Hapishanelerde hak ihlalleri artıyor: 10 tutsak açlık grevinde

İzmir'deki hapishanelerde hak ihlallerinin arttığını belirten avukat Tosun, sağlığa erişim hakkından, beslenmeye ve idarenin keyfi uygulamalarına kadar birçok alanda sorunlar yaşandığını kaydetti. Tosun, 10 tutsağın açlık grevine başladığını belirtti.
İzmir Barosu'nun geçtiğimiz hafta Kırıklar, Şakran ve Menemen hapishanelerinde yaşanan hak ihallerine dair hazırladığı rapora ilişkin Mezopotamya Ajansına konuşan İzmir Barosu Cezaevi Komisyonu üyesi avukat Ceren Şen Tosun, tutsakların keyfi uygulamalarla karşı karşıya olduğunu söyledi.
Tutsakların yaşadığı tecride işaret eden avukat Tosun, süreli ve süresiz yayınların kısıtlanması, görüş ve iletişim haklarının engellenmesi, tutsakların sohbet ve havalandırmaya çıkmada hapishane idaresinin keyfi uygulamalarıyla karşı karşıya kaldığını aktardı. Kitapların keyfi bir şekilde koğuşlardan toplatıldığını söyleyen Tosun, "Beslenmede çok ciddi sorunlar var. Böylece mahpuslar dış kantine zorunlu bırakılıyor. Ancak dış kantinin fahiş fiyatlandırması olduğu için beslenmeye erişimde ciddi sıkıntılar var" diye konuştu.
'ANESTEZİ VERİLİYOR AMELİYAT EDİLMİYOR'
Görüş hakkının da keyfi bir şekilde kısıtlandığını ifade eden Tosun, personel ve ring araçlarının eksikliği bahanesiyle tutsakların hastaneye götürlmediğini, yaklaşık 7-8 ay ertelendiğini, bir tutsağa 6 defa anestezi verildiğini ancak ameliyat edilmeden geri gönderildiğini söyledi. Tosun, hak ihlallerine karşı itiraz eden tutsaklara ise disiplin cezaları verildiğini söyledi.
'BİR KOĞUŞTA 19 KİŞİ YERDE YATIYOR'
Tosun, Menemen Hapishanesinde 15 kişilik koğuşlarda, 35 kişinin kaldığını belirterek, "Sadece 16 kişi ranzada uyuyabiliyor. Geri kalan 19 kişi yer yataklarında yatıyor ve koğuşun metrekaresini düşündüğümüz zaman bir kişinin hareket alanı bir metrekare. Bu bir metrekarede mahpus yatacak mı, kitap mı okuyacak, dinlenecek mi ya da eşyalarını nereye koyacak? Bunların hiçbiri ile ilgili adım atılmıyor" ifadelerini kullandı.
'GÖZLEM KURULU KEYFİ VE HUKUKSUZ HAREKET EDİYOR'
İdare ve Gözlem Kurulları'nın hapisahne idaresinin ve gardiyanların beyanlarını esas alarak karar veren bir kurum haline geldiğini söyleyen Tosun, "Örneğin Mehmet Sait Yıldırım, 30 yılını tamamlamış bir mahpus. İki farklı hastaneden iki farklı dönemde 'tek başına kalamayacağına' dair raporu olmasına rağmen Kırıklar'da tek başına bir hücrede tutuluyor. 30 yılını tamamlamış ve son 5 yılını da tamamen tecrit edilmiş şekilde geçiriyor" dedi.
'KURUM İÇİ SEVKLERİN GERÇEKLEŞMESİNİ BEKLİYORUZ'
Yüksek Güvenlikli Cezaevleri'nin kapatılması, tecridin ortadan kaldırılması için 10 tutsağın açlık grevinde olduğunu hatırlatan Tosun, "Kırıklar özelinde Sercan Ahmet Aslan ve Mulla Zincir süresiz açlık grevinde. Şu an sağlıkları tehlikeli duruma girmiş. İvedilikle kurum içi sevklerin gerçekleşmesini bekliyoruz" dedi.
Yüksek Güvenlikli Hapishanelerin başlı başına insan haklarına aykırı olduğunu belirten Tosun, "Sürgün sevk ayrıca bir cezalandırma yöntemi olarak kullanılıyor. Nitekim 2 sene önce Kırıklar'da yüksek güvenlikli cezaevinde bulunmaması gereken ya da tehlikeli statüsünde olmayan kişilerin keyfi şekilde sevklerinin yüksek güvenlikli cezaevine yapıldığı gördük. Yani aslında ağırlaştırılmış müebbet ya da müebbet hapis cezası almayan kişilerin de keyfi uygulamayla yüksek güvenlikli cezaevinde tutulduğunu görüyoruz" diye konuştu.