1 Mayıs 2024 Çarşamba

'HDK toplumsal dinamiklerinin örgütlenebileceği bir model'

HDK İzmir İl Kongresi'nde, umudun kadınlarda olduğu vurgusu yapılırken, HDK'nin toplumsal alanın bütün dinamiklerinin örgütlenebileceği bir model olduğunun altı çizildi.
Halkların Demokratik Kongresi'nin (HDK) 12-13 Ocak'ta Ankara'da gerçekleşecek olan Olağan Genel Kongresi öncesi İzmir'de HDK 9. İl kongresi gerçekleştirildi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İl binasında gerçekleşen kongreye HDK Eş Sözcüsü Prof Dr. Onur Hamzaoğlu'nun yanı sıra siyasi parti, demokratik kitle örgütü temsilcileri ve Barış Anneleri Meclisi katıldı.
 
Açılış konuşmasını Prof Dr. Onur Hamzaoğlu gerçekleştirdi. Hamzaoğlu, savaşların tüm dünyada egemen sermaye güçleri tarafından yürütüldüğünü ve bunun sonucunu yine başta Ortadoğu halklarının ödediğine vurgu yaptı.
 
'ROJAVA DEVRİMİNİN YAYILMASI ENGELLEMEK İSTENİYOR'
 
Sistemin kendi içindeki krizi çözebilmek için savaş peşinde olduğunu belirten Hamzaoğlu, "Yeni bir yaşam mümkündür diyen Rojava devrimini pek çok girişimle boğmak adına değişik oyunlar yapılıyor. Savaş insanların sadece insanların o anki yaşamları için değil geleceklerini köreltmek için de kullanılıyor. Efrin meselesi sıradan bir mesele değildir. Uluslararası hukukun diliyle söylemek gerekirse; iç savaştan bu yana en ufak bir çatışmanın olmadığı, sulhun olduğu bölgeydi. Çatışmasızlık ve sulh yaşamına rağmen, hem oradaki güçler hem de Türkiye'deki iç siyasetin malzeme yaratma süreci oraya olağan yaşamı olağanüstü yaşama çevirmeye engel olmadı. Şimdi de hedeflerine Minbic'i ve Fırat'ın doğusunu koymuşlar. Biraz önce de ifade ettiğim gibi Rojava devrim gelişmesini yayılmasını engellemeye yönelik bir girişim olarak önümüzde duruyor. Dolayısıyla bu sadece bölge halkları için değil hepimizin bir sorumluluğudur ve bizim mücadele aracımız olmak zorundadır" dedi.
 
'YEREL SEÇİMLERİ REFERANDUM OLARAK GÖRMELİYİZ'
 
16 yıllık AKP iktidarında askeri vesayetin kalktığını ama yerine doğrudan yürütmeye bağlı bir ordunun yer aldığını söyleyen Hamzaoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "KHK ile atmak, kamudan çıkarmak emekli olmuş bir kişiyi bile KHK'ye dahil etmek ona bir suçlu yaftasını giydirmek, özlük haklarını sınırlandırmak anlamına geliyor. AKP'li yıllar böyle yeni uygulamaları da hayata geçirmiş oldu. Türkiye'de sermaye birikim süreci tarihinde ilk defa bu kadar siyasallaştı. İktidar daha önceki iktidardan faklı olarak önemli bir oranda kitle mobilizasyonuyla uğraşıyor. Asker kalkışması gerekçe gösterilerek 15 Temmuz 2016 yılı bunun önemli bir kanıtıdır. İşte bütün bunları birleştirdiğimizde Türkiye'de devlet biçimi ne şekildedir dendiğinde, elimize bir çek liste alıp şuna buna bakmaya gerek yok. İşte Almanya faşizminde ya da Franko yönetiminde bu vardı, şu yoktu demeye gerek yok. Yaşam statik değil dinamiktir. Bu yaşadıklarımız ve saydıklarım gösteriyor ki; Türkiye'de bir faşizm var. Hepimiz bununla toplumsa bir mücadeleyle baş etmekle yükümlüyüz. Sandığa oy vermek tek başına bir demokrasi göstergesi değildir. Aksine Türkiye'de bu kadar sık sandığın kuruluyor olması demokrasiden çok bir dezavantaj oluşturuyor. Bu gidişatın karşısında hepimiz yerel seçimleri bir referandum olarak görmeli ve yereli meclislerimizle kendi kendimizi yönetir hale gelmeliyiz. Bizler de, HDK içinde olan bütün farklılıkları toparlayıp birlikte mücadele etmenin yollarını bulmalıyız."
 
OK: HALK AKP TARAFINDAN YÖNETİLMEK İSTEMİYOR
 
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) adına konuşan Satiye Ok da "Kadın bedenine, emek alanına dönük çıkarılan yasaları gördük. Kürtlere dönük saldırılarını gördük. Son 4-5 yıl süre içinde AKP'nin bütün saldırı politikasına rağmen yok etme ve hak budamalarına rağmen yönetememe krizi devam ediyor. Halk da artık yönetilmek istemiyor. HDK toplumsal alanın bütün dinamiklerinin örgütlenebileceği bir model. Biz siyasi örgütlere düşen de bu dinamizmden düşen bunu en geniş kesimlere yaymak olmalıdır. Seçilen arkadaşlara omuz vereceğiz" diye belirtti.
 
'KADINLAR TÜRKİYE VE DÜNYANIN UMUDU'
 
Eğitim-Sen üyesi ihraç edilen öğretmen Dilek Kanlıbaş Demir de farklılıkların bir arada yaşayacağı bir yaşamın inşasında hep birlikte çalışacaklarını söyleyerek, sistemin hiçbir şey yapmasa bile duruşu ve tavrıyla tehlike olarak görüldüğünü belirtti. Demir, "İtaat etmeyen, muhalif olan her kesime karşı saldırı var. Kadınların emeği kimliğine dönük saldırı var. Bu ülkede belki de dünyada umut kadınlarda. Tam da bu kadın düşmanı rejime karşı biz kadınlar olarak bu umutla 5-6 Ocak'ta 'Kadınlar birlikte güçlü' diyerek İstanbul'da bir araya geleceğiz. En son bine kadar ulaştı katılım. Bu bini biz 100 bin olarak görüyoruz. Çünkü çalışanlar ve toplumsal rolleri gereği gelemeyen kadınlar var. Kadınlar olarak mücadelemiz yükselecek" şeklinde konuştu.