2 Mayıs 2024 Perşembe

Diyarbakır Barosu: Hapishaneler 'işkence mekanları' haline geldi

Hak ihlallerini raporlaştıran Diyarbakır Barosu, hapishanelerin "işkence mekanları"na dönüştüğünü vurguladı, atılması gereken adımları sıraladı.

Diyarbakır Barosu İnsan Hakları Merkezi Cezaevleri İzleme Komisyonu, 2021 yılında hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine ilişkin rapor hazırladı.

Basın toplantısı düzenleyerek raporu açıklayan komisyon üyesi avukat Gizem Miran, Türkiye'de hak ihlallerinin en yoğun yaşandığı yerlerden birinin hapishaneler olduğunu vurguladı.

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nün 30 Ekim'de yayımladığı rapordaki bilgileri paylaşan Miran, hapishanelerde 246 bin 585'i erkek, 9 bin 780'ü kadın, 585'ü çocuk 256 bin 950 hükümlü, 35 bin 602'si erkek, bin 810'u kadın, bin 392'si çocuk 38 bin 804 tutuklu mahpus olmak üzere toplamda 295 bin 754 kişinin tutulduğunu söyledi.

Tutuklu ve hükümlü sayısı artan hapishanelerde kapasite sorununun yeni hapishaneler inşa edilerek çözülmeye çalışıldığı vurgulayan Miran, "hapsetme"nin dışında farklı önerilerin sunulmadığına işaret etti.

HAPİSHANELER İŞKENCE MEKANLARINA DÖNÜŞTÜ
Komisyon üyesi Miran, hapishanelerin "işkence mekanları" haline geldiğini vurguladı, ihlaller kamuoyuyla paylaşılmasına rağmen durumun değişmediğini söyledi. Miran, "Türkiye hapishanelerinde halen yoğun olarak ölümler, sevk ve sürgünler, işkence ve kötü muamele, tecrit ve izolasyon, ailelerle görüş engelleri, haberleşme haklarının engellenmesi, disiplin soruşturmaları, hasta mahpusların hapishanede tutulması gibi çok sayıda hak ihlali yaşanmaktadır" dedi.

Hapishanelerde en çok sağlık hakkı ihlali yaşandığını söyleyen Miran, diğer ihlalleri şu şekilde sıraladı: "Savunma hakkının engellenmesi, cezaevlerinin fiziki şartlarından ve cezaevi idaresinden kaynaklanan ihlaller, dilekçe, iletişim ve haberleşme hakkına ilişkin ihlaller, kötü muamele, işkence ve diğer konulara ilişkin ihlaller, mahpus yakınlarının yaşadıkları, çocuk mahpusların ve kadın mahpusların yaşadığı hak ihlalleri."

ÖNERİLER
Avukat Miran hak ihlallerinin son bulması için yapılması gerekenleri de sıraladı:

" Mahpusların tedavilerinin düzenli bir şekilde uygun koşullarda yapılması sağlanmalı, tedavisi yapılmayan hasta mahpusların hekime ve sağlık birimlerine ulaşmada hızlı ve etkin bir şekilde hareket edecek kurumsal mekanizmalar oluşturulmalıdır.

Hasta mahpuslarla ilgili acil durumlarda sağlık hizmeti derhal ve gecikmeksizin gerekli tedbirlerle yerine getirilmelidir. Acil durumlarda tedavi hizmetleri, kişinin onurunu zedelemeyecek şekilde sağlanmalıdır. Kronik, ağır, terminal dönem hasta mahpuslar için erken tanı, tedavi süreçlerinin sürekliliği, düzenli olarak izlenme vs. yönden gerekli sağlık tedbir ve olanak sağlanmalıdır.

Mahpusların tedavi ve kalan yaşam süreçlerinin hastanelerin mahkum koğuşlarında geçirilmemesi ve yakınlarıyla son dönem temasların sınırlandırılmaması için gerekli düzenlemeler ve tedbirler ivedilikle ele alınmalıdır. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunu'nda 'toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen' cümlesi yürürlükten kaldırılmalıdır.

