25 Nisan 2024 Perşembe

Diktatöre ve işgale karşı 1 Mayıs'a

1 Mayıs kutlamalarının böyle yaygın bir antifaşist kitle eylemselliği formunda gerçekleşmesi, emekçilerin ve ezilenlerin faşist politik İslamcı diktatöre boyun eğmediklerinin ve eğmeyeceklerinin göstergesi, direnişlerini büyütmenin basamağı olacaktır.
Faşist şef, Efrîn savaşının işgalci askeri kuvvetleri ile yaltakçı sanatçı kuvvetlerini Rojava sınırında toplayarak, sömürgeci savaş sahasını genişletme yönelimini tekrar ortaya koydu. Aynı günlerde, Taksim'deki AKM binasını yıktığı için pervasızca böbürlenip, Gezi-Haziran ayaklanmasını yaratanlara bir kez daha nefretini kustu.
 
Bu iki olay, saray iktidarının, Kürdistan'da sömürgeci savaşı ve Türkiye'de faşist saldırganlığı tırmandırma yoluyla, halklarımızın özgürlük mücadelesini tamamen soluksuz bırakma politikasının güncel sembolleri. Ezilenlere tekçi diktatörlük önünde böyle diz çöktürmeyi hedefleyen politik İslamcı faşizm karşısında, halklarımızın özgürlük mücadelesinin başlıca güncel uğrağıysa 1 Mayıs.
 
2018 1 Mayıs'ı, işçi sınıfı ve ezilenlerin, faşist politik İslamcı diktatöre ve aşağılık sömürgeci işgale karşı tepkilerini, demokratik haklar ve politik özgürlük istemlerini güçlü biçimde açığa vuracakları bir mücadele imkanı olarak önümüzde duruyor. Bu imkanın hakkınca değerlendirilmesi, her şeyden önce, mücadelede politik öncülük iddiası taşıyanların 1 Mayıs'a nasıl yaklaşacaklarına ve nasıl hazırlanacaklarına bağlı.
 
1 Mayıs'ta Türk-İş'in sömürgeci işgale destek niyetiyle Hatay'da boy göstereceği, "çalışma barışı"ndan dem vuran Hak-İş'in Adana'ya ve Memur-Sen'in de Kocaeli'ye kaçacağı koşullarda, ihtiyaç duyulan, işçi sınıfı ve ezilenlerin direnme ve mücadele etme azmini güçlendirecek bir 1 Mayıs çıkışının gerçekleştirilmesidir. İstanbul'da faşist şefin AKM binası yıkımının ardından "İstediğiniz kadar bağırın, çatlayın, patlayın" diye höykürdüğü yerde, ihtiyaç duyulan, 1 Mayıs Meydanı'nı, Taksim'i hedefleyen birleşik bir kararlılığın diri tutulmasıdır.
 
1 Mayıs'ı, mücadele cesareti uyandıran ve direniş kararlılığı aşılayan bir politik çıkış anına dönüştürmek, bütün devrimci ve ilerici parti ve örgütlerin, emekten ve özgürlükten yana sendikaların, meslek birliklerinin ve demokratik kitle örgütlerinin sorumluluğudur.
 
Saray diktatörlüğüne karşı mücadelenin iki kitlesel uğrağında, 8 Mart ve Newroz'da, ezilenlerin ileri bölükleri, Türkiye ve Bakur Kürdistan'da tam bir mezar sessizliği yaratmaya odaklı faşist devlet terörü atmosferine rağmen sokağa tutunduklarını kanıtladılar. Üstelik, öncülük iddiasında olan bazı kesimleri dahi yer yer aşan eylemsel duruşlarıyla, kararlı bir mücadele arzusu ve arayışı içinde olduklarını gösterdiler. Faşizmin icazet sınırlarında kalan "muhalefetçi" ruh halinin ya da demokratik mevzileri savunma takatinden yoksun "müzakereci" tarzın ise herhangi bir ümit vaad etmediği, hatta antifaşist kitle dinamiğinin en geri noktasını temsil ettiği belirginleşti. Yani, bizzat mücadele pratiği işaret etti ki, antifaşist hareketin kitlesel gelişimine ve daha geniş kitleleri bir araya getirmeye elverişli mücadele biçimleri arayışı, ancak ve yalnızca, antifaşist kitlelerin mücadele kararlılığını bileyen ve diktatöre karşı direnişin kazandıracağı umudunu büyüten bir öncü politik duruş temeline dayandığında, devrimci bakımdan anlamlı sonuçlar getirebilir. Antifaşist cepheyi genişletme yönlü istek ve çabalar, bu genişleme eğer kağıt üzerindeki imzacı sayısının artmasından öte bir anlam ifade edecekse, ancak ve yalnızca, Erdoğancı OHAL-KHK faşizminin dayattığı sınırları çiğneyip geçme iradesi sergilendiğinde işlevsel bir karşılık bulabilir.
 
Komünist öncü, faşist Saray diktatörlüğü ile antifaşist kitle hareketi arasındaki 1 Mayıs çarpışmasında, kuşku yok ki, devrimci kararlılık ve yol açma iradesini cisimleştirecektir. Bunun başlıca bir boyutu, emekçi sol parti ve örgütlerle, sendikalar ve meslek örgütleriyle sürdürülen 1 Mayıs gündemli ilişkiler ve görüşmelerde ortaya koyacağı sürükleyici politik inisiyatiftir.
 
