26 Nisan 2024 Cuma

Galatasaray'da iki aile tek yürek: Rıdvan nerede?

23 yıl önce Galatasaray'da adalet arayanlardan Rıdvan Karakoç'un kardeşi Hasan Karakoç, 700. haftasına giren Cumartesi Anneleri'nin "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" mücadelesinin dünyada en uzun süre devam eden ikinci eylem olduğunu hatırlatıyor ve kelimeler boğazında düğümlenerek "Bugün nefes alabiliyorsak onlar sayesindedir" diyor.
Her kayıp hikayesi başka bir acının ve mücadelenin hikayesi aynı zamanda. Yıllar geçse de dinmeyen bir özlem ve adalet mücadelesinde Rıdvan Karakoç'un kardeşi Hasan Karakoç'a konuk olduk.
 
1994 yılında İstanbul Gazi Mahallesi'nde Rıdvan ile birlikte çalıştığını iddia eden birinin gördüğü yoğun işkencelerden sonra Rıdvan Karakoç'un ismini vermesi üzerine Gayrettepe Siyasi Şubeye bağlı sivil polisler bir gece vakti Karakoç ailesinin evine baskın düzenledi.
 
Rıdvan'ın kardeşi Hasan Karakoç o günü şöyle anlatıyor: "Ben o zaman taksicilik yapıyordum. Rıdvan o gece evde yoktu. Evde bulunan herkesi toplayıp bir odaya sıkıştırdılar. Rıdvan'ın evde olmadığını söyledik. O geceden sonra Rıdvan hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkardılar."
 
Hasan Karakoç, polisin eve baskın yaptığında "Rıdvan nerede? Bulup getirin, yoksa biz bulduğumuz yerde öldürürüz" diye tehdit ettiğini ve bu tehditleri baskından önce de yaptığını söylüyor. Rıdvan'ı evde bulamayan polis, Hasan Karakoç'u gözaltına alıyor ve 14 gün Gayrettepe işkencehanesinde kalıyor. "Siyasi Şube" polisleri bu defa Karakoç ailesini "Rıdvan'ı bize getirin yoksa evinizin altına bomba koyar hepinizi öldürürüz ve bizim yaptığımızı da ispatlayamazsınız" diye tehdit ediyor.
 
Evin önünde sürekli beklemeye başlayan polis, Karakoç ailesini taciz ve tehdit etmeye devam ediyor. Polis hep aynı şeyi söylüyor: Rıdvan'ı getirin yoksa biz onu yakaladığımız yerde öldüreceğiz.
 
RIDVAN ORTADA YOK...
 
Rıdvan Karakoç, o geceden itibaren eve gitmiyor. Akrabalarının yanında kalan Rıdvan ile zaman zaman telefonda görüşüyor Karakoç ailesi ve 15 Şubat 1994'teki telefon görüşmesi son görüşmeleri oluyor.
 
Bir müddet sonra Rıdvan'ın arkadaşlarından biri Karakoç ailesinin yanına geliyor. Rıdvan'ın kendisini aradığını, sesinin tedirgin olduğunu, biraz garip konuştuğunu ve gözaltına alınmış olmasından kuşkulandığını söylüyor.
 
Karakoç ailesi, Rıdvan ile arkadaşının buluşacağı pastaneye gidiyor ve sokağın çift taraflı polis tarafından tutulduğunu görüyor. "Tabi Rıdvan'ın orada olup olmadığını tespit edemedik. Ama bizim tahminimiz o zaman Rıdvan ellerindeydi" diyor Hasan Karakoç.
 
Hasan Karakoç, sonra Rıdvan'ı aramaya başladıklarını ve hapishanelere sorduklarını anlatıyor. Evli ve bir çocuk babası olan Rıdvan, ailesine yurt dışına çıkmayı düşündüğünü söylediği için Karakoç ailesi, bir umut 'belki yurt dışına çıkmıştır' diye bekliyor ve bir taraftan da soruşturmaya, bir iz aramaya devam ediyor.
 
"O dönemde kayboldu Rıdvan. Aramaları kesildi. Biz olabilme ihtimali olan her yeri aradık. Kaldığı evleri, irtibatta olduğu arkadaşları, cezaevinde görüştüklerine sorduk. İHD'ye başvuruda bulunduk, polis karakollarına sorduk. Nereye başvurduysak yanıt alamadık. Hastanelere de sorduk. Olabileceği her yere baktık ama bulamadık" diyen Hasan, o dönem abisinin annesi ile birlikte karakola gittiğini ve Rıdvan için kayıp başvurusu yaptığını söylüyor. Karakolda bulunan polis, Rıdvan Karakoç'un adını duyunca küfür ve işkence ederek dışarı atıyor onları.
 
RIDVAN AĞIR İŞKENCEDE
 
Rıdvan'ın gözaltına alındığında kaba dayak, elektrik, Filistin askısı ve vücudunda sigara söndürmeye varıncaya kadar yoğun işkencelerden geçirildiğini, Filistin askısında dolayı koltuk altında yırtılma oluştuğunu söylüyor. Tabi tüm bunları Rıdvan bulunduktan sonra yapılan otopsi raporunda gördüklerini de ekliyor.
 
