25 Nisan 2024 Perşembe

ESP MYK üyesi Otlu: Gezi'nin ruhu sokakta isyandır

Gezi isyanında yer aldığı için tutuklanan ESP MYK üyesi Çiçek Otlu, isyana giden dönem ile bugün yaşanılan dönemin benzer olduğunu belirtti. Gezi'nin ezilenlerin onur ve özgürlük ayaklanması olduğunu vurgulayan Otlu, "Dönemin şartlar ve barındırdığı olanaklar bakımından bir izdüşüm aslında. Sadece direne direne değil, birleşe birleşe kazanacağımız bir dönemden geçiyoruz. Gezi'nin ruhu sokak isyanıdır" dedi.

Kadınların, gençlerin, işçi ve emekçilerin yaşamlarına müdahale edilmesine, cinsiyetçi, sömürücü politikalara karşı isyanını yükselttiği Gezi ayaklanması 7 yaşında.

Gezi Parkı'nda ağaçların kesilerek yerine Topçu Kışlası yapılmak istenmesine karşı sokağa çıkan milyonlar, günlerce devletsiz, polissiz ve eşit bir şekilde yaşadı. Gezi Parkı'nda kurulan çadırlarda, oluşturulan komünlerde farklı dinlerden, dillerden, uluslardan binler başka bir dünya özlemini dile getirdi. İsyan bütün ülkeyi sardı, günlerce sokaklar tarihi direnişlere tanıklık etti.

"Artık yeter" diyen işçi sınıfı ve ezilenlerin taleplerini görmezden gelen AKP iktidarı, isyanı polis şiddeti ile bastırmaya çalıştı. Direnişte yer alan, öncülük eden bir çok muhalif tutuklandı. Ancak ne Gezi'nin yarattığı heyecan bitti ne de yarattığı umut.

Gezi direnişinde yer alan ve bundan dolayı aylarca tutuklu kalan Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) MYK üyesi üyesi Çiçek Otlu, 7. yılında Gezi isyanını değerlendirdi.

'GEZİ, EZİLENLERİN AYAKLANMASIYDI'
Otlu, öncelikle Gezi isyanında şehit düşenleri andı. "Gezi, bu ülkede ezilenlerin ayaklanmasıydı" diyen Otlu, Gezi'ye giden yolu döşeyen sürece ilişkin şunları hatırlattı: "Taksim Meydanı'nın 1 Mayıs'lara yasaklanması, Deniz Gezmiş ve Kaypakkaya anmalarına yapılan saldırılar.

"İktidar ile kadınlar arasında yaşanan çelişkinin de en yoğunlaştığı yıldı, Kürtaj hakkı yasaklandı, evli olmayan kadın ve erkeklerin aynı evlerde kalması yasaklanmak istendi. AKP, makbul ya da kutsal aile anlayışını yerleştirmeye çalıştı. Kazanılmış haklara yönelik yoğun bir saldırı vardı. Gençliğe yönelik saldırılar da artmıştı, İslamcı bir gençlik anlayışını yaygınlaştırmaya çalıştı.

"Diğer yandan LGBTİ+'ları ötekileştiren, dışlayan, toplumdan kopararak, yok sayılan bir anlayışla hareket ediliyordu. Ya Diyanet İşleri Başkanlığı ya da AKP milletvekilleri, bakanlıkları aracılığıyla yapılıyordu bu.

"Polis terörünün arttığı, söz eylem ve örgütlenme özgürlüğünün yok edilmeye çalışıldığı bir dönemdi yine."

GEZİ ONUR VE ÖZGÜRLÜK İSYANIYDI
Otlu, "Bir ağacın kesilmesine" karşı gibi başlayan isyanın aslında kadınların, gençlerin, LGBTİ+'ların, işçi ve emekçilerin tüm. ezilenlerin AKP'nin kendi yaratmak istediği topluma karşı bir itiraz olduğunu vurguladı. Otlu, "Tüm bu kesimlerin onur ve özgürlükleri için yarattığı isyandı" dedi.

'GEZİ BİR BİLİNÇ SIÇRAMASI YARATTI'
Gezi'nin toplumda önemli bir bilinç sıçraması yarattığını vurgulayan Otlu, şunları söyledi: "Gezi, sadece bir isyan ve ayaklanma olmadı yani. Paranın olmadığı komün hayatının yaşandığı günler oldu, erkek egemenliğine karşı mücadelenin büyüdüğü ve yıkılması için gerekli olan ortamın oluştuğu, apolitik denilen gençliğin aslında ne kadar politikleştiği ve bunu bazen mizah bazen de değişik söylemleriyle yaptığı günler oldu Gezi. Taraftar gruplarının sadece futbol seyreden değil de nasıl bazı anlarda öne çıkabileceğini gördük. İşte bu ruh şekillendi o dönem ve bir bilinç yarattı."

'7 HAZİRAN ZAFERİ GEZİ'NİN SONUCUDUR'
2015 yılının 7 Haziran'ında yapılan seçimlerde ortaya çıkan sonucun Gezi'nin sonuçlarından biri olduğunu söyleyen Otlu, şunları kaydetti: "Gezi ile oluşan bilincin sonucunda HDP gibi bir alternatifin bu topraklarda var olması gerektiğine, halkların kardeşliğinin, kadınların eşit ve özgür bir şekilde yaşaması gerektiğine, gençliğin kendi sözünü her an söyleyebileceği, LGBTİ+'ların ötekileştirilmediği bir seçim süreciydi.

