Eğitim Sen, Bakan Tekin'e karne verdi

Eğitim-Sen, eğitim öğretim döneminin sona ermesiyle Bakan Tekin'e "karne" verdi.
Eğitim Sen, Milli Eğitim Bakanlığı önünde yaptığı eylemde eğitimin her alanındaki çöküşe dikkat çekerek, bakanlığın karnesini verdi. Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, her sene yaptıkları karne verme eylemini bir dahaki sene gerçekleştirmeyeceklerini söyledi.
"Eğitim düşmanı bakan istifa" sloganlarının atıldığı eylemde konuşan Irmak, okulların fiziki altyapı eksiklikleri, donanımsızlık, kalabalık sınıflar ve ikili öğretim uygulamaları gibi temel problemlerin bu yıl da sürdüğüne dikkat çekti. Irmak, ayrıca çocukların dini cemaat ve vakıfların kontrolündeki yurtlara, kreşlere yönlendirilmesi ve bu yapılarda ortaya çıkan istismar vakalarının süreklilik kazanmasına da tepki gösterdi. Irmak eğitim kurumları ile bu tür yapılar arasında imzalanan protokollerin, kamu eliyle eğitimin laiklik ilkesinden uzaklaştırılmasına yol açtığını vurguladı.
OECD ORTALAMALARININ ALTINDA
İktidarın bütçeden eğitime ayırdığı payı da eleştiren Irmak, "Türkiye'de ilköğretimden yükseköğretime kadar öğrenci başına yapılan ortalama yıllık harcama 5 bin 425 dolardır. Bu miktar OECD ortalaması olan 14 bin 209 dolardan oldukça düşüktür. Devlet ve özel okul ayrımı, eğitimde nitelik uçurumunu derinleştirmektedir. Aynı devlet okulu içinde bile, başarı düzeyine veya ekonomik duruma göre farklı sınıflar oluşturulması gibi uygulamalar, eğitimi sınıfsal ayrışma mekanizmasına dönüştürmektedir.
2013’TEN BERİ MESEM'LERDE 766 ÇOCUK HAYATINI KAYBETTİ
Mesleki Eğitim Merkezleri'ne (MESEM) devam eden örgün öğrenci sayısı 421 bin 520 olduğunu kaydeden Irmak, meslek liselerinin çoğunun eğitim kurumu olmaktan çok fabrika gibi işlediğini söyledi. Irmak, "Çocuk ve gençler ‘çırak’ ya da ‘stajyer’ kimliğiyle işçi gibi çalıştırılıp emek sömürüsünün sınırları zorlanmaktadır. Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) bünyesinde çalışırken resmi verilere göre en az 12 çocuk hayatını kaybetmiştir. Yasal olarak tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde çocukların çalıştırılması yasak olmasına rağmen, MESEM bünyesinde çalıştırılan çocuklar/gençler iş cinayetlerinde yaşamını yitirmeye devam etmektedir. İSİG verilerine göre 2013-2025 yılları arasında 766 çocuk işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir" dedi.
Öğretmen açığı sorununun bu yıl da giderilmediğini belirten Irmak, "Nitelikli, güvenceli öğretmen istihdamı yerine, sözleşmeli, ücretli ve mülakata dayalı atama uygulamaları devam etmiştir. KPSS’de yüksek puan alan on binlerce öğretmen, atama beklemeye devam etmektedir" dedi.
Öğrencilerin beslenme sorununda gelinen noktaya da işaret eden Irmak, "Türkiye’de çocukların önemli bir bölümü okula kahvaltı yapmadan gitmekte ya da okulda hiçbir şey yemeden günü tamamlamaktadır. Giderek derinleşen ekonomik kriz ve hızla artan gıda fiyatları, özellikle dar gelirli aileleri çocuklarının günlük beslenme ihtiyacını karşılayamaz hale getirmiştir. Süt, yumurta, peynir, zeytin gibi temel gıda ürünlerinin fiyatı son bir yılda 3 ila 4 kat artmıştır. 2024 yılı itibarıyla Türkiye, OECD ülkeleri arasında çocuk yoksulluğunda ilk sıradadır. Her 5 çocuktan 1’i derin yoksulluk koşullarında yaşamaktadır" diye konuştu.
Irmak, bilimin siyasal ve ideolojik amaçlarla kuşatılarak kamuya sunulmasının laik eğitimin gerçekleşmesi önünde de ciddi bir engel teşkil ettiğini belirtti. Bu durumun Türkiye’nin taraf olduğu Uluslarası Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırı hareket etmek olduğunu belirten Irmak, zorunlu din dersi uygulamasından derhal vazgeçilmesinini talep etti.
Eğitimde piyasalaşma ve enflasyonun kamusal eğitim hakkını tehdit ettiğini belirten Irmak, eğitimde eşitsizliğin derinleştiğini söyledi. Tüm öğrenciler için eşit, parasız, nitelikli eğitim olanakları sağlamanın devletin ve özelde Millî Eğitim Bakanlığı'nın sorumluluğunda olduğuna dikkat çeken Irmak, eğitim hakkına tüm erişimlerin kaldırılmasını istedi.
Irmak "Okulların eğitim kurumu olmaktan adım adım uzaklaştığı, öğrencilerin yarış atı gibi sınavdan sınava koştuğu, öğretmenlerin düşük ücretle, esnek, güvencesiz ve angarya çalışmaya zorlandığı, siyasal kadrolaşmanın zirve yaptığı, farklı dil ve kimliklerin dışlandığı, eğitimin zaten sorunlu olan niteliğinin daha da kötüleştiği bir eğitim sisteminin sağlıklı nesiller yetiştirmesi mümkün değildir" dedi.
Bakanlık önünndeki açıklamada Irmak, taleplerini şu şekilde sıraladı;
- Eğitim hakkı vazgeçilemez, devredilemez bir kamu hakkıdır.
- Her çocuğun eşit, parasız, nitelikli, laik, bilimsel, cinsiyet eşitlikçi ve anadilinde eğitime erişimi güvence altına alınmalıdır.
- Yoksul ailelerin çocuklarına yönelik sosyo-ekonomik destek programları yaygınlaştırılmalı (burs, ulaşım, ücretsiz yemek, kırtasiye vb.)
- Anadilinde eğitim hakkı tanınmalı, çokdilli eğitim modelleri hayata geçirilmelidir.
- Kız çocuklarının eğitime katılımı için yerel düzeyde özel programlar oluşturulmalı, çocuk yaşta evlilikler kesinlikle yasaklanmalıdır.
- Mülteci ve engelli çocuklara yönelik özel destek birimleri kurulmalı, öğretmenler bu alanlarda eğitilmelidir.
- Müfredat kapsayıcı, çoğulcu ve cinsiyet eşitliğini gözeten bir biçimde yeniden yapılandırılmalıdır.
- Kamusal eğitim anayasal güvence altına alınmalı, özel okul teşvikleri kaldırılmalıdır.