2 Mayıs 2024 Perşembe

HDP 8 Mart'ı Deniz'e ve Garibe'ye atfetti

8 Mart'ın startını Deniz Poyraz'ın faşist saldırıda katledildiği İzmir'de veren HDP Kadın Meclisi, bu yıl ki 8 Mart'ı Deniz Poyraz'a ve hapishanede katledilen Garibe Gezer'e atfetti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi, "Birlikte değiştireceğiz, şimdi kadın zamanı" şiarıyla bu yıl yapacağı 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinliklerinin startını Alsancak ÖSYM önünde verdi. Kadınlar, yaklaşık bir saat önce startın verileceği alana yöresel kıyafetleriyle gelerek, Kürtçe şarkı ve zılgıtlar eşliğinde halaya durdu. Uzun süre büyük bir coşkuyla halay çeken kadınlar, "Jin jiyan azadi", "Biji tekoşina jinan", "Deniz Poyraz isyanımızdır" sloganları attı.

Açıklamaya HDP Kadın Meclisi Ayşe Acar Başaran, milletvekilleri Serpil Kemalbay, Dilşat Canbaz, faşist saldırıda katledilen Deniz Poyraz'ın annesi Fehime Poyraz'ın yanı sıra çok sayıda kadın örgütü katıldı.

Eylemde, Kürtçe Türkçe "Yaşasın 8 Mart, Birlikte değiştireceğiz. Şimdi kadın zamanı" yazılı pankart açıldı; "Deniz Poyraz isyanımızdır", "Yaşasın kadın dayanışması", "Dem dema azadiyaye jinaye", "Kadın tutsaklara özgürlük", "Ji qirkirina jinera na" "Gülistan Doku nerede?", "Eşbaşkanlık mor çizgimizdir" dövizleri taşındı.

HDP, bu yılki 8 Mart'ı Deniz Poyraz'a atfetti. Açıklama öncesi çok sayıda polis kadınların etrafına barikat kurdu.

Söz alan HDP Milletvekili Serpil Kemalbay, kadınların önüne kurulan polis barikatına tepki gösterdi. "Kadınların katledilmesine karşı barikat kurmayan polisler, demokratik ve kadın eylemlerine barikat kuruyor" diyerek polislerin geri çekilmeleri ve görüntü almamaları konusunda uyarıda buluna Kemalbay, "kadın kenti" olan İzmir'de 8 Mart'ın startını verdiklerini söyledi.  Kemalbay, "Deniz Poyraz katledilirken polislerin yarım saat parti önüne gelmediğini biliyoruz. Bu antidemokratik tutumu kınıyoruz. Katledilen her kadın isyanımızdır ve kadın mücadelesi asla durmayacak" dedi. Kemalbay, bu sırada polis kamerasıyla kayıt almaya devam eden polislere bir kez daha tepki göstererek, "Sizin göreviniz Deniz'i korumaktı" diye belirtti.

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran da Deniz Poyraz'ın katledildiği kentte startı vermelerinin önemine değinerek, "İzmir bizler açısından önemli bir yer. Deniz yoldaşımız vahşi ve IŞİDvari bir şekilde parti binamızda katledildi. Kolluk kuvveti yoktu. Ancak kadınlar alanlara çıkınca kolluk önlerine barikat kuruyor. Denizi katleden katili de sarıp sarmaladılar. Kolları arasında partiden çıkardılar. Bugün Deniz'in sesi olan kadınların önüne barikat kuranlar katilin arkasında olanlardır. Bu yıl 8 Mart'ı Deniz poyraz ve cezaevinde işkence sonucu katledilen Garibe Gezer yoldaşımıza atfettik" dedi.

Kadınların hiçbir zaman faşizme karşı geri adım atmadığını söyleyen Başaran, bundan sonra da atmayacağının altını çizdi. Kadınların direnişi ve mücadelesiyle faşizmi püskürteceklerini kaydeden Başaran, nefret politikaları sonucu ülkenin uçuruma götürdüğünü dile getirdi. Başaran, "Şiddeti önlemeyen devlet, yargı, medya şiddeti teşvik ediyor. Kadınların erkek ve devlete biat etmelerini istiyorlar. bu politika sonucu şiddet ve katliamlar artıyor. Kadına yönelik şiddet kırım boyutuna gelirken, kadınların büyük mücadelesi sonucu kazandıkları İstanbul Sözleşmesi kaldırıldı. İstanbul Sözleşmesi tarihi bir kazanımdır. Vazgeçmiyoruz. Biz değiştirince sözleşmeyi yeniden uygulayacağız. Kadınlar büyük bir emek sömürü varken, AKP bu kez nafaka hakkına göz dikti. Erkekler talep etti, AKP nafaka hakkını kadınların ellinden alınmak isteniliyor. Kadınlar haklarından vazgeçmez" diye konuştu.

Kadına yönelik şiddet ve katliamlarda yargının "katili aklama"ya çalıştığını kaydeden Başaran,  "Deniz'in sesini yükselttiğimiz için şu an İzmir emniyeti önümüze yığılmış. Bizi bu şekilde mücadeleden vazgeçirebileceklerini sanıyorlar. Başaramayacaklar" dedi. Başaran, tecrit politikalarının hapishanelerde derinleştirildiğini belirterek, "Kadınlar baskı işkence ve zulümle baş başa bırakılıyor. Buda yetmezmiş gibi hasta olan tutuklular tahliye edilmeyerek, cezaevlerinde tutulmaya devam ediyor. Aysel Tuğluk kadın mücadelesinin yüz aklarındandır. Kürt sorunun barışçıl çözümü için mücadele etmiş biridir. Demokratik siyasetin öncülüğünü yapmış. Bütün dünyada örnek gösterilen eşbaşkanlık sisteminin ilk uygulayıcıdır. Hafızasını yitirmesine rağmen cezaevinde rehin tutuluyor. Düşman hukuku gün be gün arkadaşlarımızın yaşam hakkını elinden alıyor. Cezaevleri ölüm evlerine dönüşmüş durumda" sözlerine yer verdi.

İktidarın kadına yönelik şiddeti önlemek yerine, erkekleri teşvik ettiğini vurgulayan Başaran, AKP-MHP ittifakının İstanbul Sözleşmesi'nden geri çekilmesini hatırlattı. "İstanbul Sözleşmesi iktidarın lütfu değil, kadınların tarihsel kazanımıdır" diyen Başaran, Sözleşmeyi tekrar yürürlüğe koymak için mücadele etmeye devam edeceklerinin altını çizdi. Başaran son olarak, devletin yarattığı erkek egemen rejimini kadınların değiştireceğini ifade ederek, "Kadın özgürlükçü yaşamı bizler var edeceğiz. Mevcut sistemi değiştirip yerine kadın özgürlükçü demokrasi inşa edeceğiz. Her yerde mücadele etmeye devam edeceğiz. 21. yüzyılı kadın yüz yılı yapacağız" diye kaydetti.

Açıklama alkış ve sloganlarla sona erdi.