21 Aralık 2024 Cumartesi

Fırat'ın doğusu Kürdistan'ın batısı

Rojava Devrimi büyük bir tehlike ile karşı karşıya. Bu doğru. Buna karşın Erdoğan ve Esad'ın hesapları dönüp onları da vurabilir. Rojava Devrimini yıkalım derken günün sonunda eldekini de yitirebilirler. Efrîn yeniden özgürleşebilir, Sömürgeci Türk güçleri Cerablus ve Elbab'dan çıkmak zorunda kalabilir. Suriye rejimi Heseke'deki sınırlı mevzilerini de kaybedebilir. Ama daha da önemlisi Suriye ile Türkiye'nin İran ortaklığıyla girişeceği bu savaşın sonucunda Kuzey ve Rojhilat Kürtleri yeni bir serhıldanlar sürecine girebilir.
Rojava Devrimi, Türkiye'den destek alan IŞİD çetelerinin Kobanê'ye saldırısından bu yana en büyük tehlikeyle karşı karşıya.
 
Sömürgeciler Rojava Devrimi'ne yeni bir saldırı hazırlığında.
 
Sömürgeci faşist diktatör Erdoğan, “ezeceğiz, gömeceğiz” tehditleri savuruyor. Sömürgeci Suriye rejimi sözcüleri “İdlib'ten sonra sıra Fırat'ın doğusuna gelecek” açıklamaları yapıyor. Sömürgeci İran egemenleri “Fırat'ın doğusunda Kürt devletine izin vermeyiz”, Sömürgeci Irak yöneticileri “Fırat'ın doğusundaki kurulmak istenen yarı devlete karşı Suriye ile tam dayanışma halindeyiz” diyor.
 
Sömürgeci faşist Türk ordu güçleri Rojava sınırına yığınak yapıyor. Muhtemel ilk hedefleri Girêsipî'yi ele geçirerek Kobanê'yi diğer kantonlardan yalıtmak, Serêkanî'yi düşürmek böylece Rojava Kantonları arasında geniş bir alana hâkim olmaktır. Aynı anda birçok cepheden saldırıya geçme ihtimalleri de yok değil.
 
Böyle bir işgale, Türkiye ile aralarında bir anlaşma olması halinde Suriye ve sahadaki İran güçleri güneyden saldırı ile katılabilir. Türkiye'nin Kuzey'den diğerlerinin Güney'den saldırısı başladığında IŞİD'ın ve diğer politik İslamcı faşist çetelerin bütün artıkları da bulundukları yerlerden harekete geçeceklerdir.
 
Rojava Devrimi aynı anda birçok cephede savunma savaşı vermek zorunda kalabilir.
 
Sömürgeciler, tıpkı Efrîn'de olduğu gibi kapsamlı bir saldırı karşısında Devrimin dayanma gücünün bir sınırı olduğunu ve nihayetinde yıkılacağını hesap ediyor.
 
Olabilir. Savaş bu. Yeneni yenileni olabileceği gibi bir uzlaşma ile de sonuçlanabilir.
 
Rojava Devrimi büyük bir tehlike ile karşı karşıya. Bu doğru. Buna karşın Erdoğan ve Esad'ın hesapları dönüp onları da vurabilir. Rojava Devrimini yıkalım derken günün sonunda eldekini de yitirebilirler. Efrîn yeniden özgürleşebilir, Sömürgeci Türk güçleri Cerablus ve Elbab'dan çıkmak zorunda kalabilir. Suriye rejimi Heseke'deki sınırlı mevzilerini de kaybedebilir. Ama daha da önemlisi Suriye ile Türkiye'nin İran ortaklığıyla girişeceği bu savaşın sonucunda Kuzey ve Rojhilat Kürtleri yeni bir serhıldanlar sürecine girebilir.
 
Fırat'ın doğusu bir coğrafi tanımlamadır ama o coğrafya gerçekte Kürdistan ülkesinin Batı yakasıdır. Fırat'ın doğusuna saldırı bütün Kürdistan'a yapılmış olur. Kürdistan'ın dört bir yanında meselenin tam da böyle kavranacağı açıktır.
 
RUS EMPERYALİZMİNİN TUTUMU
 
Sömürgeciler en büyük cesareti Rusya'dan alıyor.
 
Rusya, Rojava yönetimini kolaylıkla yönlendirebileceğini hesap ediyordu. Şimdi böyle olmadığını anlamış görünüyor. “ABD Kürdistan'ı kurma peşinde” yalanıyla sömürgecilerin işgal ateşine benzin döktü.
 
Rusya'nın Kürtlerle derdi ne?
 
ABD'nin Suriye'den çıkmasını istiyor. ABD oradan gittiğinde bölgede Rusya'nın borusu ötecek. ABD'nin bölgede dayanakları zayıflıyor; Türkiye ile arası bozuk; Irak'ta İran etkisini kıramıyor.
 
ABD, Suriye'den de çıkarsa Ortadoğu Rusya'nın oyun sahasına döner. Rusya'ya göre ABD Rojava Kürtlerine dayanarak bölgede tutunabilir, bunun için de Kürtlere bir çeşit yarı devlet kurmaya çalışıyor.
 
Kürtleri ABD'den vazgeçirmek için de sömürgecileri saldırıya kışkırtıyor. Böyle yaparak Kürtleri Esad'la, Suriye rejiminin çizdiği çerçevede, belediyesel özerklik temelinde bir anlaşmaya zorlayabileceğini hesap ediyor.
 
