4 Mayıs 2024 Cumartesi

Diyarbakır'da kayıp eylemi 678. haftasında

Diyarbakır'da kayıplar için düzenlenen eylemin 678.'si 1994'de Mardin'de katledilen Ali Çelik için gerçekleşti. Eylemde söz alan İHD Bölge Temsilcisi Saçaklı, derneklerine yapılan baskının insan haklarına yönelik olduğunu kaydetti ve mücadelenin süreceğini vurguladı. 

Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, faili meçhul cinayette katledilen ve gözaltında kaybedilen kişiler için 678. kez Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" talebiyle bir araya gelen aileler, kaybedilen ve katledilen yakınlarının fotoğraflarını taşıdı.

Bu haftaki eylemde, 11 Nisan 1994'te Mardin'de katledilen Ali Çelik'in hikayesi okundu.

İHD Bölge Temsilcisi Mehmet Tahir Saçaklıdır, 3 Şubat'ta dernek binasına yapılan polis baskınına değindi. İHD'nin "suç örgütü" gibi yansıtılmak istendiğine dikkati çeken Saçaklıdır, söz konusu baskın günü gözaltına alınan yöneticilerinin de arkasında olduklarını vurguladı. Saçaklıdır, "İnsan hakları mücadelesi susturulamaz. Sivil toplum örgütlerinin bize destek ziyaretlerini önemsiyoruz. İnsan hakları mücadelesine destek veren STÖ'lere teşekkürü borç biliriz."

İHD yöneticilerinden Derya Yıldırım, Çelik'in hikayesini okudu. Çelik'in Mardin'in Derik ilçesine bağlı Bayraklı köyü Değirmenler mezrasında yaşadığını ve çiftçilik yaparak geçimini sağladığını ifade eden Yıldırım, Çelik'in 6 çocuk babası ve aynı zamanda köyün muhtarı olduğunu belirtti. Yıldırım, "Köylerine 90'lı yıllarda askerler tarafından sık sık baskın yapılıyordu. Ali Çelik, köyüne yapılan baskınların birinde gözaltına alınmış, işkence görmüş, 4 ay kadar da tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılmıştı. Bu olaydan yaklaşık bir yıl sonra köy çevresinde konaklayan göçerler askerler tarafından karakola götürülür. Ali Çelik de muhtar olduğu için konuyla ilgili olarak karakola çağrılır" dedi.

Bunun üzerine Çelik'in 11 Nisan 1994'te Kızıltepe'ye karakola gitmek için yola çıktığını ifade eden Yıldırım, "Görgü tanıkları onu en son Germik köyü yakınlarındaki yolda görür. Aynı gün karakoldan evi aranır ve yeniden karakola çağrılır. Bunun üzerine ailesi onun karakola ulaşmadığını düşünür ve aramaya başlar. Daha sonra ailesi karakola giderek, Ali Çelik'i sorar. Karakolda bulunan askerlerden 'böyle bir kişinin kendilerinde olmadığı' yanıtını alan aile köye geri döner. Kaybedilmesinden bir hafta kadar sonra Ali Çelik'in cansız bedeni Ceylanpınar Devlet Çiftliğinde zirai ilaçlama yapan uçağın pilotu tarafından bulunur. Kimliği tespit edilemediği için belediye tarafından kimsesizler mezarlığına defnedilir. Olayı duyan ailesi gidip cenazeyi teşhis eder ve cenazeyi köye getirerek yeniden defin eder" diye anlattı.

Ceylanpınar Savcılığının olaya dair, "Ali Çelik'in cansız bedeni bulunduğunda elleri bağlı ve başına sıkılan tek kurşunla öldürülmüş" şeklinde rapor hazırladığını aktaran Yıldırım, şöyle devam etti: "Çelik ailesinin, Gire Sor (Bayraklı) köyünde koruculuk yapan bazı kişilerle aralarında husumet bulunuyordu. Ali Çelik bu köydeki korucular tarafından sık sık ölümle tehdit ediliyordu. Dönemin koşullarından ve ailenin sürekli tehdit ve baskı altında olmasından dolayı Ali Çelik'in zorla kaybedilmesine ilişkin yakınları herhangi bir hukuki işlem başlatamaz."

Açıklamanın ardından Çelik ve diğer tüm kayıplar için 1 dakikalık oturma eylemi yapıldı.