20 Mayıs 2024 Pazartesi

Hapishaneler seçim malzemesi olamaz

OHAL uygulamalarına ve işlencelere son verin. Katillerin, tecavüzcülerin ve mafya üyelerinin serbest kalacağı, siyasetçilerin, aydınların, sanatçıların, gazetecilerin ve öğrencilerin hapishanelerde kalacağı 'genel af' da alın sizin olsun.
Son günlerde gündeme gelen ‘Genel af’ tartışmaları seçim öncesi siyasi rant sağlamanın aracı haline getirildi. Koalisyon ortağı Devlet Bahçeli'nin son açıklamasının, hapishanelere doldurulan binlerce kişinin ve ailelerinin oyunu alma hamlesinden başka birşey olmadığı alanen ortada. 
 
Bu tartışma diğer taraftan politik tutsakları karalama kampanyasına dönüştürülmüş durumda. Politik tutsakları adli suçluları devlete karşı kışkırtmakla itham eden Bahçeli, tezini kabul ettirmek için “ya hapishanelerde isyan çıkarsa ne olur?” diyerek senaryolar yazmaktan geri durmuyor.
 
Adalet Bakanlığı Şubat ayında yayımladığı askeri düzende sayım genelgesiyle, ‘siyasi tutuklulara özel önem gösterin, gardiyan rehin alma olayları olabilir’ diyerek ayakta sayım vermeyen tutsaklara saldırıyı meşrulaştırmıştı. 
 
Ayakta sayım genelgesinin yayımlanmasının ardından bir çok hapishanede tutsaklara saldırı yapılmış, yaralanan onlarca tutsak hastanelere kaldırılmıştı. Şimdi de Bahçeli, bir taşla iki kuş hatta üç kuş vurma hesabı ile hareket ediyor. Önce isyan çıkabilir senaryosu ile katilleri, mafya elemanlarını ve tecavüzcüleri aklayarak serbest bıraktırmanın hesaplarını yapıyor. Sonra da “isyan çıkaracaklar” diye poltik tutsaklara saldırının alt yapısını hazırlıyor. Ayrıca halkın karşısına kan dökme dışında bir taleple gidemediği için “kader mahkumlarına af” tartışması başlatıyor. 
 
Şimdilerde gündemde olan ve üstüne büyük laflar edilen ‘genel af’ tartışmalarını bir kenara bırakıp hapishanelerin genel durumuna bakacak olursak;
 
Öyle ki basit bir soğuk algınlığı ilacı almak için bile önce bu konuda hiçbir bilgisi olmayan gardiyanları hasta olduğuna ikna etmek gerekiyor.
 
Hapishanelerde tutulanların sayısı kapasiteyi aşmış durumda ve bir çok hapishanede tutsaklar mutfak bölümünde yerde yatmak zorunda bırakılıyor. Hapishanelerin toplam kapasitesi 208 bin iken hapishanelerde kalan kişi sayısı 228 bin 993. 
 
Ölüm sınırında olan hasta tutsaklar tedavi edilmeyerek adeta ölüme terk ediliyor. Öyle ki, son 17 yılda 3 bin 500 hasta tutsak yaşamını yitirdi. Son 2 yılda yaşamını yitiren tutsak sayısı ise 2 bin 300'ün üzerinde. Şu anda hapishanelerde hastalığı kritik durumda olan 402 hasta tutsak var. 
 
Yaklaşık 600 çocuk anneleriyle birlikte hapishanede kalmak zorunda. Bu çocuklara tedavi ve beslenme hakkı tanınmıyor. 
 
Rakamlar çarpıcı, liste daha da uzatılabilir ancak biz konumuza geri dönelim. 
 
Hapishanelerde yaşanan insan onuruna aykırı bu kadar çok şey yaşanıyorken meseleyi sadece bir ‘Genel af’ tartışmasıyla geçiştirmek en hafif deyimiyle ikiyüzlülüktür. 
 
Büyük büyük ‘Genel af’ söylemlerini bir tarafa bırakarak hapishanede kalan tutsakların başta sağlık hakkı olmak üzere gasp edilen haklarının geri verilmesi, durumu kritik olanlardan başlanmak üzere hasta tutsakların bir an önce serbest bırakılması hayati önemdedir. 
 
Hapishaneler seçim malzemesi yapılamaz. Oy hesabı yaptığınız hapishaneler dört duvar ve demir kapıdan ibaret değil, içinde insanların olduğunu unutmayın.
 
OHAL uygulamalarına ve işlencelere son verin. Katillerin, tecavüzcülerin ve mafya üyelerinin serbest kalacağı, siyasetçilerin, aydınların, sanatçıların, gazetecilerin ve öğrencilerin hapishanelerde kalacağı 'genel af' da alın sizin olsun.