Rıdvan Karakoç, gözaltında işkence ile katledildikten sonra Beykoz Bozhane Köyü Dedeler mevkiinde yolun kenarına atılıyor. Aynı köyden yaşlı bir adam torunuyla birlikte odun toplamaya giderken Rıdvan'ın cansız bedenini görüyor ve jandarmaya haber veriyor.
 
"Kayıplar politikası sistematik bir devlet yöntemi haline gelmişti. Normalde devlet tarafından daha önce gözaltına alınmıştı ve kayıtlarda parmak izi de vardı. Eşgali de biliniyordu" diyen Hasan, Rıdvan'ın bilerek kimsesizler mezarlığına defnedildiğini anlatıyor. "Jandarma Rıdvan'ı bulunca parmak izini alıyor, kimliğini tespit ediyor, bir kağıda Rıdvan'ın adını soyadını yazıp karakollara soruyor ve bölgedeki karakollar, 'böyle bir şahsı tanımıyoruz' diyor" diyen Hasan, jandarma ve polisin Rıdvan'ın kimliğini teşhis etmek için değil gizlemek için uğraştığını söylüyor.
 
CUMARTESİ ANNELERİ'NİN İLK BULUNAN KAYBI
 
Rıdvan'ın Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı'na defnedilerek bir kez daha kaybedilmek istendiğini söyleyen Hasan, "Kayıpların bilinmesini, bulunmasını istemeyen devlet, topluma korku salınsın, dehşete kapılsın ve siyasi bir yönelimi varsa olmasın, vazgeçsin diye bir çaba içerisindeydi. O dönemde Rıdvan alınmış, işkence yapılmış, öldürülmüş, atılmış, jandarma cesedini bulmuş. 20 küsur gün morgda bekletilmiş, sonra kimsesizler mezarlığına defnedilmiş" diyor.
 
Rıdvan Karakoç, Hasan Ocak'ın bulunması için başlatılan mücadele esnasında bulundu ve kardeş Karakoç, o günleri söyle anlatıyor: "Ocak ailesi ve yoldaşları Hasan Ocak'ı bulmak için bir kampanya başlatmışlardı. Hasan Ocak'ı ararken Rıdvan'ın resmini de tesadüfen görüyorlar. Rıdvan'ın resmini gördüklerinde Kenan Bilgin'e benzetiyorlar. O zaman Hasan'ın abisi Hüseyin Ocak, Kenan Bilgin'in ailesine ve arkadaşlarına haber veriyor, Kenan'ın arkadaşları, 'bu Kenan değil başka birisi' diyorlar. Bunun üzerine artık gizlenecek bir şey kalmıyor ve devlet mecbur kaldığı için, 'Rıdvan Karakoç isminde biri bulunmuştur' diye nüfusa kayıtlı olduğumuz Ağrı'nın Tutak İlçesi İkigözüm köy muhtarına haber veriyor." 
 
Karakoç ailesi Rıdvan'ı buluyor ve kimsesizler mezarlığından alıp Gazi Mezarlığı'na defnediyorlar.
 
GALATASARAY'DA İKİ AİLE TEK YÜREK
 
Toplumsal gelişmelere duyarlı ve demokrat bir aile olan Karakoç ailesi Hasan Ocak kampanyasını o dönem yakından takip ediyor ve Hasan Karakoç şöyle devam ediyor: "Ocak ailesi bize gelerek kayıplara karşı yürütülen mücadelenin ortak yapılmasını önerdi. Biz de buna hazırdık. O dönem insan hakları savunucuları, avukatlar, kayıp aileleri ve demokratik kurumların ortak bir mücadelesi vardı. Bizde 'bu mücadeleyi nasıl geliştirebiliriz' diye birlikte düşünmeye başladık."
 
O dönem İstanbul'da Galatasaray, Bakırköy ve Kadıköy'de aynı saatte oturma eylemlerinin yapıldığını hatırlatan Hasan Karakoç, "Hasan ve Rıdvan'ın aynı zamanda bulunması, aynı yöntemlerle katledilmesi, aynı yere atılması ve belki aynı kişiler tarafından katledilmesi büyük bir kamuoyu oluşturdu" diyor.
 
İHD başta olmak üzere, sanatçılar, aydınlar, öğrenciler, demokratik kitle örgütlerinden destek gördüklerini ve inatçı bir irade ile mücadele ettiklerini söyleyen Hasan, 23 yıllık mücadelede birçok insanın emeği ve iradesi olduğunu belirtiyor ve bu süreçte sevdiklerine bir mezar bulamadan hayata veda eden kayıp yakınlarını saygıyla anıyor.
 
Kelimeler boğazında düğümlenen Hasan Karakoç, dünyada en uzun süre devam eden ikinci eylem olarak 700. haftasına giren Cumartesi Anneleri'nin "Kayıplar bulunsun Failler yargılansın" mücadelesi için devletin gözaltında kaybetme politikasına son verdiren iradeyi hatırlatıyor ve "Bugün nefes alabiliyorsak onlar sayesindedir" diyor.