ve eşitlik bizim hakkımız. Bu sizin bize bahşettiğiniz bir mesele değil ki geri alasınız. Biz bunu mücadele ile kazandık ve mücadelemizle de bu haklarımızı savunmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

'KADINLARI DAYANIŞMAYA ÇAĞIRIYORUZ'
Barış, adalet ve özgürlük mücadelesini ülkenin dört bir yanında sokaklara çıkarak örgütleyeceklerini söyleyen Türkoğlu, şöyle devam etti: "HEDEP Kadın Meclisi olarak her türlü haksızlığa eşitsizliğe karşı herkesin yanında olmaya devam edeceğiz. Bizler Cumartesi Anneleri'nin ve Barış Anneleri'nin yanında olmaktan vazgeçmeyeceğiz. Bizler emeği sömürülen işçi kadınların yanında olmaktan vazgeçmiyoruz. Bizler kadın siyasetini örerken birçok kazanıma imza atan Gültan Kışanak'ın, Figen Yüksekdağ'ın, Sebahat Tuncel'in ve onların şahsında tutsak kadın siyasetçilerin yanında olmaktan vazgeçmiyoruz. Bizler her türlü hak gaspına karşı adalet nöbeti tutan kadınların yanında olmaktan asla vazgeçmiyoruz. Bizler geceleri de sokakları da meydanları da kadın özgürlükçü mücadelemizle inşa etmekten asla vazgeçmiyoruz. Bu, 25 Kasım'da kadınları daha fazla dayanışmaya çağırıyoruz."