27 Nisan 2024 Cumartesi

Ece Şimşek yazdı | Emeği görünmeyenin gözü de kör ediliyor

Altın Erdoğan, nar toplamak için gittiği Antalya’nın Serik İlçesinde, işverenin azmettirmesi sonucu şiddete uğradı ve sol gözünü kaybetti. Suçu ise ağır; 15 kişilik araçta 30 işçinin üstelik maskesiz olarak taşınmasına karşı çıkmak ve fotoğraf çekmek!

Kadınların düşük ücretle, kayıt dışı ve güvencesiz çalışma koşulları her gün yeni hak gasplarına ve vahşete varabilecek olaylara neden oluyor. Antalya'nın Serik ilçesinde geçimini nar toplayıcılığı ile sağlayan Altın Erdoğan'ın yaşadıkları bu vahşetin bir örneği. Böyle haberleri hep televizyondan izler, gazeteden okursunuz ve öfkelenirsiniz ya, bir yandan bilirsiniz de sizin de başınıza gelebileceğini; ne yazık ki bu yazıyı bu duygularla kaleme alıyorum. Altın Erdoğan, teyzem. Hayatı boyunca ne zorluklarla karşılaştığının, geçimini nasıl sağladığının ve gözünü kaybetmesine neden olan olayın gerçekleştiği ilk andan itibaren yaşadıklarının tanığıyım.

Teyzem Altın Erdoğan 60 yaşında. Ev içi emeği görünmeyen milyonlarca kadından birisi olarak geçirdi yaşamını. Toplumsal cinsiyet temelli iş bölümü nedeniyle omzuna yüklenen yemek yapmak, temizlik, alışveriş, çamaşır/bulaşık yıkama, ütü yapma, çocuk/hasta/yaşlı bakımı gibi ev işleri ile boğuştu hayatı boyunca. Kapitalizmin çarkı altında ezilen emekçilerden birisi idi ama adı "işçi" değil "ev hanımı" oldu. Altın Erdoğan özelinde anlatıyorum, ancak biliyoruz ki bu milyonlarca kadının yaşadığı büyük bir sorun. Bu sorunun vahametini Genel-İş Sendikası 2020 Kadın Emeği Raporu ile ortaya koyuyor. Rapora göre, 2019'da 11 milyon 741 bin kadın, ev içi işlerle meşgul olduğu için çalışma hayatına katılamıyor.

Ev emekçisi kadınlar, yeniden üretimi gerçekleştiriyor. Üretici güçlerin iş gücünü pazarda satması için gerekli koşulları oluşturuyor, metalara kullanım değeri katıyor; ancak emekleri görünmüyor, tanınmıyor. Yaşadıkları değersizleştirilme ile birlikte şiddetin ve güvencesizliğin boyutu katlanıyor.

Hayatının büyük çoğunluğunu ev içi işleri ile geçiren teyzem, emekçilere yüklenen ekonomik krizin faturası altında daha fazla ezilmeye başlayınca çalışma yaşamına yöneliyor. Yaşına ve ağır hastalıklarına rağmen yüz binlerce kadın gibi kayıt dışı, sigortasız, sosyal güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kalıyor.

"Yüz binlerce kadın gibi" diyorum çünkü Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği'nin (CEİD) İstihdamda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Haritalama ve İzleme Çalışmasına göre; ücretli, maaşlı veya yevmiyeli olarak sürekli işlerde çalışan kadınların kayıt dışı çalıştırılma oranı yüzde 16 iken, geçici işlerde çalışan kadınlar için kayıt dışı çalıştırılma oranı yüzde 45'e kadar çıkıyor.

Teyzem Altın Erdoğan da temizlik işlerine giderek, pazarda ikinci el kıyafet satarak, mevsimlik tarım işçiliği yaparak geçimini sağlıyor. Mevsimlik tarım işçiliği kayıtdışı ve güvencesiz çalışmanın sıklıkla görüldüğü ve kadın emeği sömürüsünün yoğun şekilde rastlandığı alanlardan biri.

Mevsimlik tarım işçiliği yaparken teyzemi en fazla zorlayan tek gözündeki engel oldu. Teyzemin sağ gözü yüzde 90 oranında görmüyor. Ancak "sol gözüm bana yeter" diyerek çalışmaya devam etti. Ta ki 28 Ekim günü yaşadığı saldırıya kadar.

Nar toplamak için gittiği Antalya'nın Serik İlçesinde, işverenin azmettirmesi sonucu şiddete uğradı ve sol gözünü kaybetti. Suçu ise ağır; 15 kişilik araçta 30 işçinin üstelik maskesiz olarak taşınmasına karşı çıkmak ve fotoğraf çekmek!

Kaçmaması için etrafı çevriliyor ve gözünden kan gelene kadar şiddet görüyor. Şiddet uygulayan kişi, "Öteki gözünü de ben kör edeyim de gör" diyerek doğrudan gözünü hedef alıyor. Gözünden kan gelmeye başlayınca da bir hastanenin kapısına bırakıp kaçıyorlar. Ancak zorbalıkları burada bitmiyor. Önce teyzemi, sonra tüm şahitleri hayatları ile tehdit ediyorlar. ''Biz mafyayız sen bizim kim olduğumuzu bilmiyorsun. Şikâyetçi olursan çocuğunu kaçırırız, onları yaşatmayız'' diyorlar. Bazı işçiler bu tehditlere rağmen "Bizim Allah korkumuz var" diyerek şiddeti gördüklerine dair beyanda bulunuyorlar, ancak çoğunluğu yalan ifade veriyor.

Bu suçu işleyenler hiç gözaltına alınmadı. Mahkeme de henüz görülmedi. Teyzem artık iki gözü de görmeyen, engelli hale getirilmiş bir kadın. Çalışamıyor, tek başına yaşamını sürdürmesi de mümkün değil. Üstelik sosyal engelli maaşı bile alamıyor, eşinin maaşı yeterli diye eşine muhtaç hale getiriliyor.

Güvencesiz çalıştırmanın normalleştiği, kadına şiddetin teşvik edildiği, mafya düzeninin, tehdit siyasetinin hakim olduğu bir dönemde işçi bir kadının gözünün kör edilmesi karşısında adalet nasıl sağlanabilir? Elbette ezilenlerin ve kadınların dayanışması ile. Çünkü ne bu münferit bir olay, ne de Altın Erdoğan yalnız...