Hasta mahpuslar yönünden infazın ertelenmesi koşulu sadece 'Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen' cümlesi olmalıdır.

Hasta mahpuslarla ilgili polis-jandarma-cezaevi değerlendirilmesine başvurma uygulamasından vazgeçilmelidir. Sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi kararlarında cumhuriyet savcılarının takdir yetkisi kaldırılmalı, hastanelerin verdiği raporlar esas alınarak cezaların infazları ertelenmelidir. Hasta mahpuslar yönünden infazı ertelenmesi koşulu sadece 'Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen' cümlesi olmalıdır.

KADIN, ÇOCUK VE LGBTİ+'LARIN DURUMU
Kadın mahpuslar, çocuk mahpuslar hasta mahpuslar, LGBTİ+ mahpuslar, engelli mahpuslar, yaşlı mahpuslar gibi özel ihtiyaçları bulunan mahpuslara İnfaz kurumlarında uygun koşullar ve özel bakım standartları sağlanmalıdır.

Dezavantajlı grupların başında gelen çocuk mahpuslar da ivedilikle ele alınmalı ve çocuk cezaevleri kapatılarak çocukların yüksek yararını gözetir şekilde düzenlemeler yapılmalıdır. Mahpus olan anneleri ile birlikte cezaevinde kalmak zorunda olan çocukların ihtiyaçları ve ruhsal iyilik halleri gözetilerek gerekli önlemlerin alınması ve çocuğun dış ortam bağının (kreş¸ vb. sosyal ortamlar) engelsiz ve koşulsuz olarak sosyal devlet ilkesi gereği sağlanması gerekmektedir.

SORUŞTURMALAR ŞEFFAF VE ETKİN OLMALI
Cezaevlerinde kötü muamele, işkence yasağına ve yaşam hakkı ihlallerine yönelik iddialara karşı adli ve idari pasiflikten vazgeçilmeli, şeffaf ve etkin soruşturmalar yürütülmelidir.

Ailelerinden kilometrelerce uzak hapishanelerde tutulan mahpusların sevk talepleri karşılanmalıdır.

Kötü muamele ve psikolojik baskıya maruz kalmaları sebebiyle mahpusların sevk başvuruları işleme alınmalıdır.

SÜRGÜN SEVKLER DURDURULMALI
OHAL ile yoğunlaşan ve sonrasında da devam eden sürgün sevkler bu dönemde de uygulanmıştır. Bu haliyle aile ve özel yaşama saygı hakkının ihlalini oluşturan sevkler aynı zamanda yargı yetkisi dışındaki kilometrelerce uzaktaki hapishanelerde tutulması savunma hakkı bakımından da sorunlar doğurmakta avukata erişim noktasında yaşanan eksiklikler kişinin adil yargılanma hakkını ihlal etmektedir. AİHM'nin yakın zamanda bu uygulamayı sözleşmeye aykırı bulan kararına rağmen devam eden bu uygulamaya derhal son verilmelidir. Yine anadilde savunma hakkının etkin şekilde kullandırılması sağlanmalıdır.

Hapishanelerde denetimin ve şeffaflığın önemli ve en etkili unsuru olan baroların ve sivil toplum örgütlerinin hapishaneleri etkin bir şekilde ziyaretlerinin önündeki engeller kaldırılmalı, avukat mahpus görüşmelerindeki ihlaller giderilmelidir."

'TUTSAKLARA DÖNÜK HUKUKSUZLUK SON BULMALI'
Tutsak yakınlarının Diyarbakır Barosu'nda sürdürdüğü Adalet Nöbeti eylemine de değinen avukat Gizem Miran, tutsak aileleriyle aynı kaygıları taşıdıklarını ifade etti, tutsaklara dönük hukuksuz uygulamalara bir an önce son verilmesi çağrısında bulundu.