29 Mart 2024 Cuma

Faşist yasaklarınız sökmez! 1 Mayıs bizimdir!

Faşist saray iktidarının 1 Mayıs'ı yasaklama saldırısını püskürtmek de, işçilerin ve ezilenlerin başta Taksim olmak üzere kent meydanlarına akışını sağlamak da öncü sorumluluk Birleşik Mücadele Güçleri'nin omuzlarındadır. Emekçi sol hareketin genişleyen bir bölümünü Taksim hedefli ve etkili bir antifaşist muharebede birleştirmek için BMG'nin ortaya koyacağı politik inisiyatif ve pratik gayret tayin edici önemdedir. Fiili meşru mücadele cephesinin komünist militanları ise 1 Mayıs hazırlığını, doğrudan doğruya bir örgütlenme hamlesi olarak yürütme sorumluluğuyla yüz yüzedir.

1 Mayıs, tam da beklendiği gibi faşist şef Erdoğan tarafından yasaklandı. Faşist şeflik rejimi, 1 Mayıs'ı, pandemi gerekçesiyle uygulayageldiği hafta sonu sokağa çıkma yasakları kapsamına almakta gecikmedi. Böylece, salgın süresince bilimsel tedbirlere layık görmediği, aşılanma hakkından yoksun bıraktığı, toplu taşıma araçlarına balık istifi yığmakta, işsizlik ve açlık tehdidiyle işletmelere tıkmakta duraksamadığı milyonlarca işçinin 1 Mayıs'ını, koronavirüs tedbiri yalanıyla, düpedüz gasp etmeye yöneldi.

İşçiler ve ezilenler tarafından 1 Mayıs'ta paçavraya çevrilmesi mukadder olan bu faşist yasak, aynı zamanda, ezilenlerin antifaşist mücadelesinde son aylarda belirginleşen büyüme eğiliminin faşist şefte derinleştirdiği huzursuzluk ve tedirginliğin net bir dışavurumudur. Faşist 1 Mayıs yasağı, kölece çalışmaya koşulan, açlık ücreti reva görülen ve Kod 29'la işten atılan işçilerin, işsizlik ve pahalılık girdabına itilen yoksulların, gündelik erkek şiddetine ve cins kırımına maruz kalan kadınların, başlarına kayyum rektör dikilen ve okulları karakola çevrilen öğrencilerin, yaşamları ve emekleri hiçe sayılan sağlık emekçilerinin, ulusal varlıkları inkar edilen ve İmralı tecridine karşı evlatları zindanlarda açlık grevi sürdüren Kürtlerin, inanç özgürlüğünden yoksun tutulan Alevilerin, ulusal ve inançsal kimlikleri tekçi faşist zorbalıkla bastırılanların, yaşam tarzı özgürlükleri gasp edilenlerin, ayrımcı nefrete hedef olan LGBTİ+'ların, doğal yaşam alanları yağmalanan köylülerin, sessizliğe gömülmek istenen aydın ve sanatçıların bütün taleplerinin sokaklarda ve meydanlarda yankılanmasıyla hükümsüz kalacaktır. Bu taleplerle beraber, 1 Mayıs, kapatma davasına karşı HDP'yi ve çıkış kararına karşı İstanbul Sözleşmesi'ni savunmanın, güncel faşist taarruzun bu iki temel hamlesine karşı birleşik antifaşist barikatı yükseltmenin kritik bir uğrağı olacaktır.

Bugünkü şartlarda, İstanbul'da Taksim Meydanı'nın ve diğer kentlerde yıllardır yasaklı olan meydanların bu yıl yeniden 1 Mayıs alanları olarak ilan edilmesi, sadece, işçi sınıfı ve ezilenlerin kendi mücadele tarihselliklerine yaslanmalarının bir gereği değildir. Bu aynı zamanda, faşist şeflik rejiminin halihazırdaki saldırılarına ve yasaklarına karşı işçi sınıfı ve ezilenlerin kendi saflarında antifaşist güncel mücadele kararlılığının yeşermesidir. Yani Taksim hedefli 1 Mayıs muharebesi, somut olarak faşist 1 Mayıs yasağını yırtıp atma, genel olarak da faşist şeflik rejimini yenilgiye uğratma mücadelesinin en yalın güncel ifadesidir.

