23 Nisan 2024 Salı

HDP: Uzaktan eğitimde öğrenme kayıpları yaşandı

HDP'nin "Koronavirüsün Eğitime Etkileri Raporu"nda uzaktan eğitimin dışlayıcı, ayrımcı ve eşitsiz olduğu belirtilerek, bu süreçte öğrenme kayıpları yaşandığı kaydedildi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Batman Milletvekili ve Meclis Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyon üyesi Mehmet Rüştü Tiryaki, "Koronavirüsün Eğitime Etkileri Raporu"nu Meclis'te düzenlenen basın toplantısıyla açıkladı.

Tiryaki, pandemi süreciyle birlikte Türkiye'de 16 milyon 529 bin 169 öğrencinin eğitim kurumlarından uzak kaldığını belirtti. Tiryaki, şu anda 7 milyon 500 bin öğrencinin "uzaktan eğitim" yoluyla eğitimini sürdürmeye devam ettiğini aktardı.

Tiryaki'nin açıkladığı raporun detayları şöyle:  

Türkiye'de ödevler için bilgisayara erişimi olan öğrencilerin ortalaması Türkiye'de yüzde 70'in altında kalıyor. 'Avantajlı okullarda' okuyan öğrencilerde ise bu oran yüzde 90'a yaklaşıyor. Yine 77 ülkenin kıyaslandığı OECD raporuna göre, Türkiye, 'İnternet bağlantısına erişimi olan öğrenciler' listesinde 70'inci sırada. Çarpıcı bir örnek olması açısından Ankara'nın 928 mahalle köyüne internet ulaştırılması için büyükşehir belediyesinin yakın zamanda çalışma başlatması, durumun vahametini göstermektedir.
Uzaktan eğitim süreçlerinde asıl sorun öğrencilerin tamamına ulaşmanın mümkün olmaması olduğu halde bu yönde tedbir alınmamıştır. Öğrenci ve öğretmenlere yönelik ücretsiz internet, tablet/bilgisayar dağıtılması, vergilerin kaldırılması gibi öneriler Bakanlıkça gündeme dahi getirilmemiştir.
Uzaktan öğretim programlarının ne kadar yeterli ve esnek olduğu tartışmalıdır. Öğrencilere bilgi aktarımı yapılması ve müfredatın yetiştirilmesinin uzaktan eğitimde de ön plandaydı.
Gerek canlı derslerin planlamasında, gerekse EBA TV yayınlarında çocukların sosyal-toplumsal gelişimine, bireysel ilgi ve yeteneklerine yönelik hiçbir çalışmaya yer verilmemiştir. Programların içeriğinin bu süreçteki temel işlevi bireysel ve toplumsal normalleşmeye katkı sağlamak olmalıydı.
EBA içeriklerinin yetersizliği, yabancı dil gibi bazı dersler için ise EBA'da kullanıma sunulmuş hiçbir içeriğin olmaması özellikle uzaktan eğitim sürecinde daha net bir şekilde fark edilmiştir. İçerik yönünden zayıf olması yanında EBA alt yapısından kaynaklanan erişim problemleri de süreci olumsuz etkilemiştir.
EBA'nın yetersizliği nedeniyle EBA dışı güvenlik sorunu yaşanan platformlar kullanılmıştır.
Canlı ders uygulamalarında EBA alt yapısının yetersizliği, sistemin sürekli çökmesi gibi sorunların yanında öğretmenlere aynı derste 1'den fazla sınıf atamasının yapılması öğrenci sayısının 100'leri bulmasına hatta özellikle kalabalık sınıflarda 100'ü geçmesine neden olmuştur. Pedagojik olarak bu kadar öğrenci ile aynı anda ders işlemek, öğrencilere söz hakkı tanımak mümkün değildir.
Uzaktan eğitim sürecinde öğrenme kayıpları yaşandı. Bu kaybı en çok anaokulu ve ilkokul öğrencileri yaşıyor. Yapılan araştırmalar, soyut düşünme süreçleri gelişme sürecinde olan küçük yaş grubundaki çocukların uzaktan eğitimde verimli süreçler geçiremediği ortaya koymuştur.
Öğrenciler kayıtlı videoları izlemekten sıkıldıklarını, çoğunlukla takip etmediklerini, yarım bıraktıklarını belirtmişlerdir.
Türkiye'de pandemi süreci öğrencilerin ekonomik nedenlerle dijital araçlara, internete ulaşımındaki engeller öğrenme sürecini kesintiye uğratmış; biçim, içerik ve içeriğin aktarılma biçimleriyle ilgili tartışmalar bir yana, çok daha önemli bir sorun olan fırsat eşitsizliğini görünür hale getirmiştir.  Çocukların neredeyse yüzde 25'lik dilimi pandemi sürecinde hiçbir kaynağa ulaşamamış, eğitim alamamıştır.
Pandemi sürecinde de özel gereksinimli çocuklar ve aileleri daha çok zorlukla karşılaştı.
Son kertede, uzaktan eğitim süreci belirli bir plan ve program dâhilinde işletilmemiştir. EBA üzerinden yürütülen canlı derslere katılım, birçok okulda yüzde 15-20 dolaylarında kalmıştır.
Öğretmenlerin yaklaşık yüzde 93.8'i uzaktan eğitimin verimli olmadığını ifade etmişlerdir.
MEB tarafından öğretmenlere uzaktan eğitime dair eğitim verilmemiş, teknik destek sağlanmamıştır.
Eğitim emekçileri Mart ayından itibaren salgınla mücadelede etkin rol oynamışlardır. Hatta öğretmenlere ve okul yöneticilerine ilave sorumluluklar yüklenerek, ''Vefa Grupları", "Filyasyon Ekipleri'' adı altında görevlendirmeler yapılmıştır. Pandemi sürecinde camilerde kolonya tutmadan, vakaların denetimine kadar türlü türlü işte görevlendirilmişlerdir.
Salgının devam ettiği bir süreçte yeterli tedbirler alınmadan 21 Eylül'de anasınıfları, özel eğitim okulları ve 1. sınıfların yüz yüze eğitime başlaması, öğrenci ve öğretmenlerin koronavirüs konusunda korumasız hale getirmiştir.
EBA canlı ders dağıtımında akşam 20.20'ye kadar ve Cumartesi günleri de ders tanımlandığı görülmüştür. Bu kadar uzun sürelerin hem öğrenci hem de öğretmenlerimiz açısından yıpratıcı olması bir yana, mesai saatleri dışında (gece) ve hafta sonu tatilinde yapılan derslerin ücretlendirilmesinin normal ders saati ücretinden ödenmesi de bir sorun alanı oluşturmaktadır.