Hesabı bununla sınırlı değil. Rojava sınırına Herhangi bir Türkiye saldırısı Efrîn ya da Cerablus saldırısına benzemez. O bölgeler ABD emperyalizminin ilgi alanının dışındaydı. Oysa Fırat'ın doğusu ABD için Suriye'de tutunma alanı. ABD Efrîn saldırısına sessiz kaldı, kalacağını da saldırıdan önce ilan etmişti. Oysa Fırat'ın doğusuna yönelik bir saldırı aynı zamanda onun Suriye'deki varlığına bir saldırı anlamına gelecektir. Rusya, Türkiye'yi ABD ile karşı karşıya getirerek aralarındaki ilişkiyi biraz daha sekteye uğratma amacı güdüyor.
 
ABD NE YAPMAK İSTİYOR
 
ABD ilk kez Rojava yönetimi ile siyasi temaslarda bulunmaya başladı. Bu temaslar henüz doğrudan bir siyasi ilişkiye tekabül etmese de buna kapı aralar biçiminde. Şimdiye kadar bütün ilişki askeri nitelikteydi.
 
ABD emperyalizmi, Suriye muhalefeti şemsiyesi altında birçok oluşum örgütledi. Bunların ana gövdesini de “ılımlı” diye tanımladıkları politik İslamcılar oluşturdu. Askeri olduğu kadar siyasi olarak da bu güçleri destekledi, onları, Esad sonrası Suriye'nin yeni sahipleri olarak kabul etti.
 
Ne var ki bu muhalefetten geriye pek bir şey kalmadı, bir kısmı IŞİD'la birleşti, bir kısmı Suriye-İran-Rusya saldırılarıyla yok edildi ya da etkisizleştirildi. Çeşitli isimler altındaki Suriye muhalefeti ABD emperyalizmi için bir dayanak olmaktan çıktı.
 
Elde kaldı Kürtler.
 
Rusya nasıl ki Kürtleri Esad'la anlaşmaya zorlamak istiyorsa ABD'de Rojava Kürtlerini Türkiye ile uzlaştırmaya çalışacaktır. Çünkü ancak bu yolla hem Türkiye devletini yanında tutacak hem de Kürtler üzerinden Suriye'de etkin varlığını sürdürebilecektir. Böylece İran'ın Suriye'deki varlığını darbeleme imkânı yakalayacağı gibi Rusya'yı da sınırlamış olacaktır.
 
Rojava Kürtlerinin masada yeri olması gerektiğini belirtmesi dahi Türk sömürgecilerini çıldırtmaya yetiyor. “Rusya'ya daha fazla yanaşırsan daha ileri adımlar da atarım” demeye getirerek Türkiye'yi siyasi hegemonyası altında tutmaya çalışıyor.
 
Yukarıda değinildiği gibi Fırat'ın doğusuna yönelik bir Türkiye saldırısına ABD Efrîn'deki gibi bir tutum alması beklenmemeli. Zira böyle bir tutum hem Kürtlerle olan ittifaklarını sonlandıracak hem de Türkiye devleti üzerindeki denetim imkanlarını asgariye indirecektir. Aynı zamanda dünya çapında ABD emperyalizminin prestijini sarsacaktır.
 
Haliyle ABD bütün ağırlığıyla böyle bir duruma düşmemek için çabalayacaktır. Son tahlilde belirleyici olan stratejik emperyalist çıkarlarıdır, Rojava Kürtleri ile ilişkisi siyasi alana kısmen kaysa da taktikseldir.
 
TÜRKİYE'NİN HESABI: MEZARLIK
 
Sömürgeci faşist Türk devleti Rojava'daki olası bir ulusal statükoyu tümden ortadan kaldırmak istiyor. O da biliyor ki Fırat'ın doğusu Kürdistan'ın batısıdır. Kürdistan'ın bütününde ulusal statü umudunu Fırat'ın sularında boğmayı amaçlıyor. Bunu gerçekleştirmek için her türlü adımı atmaktan geri durmayacağı açık zira Kürtlerin en geri temelde de olsa ulusal statü sahibi olmalarını kendi egemenliklerinin ölüm fermanı sayıyor. Rojava'ya saldırmak için eldeki tüm imkanları değerlendirmekten geri durmayacaktır. Tehdit, şantaj, rüşvet, rehin alma, komplo düzenleme vb. Türk burjuva devlet siyasetinin başlıca biçimleri haline geldi. Hepsi birden devrededir.
 
Kimileri Rojava'ya saldırı hazırlığını Türk halkının dikkatini mali ekonomik krizden uzaklaştırma amacına bağlıyor. Bu saldırıyı bu amaçla kullanacaklardır. Fakat mali ekonomik kriz olmasaydı da bu saldırı gündemdeydi. Kürt ulusal sorunu Kürt ulusunun ulusal statü talepli mücadelesini ezerek “çözmek” faşist Türk sömürgecileri için bir varlık yokluk sorunu halini almıştır. Bütün Kürdistan'ı ulusal mücadele mezarlığına çevirmek onların başlıca stratejisi haline gelmiştir.
 
Bu stratejiyi gerçekleştirme şansları yok. Koçgiri, Ağrı, Dersim isyanları zamanında değiliz. Öldürmekle tükenmiyor Kürt devrimciler. Örgütlü ve savaşan bir halkı yok edemezsiniz.
 
Türk sömürgecileri elde kazma kürek Kürtlere mezar kazmakla meşgul. O mezarlara Kürtleri sığdıramayacaklar ama mezarcıların kendi kazdıklarına düşmesi hiç te olasılık dışı değil.