Faşist saray iktidarının 1 Mayıs'ı yasaklama saldırısını püskürtmek de, işçilerin ve ezilenlerin başta Taksim olmak üzere kent meydanlarına akışını sağlamak da öncü sorumluluk Birleşik Mücadele Güçleri'nin omuzlarındadır. Özellikle de emekçi sol hareketin genişleyen bir bölümünü Taksim hedefli ve etkili bir antifaşist muharebede birleştirmek için Birleşik Mücadele Güçleri'nin ortaya koyacağı politik inisiyatif ve pratik gayret tayin edici önemdedir. Üstelik bu inisiyatif ve gayretin başarısının, büyüme eğilimi sergileyen antifaşist kitle hareketine hem yeni bir gelişim temposu hem de faşizmle dişe diş mücadele azmi kazandırmak bakımından da verimli sonuçlar getireceği açıktır. Faşist yasakçılığa karşı birleşik öne atılış, faşist şeflik rejimine karşı mücadele arzusu taşıyan emekçilerin ve ezilenlerin hareketinde ve yöneliminde, aklında ve kalbinde mutlaka karşılık bulacaktır. Kendini sakınmayan ve bedelleri göğüslemekte tereddütsüz olan birleşik öncü duruş, antifaşist kitle direnişinde mutlaka yol açıcı olacaktır.

1 Mayıs hazırlığı kapsamında yapılacak birleşik çalışmalar, işçilerin ve ezilenlerin mümkün olan en geniş kesimiyle temas etmek için yeni imkanlara kapı açmaktadır. Birleşik Mücadele Güçleri'nin 1 Mayıs seferberliğinin ölçütü, her şeyden önce mahalle mahalle, sokak sokak, ev ev genişleyerek yürütülecek, emekçi semtlerinde, işçi havzalarında, üniversite kampüslerinde, liselerde ve elbette kent meydanlarında her gün boy gösterecek birleşik politik kitle ajitasyonudur. Bu işleve sahip ne kadar çok birleşik ajitasyon ekibi oluşturulursa, işçiler ve ezilenlerle siyasi ve fiziki temas o kadar yaygın ve etkin olacaktır. 1 Mayıs'a çağrı için yerel kitle toplantıları düzenlemek, kent merkezlerinde ve mahallelerde stantlar açmak ve özgür kürsüler kurmak, toplu taşıma istasyonlarında müzikli ve tiyatrolu gösteriler sergilemek, sokakları afişlerle ve pankartlarla donatmak, kitlesel bildiri dağıtımları gerçekleştirmek söz konusu birleşik politik seferberliğin çeşitli unsurlarıdır.

1 Mayıs için birleşik seferberliğin ikinci ayağı, örgütlü öncü güçlerin çalıştıkları ve ulaştıkları her yerde, HDP'yi ve İstanbul Sözleşmesi'ni savunma komiteleri oluşturmalarıdır. Bu, işçi sınıfı ve ezilenlerin bütün güncel kısmi taleplerini bayraklaştırırken, faşist şeflik rejimine karşı politik mücadelenin bugünkü başlıca iki konusunda onların aktif olarak saflaşmalarını da sağlamanın gereğidir. Emekçilerin ve ezilenlerin mücadeleye istekli bölüklerini bu savunma komitelerine çekme girişkenliği, aynı zamanda, Birleşik Mücadele Güçleri'ni meydana getiren parti ve örgütlerin yerel düzeylerde birleşik örgütlenmesini geliştirmek için de bir itilim kaynağı olacaktır.