YÜKSEKÖĞRETİM BOYUTU
İnternet bağlantısının kopması, sistemin öğrenciyi dersten atması, sürekli gerçekleşen görüntü donması, ses kesintisi, sesin boğuk yahut derinden gelmesi, yavaşlama vb. problemler.
2 ve 3 saatlik sürelerde işlenen konuların birçok okulda 1 saate sıkıştırılma zorunluluğu eklenince konuların eksik anlatılmasına bağlı eğitimde nitelik kaybı.
Okulların kapatılması ile bazı okullarda kısmi zamanlı olarak çalışan öğrenciler gelirsiz kalmışlardır.
Ailelerinin yanına dönen öğrencilerin koşullar sebebiyle kalamadıkları özel yurtların ve öğrenci evlerinin kirası meselesi ciddi bir sorundur.
Karantina sürecinin ilk günlerinde umreden dönen insanların karantinaya alınması için gece saat 03:00 civarında KYK yurtlarının boşaltılması, tahliye sürecinde öğrencilerin birçok eşyasının içeride kalması ve taşıma ve başka bir yurda yerleştirme sürelerinde sağlıklarının riske atılması, üniversiteliler açısından karantina sürecinde yaşanmış en büyük sorunlardandır.
YÖK, üniversitelere ait içeriklere erişimde kullanılmak üzere 6 GB'lık ücretsiz internet kullanımı desteği verdiğini ifade etmiştir. Yalnız Zoom, Youtube, Teams vb. araçlarla sağlanacak içerikler kapsam dışı bırakılmıştır.
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, 57 farklı üniversiteden 525 üniversite öğrencisinin katıldığı uzaktan eğitim durumunu değerlendirme anket çalışmasına göre: Her 10 öğrenciden 3'ünde uzaktan eğitim için yeterli teknolojik alt yapının olmadığı görüldü. Ankete katılan her 10 öğrenciden 1'inin kendine ait bilgisayarı yok ve akıllı cihazları yeterli donanıma sahip değil. Her 10 öğrenciden 3'ü internete erişmekte problem yaşıyor. Öğrencilerin, yaşadığı yerde internet altyapısının olmadığını veya internetin uzaktan eğitim sistemine girebilecek hızdan uzak olduğu belirtildi. Her 10 öğrenciden 4'ünün yaşadığı bölgede internete erişimin olmadığı ya da çok kötü olduğu da ortaya çıktı. Ankete katılan her 10 öğrenciden sadece 1'i üniversitesinden altyapı desteği alabiliyor.
Üniversite Araştırmaları Laboratuvarı Kurucusu ve Direktörleri Prof. Dr. Engin Karadağ ve Prof. Dr. Cemil Yücel tarafından yaklaşık 18 bin lisans öğrencisiyle yaptıkları çalışmaya göre: Uzaktan eğitimden memnun olanların oranı % 35, içerik ve materyallerin orijinal olmadığını düşünen yüzde 53, öğretmen anlatımından memnun olmayan yüzde 51, uzaktan eğitimde ses ve görüntü memnun olmayan yüzde 48. İnternet olmayan yüzde 66, bilgisayar / tablet olmayan yüzde 63. Teknik altyapı konusunda mühendislik bölümleri çok daha donanımlı olduğu için memnuniyetsizlik oranları fazla. Güzel sanat alanları uygulamalı eğitimin fazla olmasından dolayı memnun değil. YÖK kararlarından memnun olanlar yüzde 63, YÖK açıklamalarından memnun olanlar yüzde 74.