"AKP o seçim zaferini çok net bir şekilde okudu. İşçi sınıfı ve ezilenlerin, Gezi'deki o ittifakın güçlü bir bölümünün HDP'de birleştiğini fark ettikten sonra önce Amed, ardından Suruç katliamlarını gerçekleştirdi. Yani Türk ve Kürt halklarının, ezilen ulusların, işçi ve emekçilerin buluşmaması için her şeyi yaptı."

'DİRENMEK HAKTIR MEŞRUDUR BİLİNCİ GELİŞTİ'
2016'da yaşanan darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ile tüm hakların gasp edildiğini hatırlatan Otlu, o dönemde de söz, eylem ve örgütlenme hakkına yönelik saldırı, gözaltı ve tutuklamaların arttığını söyledi, "Bir twit atan, bir söz söyleyen tutuklandı" dedi. Buna rağmen Gezi isyanının yarattığı bilinçlenme ruhunun devam ettiğini ifade eden Otlu, ekledi: "Yani şiddetin ya da diktatörlerin olduğu yerde direnmek haktır, meşrudur bilinci gelişti."

Bugün de iktidar ve ezilenler cephesinden benzer bir dönemden geçildiğini ifade eden Otlu, iktidarın emek, kadın, çocuk ve çevre düşmanı politikalarının korona salgını ile arttığını söyledi.

'KADINLAR YİNE MEYDANLARA ÇIKTI, SÖZÜNÜ SÖYLEDİ'
Yine bu dönemde en büyük çelişkinin kadınlar ile iktidar arasında yaşandığına dikkat çeken Otlu, "O gün kürtaj hakkı yasaklanmak istendi, bugün ise çocuk istismarı yasalaştırılmak isteniyor. Kadına yönelik şiddet önlenmiyor, buna dair politikalar uygulanmıyor, kazanılan haklar gasp ediliyor. Salgında tüm meydanlar yasaklı olmasına rağmen kadınlar çıktı ve fikrini söyledi. Yasakları tanımayan anlayış benimsenmiş durumda."

"Pandemi dönemine 40 ülkede 40 isyanla girdik" diyen Otlu, dünyanın bir çok ülkesinde yoksulluğa, yolsuzluğa karşı eylemlerin olduğunu, Şili'de sanatçı Daniela Carrasco'un tecavüz edilerek katledilmesinin ardından başlayan kadın isyanını hatırlattı.

'TOPLUM DEVLET ŞİDDETİNİ KABUL ETMİYOR'
"Gelişen her türlü halk ayaklanması diğer halkları da etkileyecektir" diyen Otlu, şu değerlendirmeleri yaptı: "Bunu çok iyi biliyorlar. Yaşanan süreç işçi ve emekçilerin, ezilenlerin harekete geçmesini sağlayacaktır. Gezi'nin 7. yılına da bu şekilde giriyoruz. ABD'de siyahi bir insanın katledilmesine karşı toplum harekete geçti. Aynı şekilde Türkiye ve Kürdistan'da sokağa çıkma yasaklarında artan polis şiddeti protesto ediliyor. Kürdistan'da kayyum saldırıları, çocuklara sokakta uygulanan şiddet, Adana'da bir gencin katledilmesi, Tekirdağ'da evinin önünde oturanlara yapılan polis saldırısı...Toplum bunlara itiraz etti.

"Emniyetin satın alma verileri açıklandı. Bu, aynı şekilde AKP iktidarının da karşısındaki ezilenlerin hareketini engellemeye yönelik politikalarının olduğunu gösteriyor. Emniyetin bu kadar çok gaz bombası, değişik çeşitlerde coplar almasını, gelişecek her hangi bir harekete karşı bir hazırlık olarak okumak gerekiyor. Bu dönem darbe söylemlerinin bu kadar yoğun söylenmesinin bir nedeni de budur."

Pandemi sürecinde sokak hareketinde düşüş olsa da eylemlerin sürdüğünü ifade eden ESP MYK üyesi Çiçek Otlu, "Bu ezilenlerin devlet terörüne, işsizlikle, açlıkla yoksullukla tehdit edilmeye karşı susmayacağını gösteriyor" dedi.

'BİRLEŞE BİRLEŞE KAZANACAĞIMIZ BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ'
"Dönem şartlar ve barındırdığı olanaklar bakımından bir izdüşüm" diyen Otlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Bireysel olan her şey, bir süre sonra toplumsal bir hareketlenmeye döner. Bütün bu mücadelelerin birleşme hattına girmesi gerekiyor. Birleşik bir mücadeleye ihtiyacımız var. Sadece direne direne değil, birleşe birleşe kazanacağımız bir dönemden geçiyoruz.

"Gezi'nin ruhu sokak isyanıdır. O nedenle de sokakta olmadığımız, direnmediğimiz müddetçe karşımızdaki faşizmin yenilmesinin mümkün olmadığı bilinçlere yerleşmiş durumda. Biz bunu ezilenlerin örgütlenmesi ile gerçekleştirebiliriz. Yaşamak için sokakta olmalı, özgürlüğümüz için isyan etmeliyiz."