Mutlaka 1 Mayıs mitingleri ve eylemlerinin Türkiye ve Bakur Kürdistan'ının her iline, her ilçesine yayılması hedeflenmelidir. 1 Mayıs kutlamalarının böyle yaygın bir antifaşist kitle eylemselliği formunda gerçekleşmesi, emekçilerin ve ezilenlerin faşist politik İslamcı diktatöre boyun eğmediklerinin ve eğmeyeceklerinin göstergesi, direnişlerini büyütmenin basamağı olacaktır.
 
Hem yaygın ve kitlesel hem de kararlı ve direngen bir 1 Mayıs tablosunun ortaya çıkması için, politik kitle çalışmalarının tam bir seferberlik ruhuyla yürütülmesi şarttır. Bütün ipleri Sarayda toplanan faşist devlet aygıtlarının devrimci ve antifaşist güçleri yasal basın-yayın araçlarından gitgide yoksun bıraktığı, demokratik söz söyleme kanallarını alabildiğine tıkadığı, faşist şefin ulumaları dışında hiçbir sesin duyulamayacağı kurumsal bir ortam yaratmaya çalıştığı koşullarda, ancak politik kitle ajitasyonunda bir seferberlik hali, "Diktatöre ve işgale karşı 1 Mayıs'a!" çağrısının emekçilere ve ezilenlere dalga dalga umut taşımasını sağlayabilir.
 
Enerjik bir politik kitle ajitasyonu, elbette ağırlaşan koşullara uygun biçimlerde ve ama durmaksızın sürdürülecektir. Fabrika ve işyeri önleri, metrobüs ve metro durakları ile toplu taşıma araçları, kahvehaneler ya da öğrenci geçiş güzergahları 1 Mayıs çağrılarının coşkuyla yükseldiği mekanlar olacaktır. İşçi evlerine sayısızca yapılacak çatkapı ziyaretlerle politik kitle ajitasyonuna ciddi bir nefes borusu daha kazandırılacaktır.
 
1 Mayıs günü her kentte, mümkün olan en geniş kitleyi komünist saflarda birleştirmeyi başarmak, politik kitle çalışmalarına yön verecek somut hedeftir. Bu, komünist öncünün politik etkisi altındaki kitlenin tümünün, ama aynı zamanda, politik ajitasyonla temas edilecek emekçilerin bir bölümünün de 1 Mayıs kortejlerine taşınmasının örgütlenmesi demektir. Söz konusu hedefe ulaşılması, en baştan anlaşılır ki, komünist öncünün mevcut politik-örgütsel ilişki ağının şurasında veya burasında duranların büyük çoğunluğunu 1 Mayıs hazırlık çalışmalarında aktif kılmayı gerektirir. Bunun yöntemi ise 1 Mayıs komitelerinde dolaysız sorumluluk vermek de olabilir, 1 Mayıs'a gelirken yanında yeni bir insan getirme görevi vermek de.
 
Komünist öncünün 1 Mayıs saflarının genişletilmesi, onun 1 Mayıs alanlarında kararlı ve militan bir duruş sergilemesi kadar önemlidir. Hatta başarılı bir kitle katılımı örgütlemek, öncünün gücünü büyüttüğü ve kendisini üretme imkanlarını artırdığı içindir ki, kararlı ve militan bir duruşun bizzat oluşturucu bir ögesidir.
 
Bir yerde birleşik demokratik cephenin yerel emek kurultayıyla, bir yerde Alevi derneğindeki etkinlikle, başka bir yerde emekçi kadınlar buluşmasıyla, bir diğerinde liseli gençlik şöleniyle, fakat her halükarda yaygın ev toplantılarıyla 1 Mayıs'a kitle katılımını büyütmenin yolu döşenecektir. Ve bütün bu çalışmalar içinde mutlaka kavranması gereken kritik halka, bire bir ilişki geliştirme ve örgütleme pratiği olacaktır.
 
Komünist öncü, devrimci faaliyetinin olduğu her kentte, 1 Mayıs'ta özgürlük ve sosyalizm bayrağını dalgalandıracak, devrimci kortejlerini kuracak, görselliği de bir direniş gücüne dönüştürecektir. '77 1 Mayıs şehidi Hacer İpek ve '96 1 Mayıs şehidi Hasan Albayrak, bu toprakların direngen 1 Mayıs geleneğinin komünist yapıcıları olarak, yine 1 Mayıs alanlarında yer alacaktır.
 
Şimdi komünistlerin, işçi havzalarında, emekçi semtlerde, okullarda ve kampüslerde, her gün sabah 6'dan gece 11'e devam edecek bir emek seferberliğine girmelerinin zamanıdır: OHAL'le grevleri yasaklanan işçilerin, KHK'larla işlerinden edilen kamu emekçilerinin, Erdoğan'ın meclis başkanınca tiyatro sahnesinden kovulan kadınların, Saraydan talimatlanan rektörün gözaltına aldırdığı öğrencilerin, mahalleleri top atışlarıyla yıkılan Kürtlerin, cemevleri ve dernekleri mühürlenen Alevilerin, AKP'li mahkemelerce yargılanan akademisyenler ile gazetecilerin direniş kıvılcımlarının harlanacağı bir 1 Mayıs için... Lümpen ağzından ilerici her değere nefret cümleleri saçan faşist diktatöre karşı emekçilerin ve ezilenlerin özgürlük mücadelesinin kararlılıkla büyütüleceği bir 1 Mayıs için...