1 Mayıs'ı hazırlayan sokak eylemselliği, birleşik politik seferberliğin diğer bir boyutudur. Sürmekte olan işçi direnişlerine ziyaretler, faşist saray rejiminin devlet kurumları ve hükümet partisi binaları önünde oturma eylemleri, emekçi mahallelerinde ve sanayi sitelerinde yürüyüşler, il ve ilçe merkezlerinde "yaşam nöbeti" ve "savunma nöbeti" noktaları, bütün bu pratikleri sosyal medyada etkin tarzda yansıtacak ve yayacak görseller Birleşik Mücadele Güçleri'nin fiili meşru mücadele sahasında 1 Mayıs'a eylemli hazırlığının belli başlı biçimleridir. Böylesi birleşik eylem biçimlerinin yoğunlaşacağı "Emek Haftası", Tuzla'dan Haramidere'ye, Çiğli'den Şakirpaşa'ya değin bir dizi işçi merkezinde, faşist yasaklara karşı kitlesel bir 1 Mayıs iradesini mayalayacaktır.

1 Mayıs hazırlığı kapsamında bir yandan sürükleyici öznesi olacağı bütün bu birleşik pratikler, bir yandan da kendi kulvarından yürüteceği bağımsız pratikler, komünist öncünün kitlelerle ilişki ağını genişletmesinin, kitle çalışmalarındaki iradesini ve enerjisini tazeleyip artırmasının da imkanlarıdır. Öncelikle, komünist öncünün ardışık gözaltı ve tutuklama saldırılarını devrimci tarzda göğüslemesinin, devrimci kararlılık ve fedakarlık kadar, boşalan nöbet yerlerini dolduracak ve örgütsel sürekliliği yeniden üretecek daimi bir örgütleyici ataklık da gerektirdiği açıktır. Dahası, faşist şeflik rejimine karşı işçilerin ve ezilenlerin birleşik direnişini büyütme görevi, zaten komünist öncüden, kitle çalışmasında beliren her türlü tutukluğu aşmasını, yeni kitle öbekleriyle ilişki geliştirmesini, yeni faaliyet alanlarına açılmasını, emekçilerin ve ezilenlerin ileri bölüklerini parti saflarında örgütlemesini istemektedir.

Demektir ki, fiili meşru mücadele cephesinin komünist militanları, 1 Mayıs hazırlığını doğrudan doğruya bir örgütlenme hamlesi olarak da yürütme sorumluluğuyla yüz yüzedir. Bu sorumluluk, bilhassa mahallelerde ve okullarda 1 Mayıs gündemiyle düzenlenecek kitlevi toplantılar, parti tabanındaki her emekçiye, kadına ve gence 1 Mayıs hazırlıklarına bağlı bir görev vermek için gösterilecek gayretler, kitleye partinin dolaysız propagandasını yapacak kanallar, politik kitle çalışmalarında temas edilen yeni emekçileri, kadınları ve gençleri parti saflarında örgütlenmeye yöneltecek koparıp alıcı pratikler toplamında cisimleşecektir. 1 Mayıs çağrısını her hafta sayfalarında yükselten sosyalist basını kitlelere ulaştırma pratiğinin çapını misliyle genişletecek bir planlama ve uygulama iradesi her yerelde ortaya çıkarmak, böyle bir örgütlenme hamlesini bütünleyecektir.

Önümüzdeki iki hafta, ESP'nin "1 Mayıs'ta özgürlük için direnişe, faşizmi yenmeye" şiarını dört bir yanda yükseltme zamanıdır. Birleşik Mücadele Güçleri'nin 1 Mayıs seferberliğini dört bir yana yayma zamanıdır.

Böylece faşist şeflik rejiminin 1 Mayıs yasağı un ufak edilecek, işçilerin ve ezilenlerin sesi 1 Mayıs'ta dalga dalga yükselecektir. Böylece 1 Mayıs, HDP'yi kapatma davasına karşı birleşik halk direnişinin ve İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararına karşı kadın grevinin, hasılı, faşist şeflik rejimine karşı genel grev genel direnişin bir basamağı olacaktır.

* İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 16 Nisan tarihli 8. sayı başyazısı.