29 Mart 2024 Cuma

Güvensizlik salgını

Meselenin esası bu kriz sarmalının bileşik kaplar örneğin de olduğu gibi rejimin başka politik adreslerinin rüzgarını şişirmesi biçimindeki ''yanlışlığa'' son verecek alternatif bir emekçi sol seçeneğin toplumsallaştırılmasıdır.
Devlet başkanının peş peşe iki açıklaması, hayatın hakikatinin devlet zoruyla yaratılan, imaja üstün geldiğinin ispatı. 2023 projesi kapsamında ittifak – müttefik ilişkisi kurulan MHP'nin oy tabanını konsolide edemediklerinden yakınıyordu, ilk açıklamada, iki ayrı politik damarın geleneksel gerginliğinin ötesinde, o kitlede, bizzat devlet başkanına dönük son on yılın tecrübesi en hafif tabiriyle alerji diye ifade edilebilir.
 
İkincisi, bunun üstüne geldi. Öğrendik ki, neredeyse her adımı anket sonuçlarına göre atan iktidar sahibinin anketlere güveni kalmamış. Neredeyse Ferdi Tayfur şarkıları kıvamında ifade edilen bu ''sıkıntı'' işlerin sarpa sardığının göstergesi. Güce, imaja bunca önem veren iktidarın aniden bunları ifade etmesi ve üstüne hem yeni parti tartışmaları, hem Esad'ın ''Erdoğan ve ABD'nin paralı küçük askerleridir'' gibi teamüllerin ötesindeki ifadeleri bir tükeniş habercisi...
 
Konsolidasyon yok. İtibar iyice zayıfladı. Açlık, işsizlik almış yürümüş. Politik konsantrasyon ve iş bitiricilik desen yerlerde sürünüyor. Süzme faşistlerin sevk ve idare ettiği gayet sıradan bir faşizm hayatımızın her alanını zindana çevirmekte kararlı. Kürdistan halkının özgürlük mücadelesine karşı günden güne daha sert, imhaya açılan bir amansızlıkla savaş açtığını hatırlatmak da gerek.
 
Kendi hükumet ve iktidarı dönemlerinin en kötü zamanını yaşıyor AKP. AKP 2023 planı, vatan, millet ve devlet – bayrak ajitasyonu, hatta beka yaygarası tutmadı. Kürdistan'da bazı kesimleri kendine bağlayan ve bu arada vatan millet ajitasyonuna yüklenen iktidar en azından Batı'yı konsolide ediyordu. Şimdi burada sıkıntı var. Rejimin geleneksel oy deposu sayılan kitleler açlık, yoksullukla yüz yüze. Bütün AKP dışı toplumsal bileşenler baskı altında. ''Huzur'' için AKP denkleminden AKP'nin huzursuzluğu bizzat örgütleyen ve bıkkınlık yaratan adrese gelindi. Bu bir duvar. AKP'in çarptığı duvar. Parçalanma, bölünme türü olasılıklar böyle ortamlarda vücut bulur. Güçlü işaretleri var.
 
Bu çerçeve dahilinde, AKP güçlü politik esneklik/kıvraklık deneyimine sahip bir parti. Ancak kendini siyaseten tecrit etti. Kürdistan özgürlük hareketi ve etki alanındaki kitleye karşı o kadar düşmanlık dili kullanılıyor ki AKP'nin bir uçurumun kıyısında bulunduğu söylenebilir.
 
AKP'nin krizi rejimin krizidir. Zira, bilhassa Kürdistan siyaseti bütünüyle rejimin siyasetidir. Çöken, çatlayan, yol bulamayan, krizlerden krizlere yuvarlanan rejimdir. Dahası bu taban – toplum hareketinin AKP – MHP idarecilerinin niyetlerine rağmen mobilize olamaması AKP'nin şapkayı önüne koymasına yol açaçaktır.
 
Seçimler bunun işaret taşlarından biridir. Kalan zaman zarfında AKP hangi manevraları yapabilir, bu imkanı kaldı mı, bu da ayrı bir konu, şu söylenebilir: çatışmanın laik-şeriatçı, modern-geleneksel, kemalizm gibi ikiliklere hapsedilmesi ve çatışmanın Erdoğan'ın varlığına karşıtlığına dönüştürülmesi, sanılanın aksine geleneksel AKP tabanında ''safları sıkılaştırma'' hissine yol açtığı görüldü. CHP bununla emekçi ve sosyalist solu eritmeye girişti. AKP de kendi kulvarındaki potansiyeli dağıtmaya odaklandı.
 
Ancak bu oyun planı da dağılıyor. Eğilim o istikamette. Akışı durdurmak için teşvik paketleri açıklanıyor, iş sözü veriliyor filan. Kar etmiyor. Son günlerde MHP kitlesinin, sessiz direncini kırmak için, ''Ne vereyim abime'' tarzı esnaf siyasetiyle açık çek sunuluyor, araya ''af'' meselesi dahi katılıyor. 31 Mart'a ilerlerken, AKP toplamda yüzde 52 ve Ankara-İstanbul'u almak için her yöntemi deneyecek, her vaatte bulunacaktır. Ne var ki artık AKP günü kurtarmaya kitlenmiştir. Tökezlediğinde gözünün yaşına bakılmayacak ve MHP'yi bile yanında bulamayacaktır. Yıpratma, yeni seçimler gibi rejim bunalımını derinleştiren hamlelerin art arda gelmesi gayet mümkündür. An itibariyle sistem içi kesimler pozisyon almaya başladı bile.
 
Korkuyla oy konsolide etmek ve reform vaadiyle önümüzdeki dört yıl hakkında hayal pazarlamak AKP bakımından sonuç da verebilir. Toplamda rejimin ekonomik-politik-ideolojik bakımlardan çökmekte olduğu hakikatini değiştiremeyecek, günlük sonuçlardır bunlar. İte kaka biraz daha devam ettirmek mantığı hakim olmuşsa, kesif bir faşizm bunun üstüne boca ediliyorsa yolun sonuna varılmıştır.
 
Meselenin esası bu kriz sarmalının bileşik kaplar örneğin de olduğu gibi rejimin başka politik adreslerinin rüzgarını şişirmesi biçimindeki ''yanlışlığa'' son verecek alternatif bir emekçi sol seçeneğin toplumsallaştırılmasıdır.
 
Politik devrimciliğin tamamlayıcı, bütünleyicisi olarak, mümkün imkanların tamamını değerlendirmektir. Bunun yolu ideolojik, teorik ve politik düzlemleri birbirine karıştırmadan ezilenlerin özlemlerini ve ihtiyaçlarını, hem sokaktaki fiili-meşru mücadele yollarıyla, hem işçi-emekçilerin iç dayanışmasıyla oluşturulacak, sosyal / toplumsal organizasyonlarla alınması ve sağlanmasından geçiyor.
 
Mevcut sınırlı ilişkilere hapis olacak ufuk daralışına uğramak faşizmin amansızca saldırdığı her zaman aralığında muhtemel risklerin başlıcasıdır. Zihin açıklığı, bu nedenle ve moral kuvvetle birlikte çok önemlidir. Bunu ıskalayan yahut öteleyen bakış açısını kendi yağında kavrulma sinikliğini kategorik olarak reddediyoruz. Uzanıp alınabilecek, yeter şartı kapsayıcı birleşik bir mücadele olan, siyasal özgürlükle devrimi hayal değil günümüzün işidir.