19 Mayıs 2024 Pazar

Geçen hafta 7, toplamda 31 eğitim emekçisi Covid-19'dan yaşamını yitirdi

Okullardan 12-18 Nisan vaka tespit raporunu paylaşan Eğitim-Sen, bir haftada 7, toplamda 31 eğitim emekçisinin yaşamını yitirdiğini belirtti.

Eğitim-Sen Genel Merkezi, okullardan 12-18 Nisan vaka tespit raporunu yayınladı.

Yüz yüze eğitime ara verilme kararının alındığı 12-18 Nisan haftasında 7 eğitim emekçisininin hayatını kabetiğini belirten Eğitim-Sen, 2 Mart'tan bu yana tuttukları kayıtlara göre, salgın nedeniyle yaşamını yitiren eğitim emekçilerinin sayısı 31'i olduğunu kaydetti. 12-18 Nisan haftasında pozitif ve temaslı olan öğretmen sayısının 783 olduğu ifade edilen raporda, bu öğretmenlerin yüzde 3'ü anaokulu, yüzde 40'ı ilkokul, yüzde 28'i ortaokul ve yüzde 25'i lise öğretmeni olduğu vurgulandı. Pozitif ve temaslı olan öğrenci sayısının bin 367 olduğu kaydedilen raporda, şu veriler paylaşıldı: "Bu öğrencilerin yüzde 2'si anaokulu, yüzde 30'u ilkokul, yüzde 28'i ortaokul, yüzde 38'ilise öğrencisidir. Yardımcı-hizmetli ve personel sayısı ise 131'dir. Bu rakamlar sadece 37 ilden gelen rakamların toplamıdır. Bu kısıtlı sayılar bile ne kadar ağır bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir."

Pandemi devam ederken yüz yüze eğitime geçebilmek önemli bir hazırlık gerektirdiğine dikkat çekilen raporda, "Ancak bu hazırlıklar yeterince yapılmadan, 2 Mart'tan itibaren her yerde başlatılan yüz yüze eğitim süreci her hafta vakaların patladığı ve vefatların yaşandığı bir sürece dönüşmüştür. En öncelikli tedbirleri hayata geçirmeden, artık normalleşmişiz gibi yüz yüze eğitim kararı alıp öğrenci ve öğretmenleri okula çağırmanın sonuçları ağır olmuştur. Salgının yayılım hızı dikkate alındığında, bir yıla yakın süren uzaktan eğitim sürecinde ekonomik, sosyal, psikolojik ve fiziki hazırlıklar tamamlanabilecekken, tüm uyarı ve önerilerimize rağmen bu tedbirler alınmamıştır. Yüz yüze eğitime geçmeden önce eğitim alanı aşı takviminde öncelikli sırada planlanmış olsaydı ne vakalar ve vefatlar bu düzeyde olurdu ne de yüz yüze eğitime ara verilmek zorunda kalınırdı. Şimdi dönüp dolaşıp yine başa gelinmiştir. Çok daha ağır bir salgın süreciyle karşı karşıya olmamız, mutasyonlu virüsün çocuk ve gençlerde de ağır etkide bulunması, bir hatayı daha kaldıramayacaktır" denildi.

MEB BAKIŞ AÇISINI DEĞİŞTİRMELİDİR
MEB'in sürece bakış açısını değiştirmesi bir zorunluluk haline geldiği ifade edilen raporda, "Sağlık alanı gibi eğitim alanı da hükümetin ekonomi önceliğine kurban edilemeyecek bir alandır. Yeterli kadro istihdamı ve fiziki iyileştirmeler mevcut bütçe ile hayata geçirilemez. Öğretmen açığının kapatılması, yardımcı hizmetli personel istihdamı, maske ve hijyen malzemelerinin sağlanması, seyreltilmiş sınıflar, yeni öğretmen odaları, yeni öğretmen ve öğrenci tuvaletleri ve diğer fiziki düzenlemeler için acilen eğitime ek bütçe oluşturulması gerekmektedir. Ek bütçe yüz yüze eğitim için mutlak bir gerekliliktir" diye kaydedildi.

Eğitimde salgının etkilerini takip edebilmek, çok boyutlu değerlendirmeler ve çözüm yolları üretebilmek için bakanlık yetkililerinden, bilim insanlarından, sendika temsilcilerinden, veli dernekleri temsilcilerinden oluşan bir kurulun oluşturulması gerektiği ve bu kurulun düzenli bir şekilde toplanarak kararlar alabilmesi gerektiği belirtilen Eğitim-Sen raporunda şunlar kaydedildi:

"Ülkemizde sınav süreçleri dershaneler, etüt merkezleri ve özel okullarla ayrı bir ekonomik sektöre dönüşmüş durumdadır. Eğitimin ticari bir alana dönüştürülmüş olması MEB'in de kendisini buna göre ayarlamasını beraberinde getirmektedir. Sınav odaklı bu bakış açısından çıkılmadan nitelikli, kamusal, sağlıklı ve güven içinde bir eğitime kavuşmamız mümkün olmayacaktır. Önceliğimizin öğrencinin üstün yararı olduğu unutulmamalıdır. Salgın bulaş riski yüksek yaş grubunda olan 8. ve 12. sınıfların bu koşullarda bile sınava hazırlık yaklaşımıyla yüz yüze eğitime devam ediyor olması öğrencilerin sosyal, psikolojik ve akademik yararına değildir. Bu sınıfların olduğu okullarda hizmet üreten eğitim emekçilerinin halen aşılanmasına başlanmadığı düşünüldüğünde, güven duygusu içinde bir eğitim ortamının olmadığı açıktır. Öğrencilerimizin üstün yararı için yapılması gereken, aşı tedbirinin iki hafta içinde büyük oranda tamamlanması, eşitsizliklerin giderileceği bir telafi programı ve müfredat düzenlemesiyle birlikte LGS ve YKS sınavlarının uygun bir tarihe ertelenmesidir.

HEMEN ŞİMDİ AŞI
"Eğitim-Sen, üyesi olsun olmasın tüm eğitim emekçilerinin taleplerinin savunucusudur. Salgın döneminde sağlıklı ve güvenli bir eğitim için tüm eğitim emekçilerinin 'hemen şimdi aşı' talebinin mücadelesini yükseltmeye devam edeceğiz. Bu çabamız aynı zamanda öğrencilerimizin bir an önce yüz yüze eğitime geçmesi ve eğitimde yaşanan kaybı en aza indirmeye dönük bir çaba olarak görülmelidir."