'AYRIMCI, DIŞLAYICI, EŞİTSİZ'
Raporun sonuç bölümünde ise şu ifadelere yer verildi: "Türkiye'de pandemi öncesinde eğitim sistemi kapsayıcı olmaktan uzak, ayrımcı ve verili eşitsizlikleri sürekli yeniden üreten ve çoğaltan bir yapıya sahipken, pandemi kriziyle başa çıkmada öğrenmenin sürekliliğini kısmî olarak da olsa sağlamaya yönelik tedbirlerden birisi olarak uygulamaya sokulan uzaktan eğitim hakkına erişim konusunda verili eşitsizlikleri daha da perçinlemiştir. Bu bağlamda, uzaktan eğitim için gerekli olan internet, bilgisayar veya tablet gibi teknolojik araçlara sahip olmayan yoksul ailelerin çocukları (Türkiye'de öğrencilerin yüzde 20'sinin yani yaklaşık 4 milyon öğrencinin internet erişimi, bilgisayar ve/veya tableti bulunmamaktadır); Türkçeden başka bir anadili olan Kürtlerin, Arapların, Süryanilerin  çocukları; Suriyeli sığınmacıların çocukları; engelli olan,  öğrenme güçlüğü olan ve/ya özel eğitim ihtiyacı olan dezavantajlı gruplardaki çocuklar ve gençler için sunulan  uzaktan eğitim, ayrımcı, dışlayıcı ve yeni eşitsizlikler üreten bir uygulamaya dönüşmektedir. Yapılan araştırmaların bulgu ve sonuçları da bu savı destekler niteliktedir."