18 Mayıs 2024 Cumartesi

DİK ve DİAY-DER üyesi 9 kişi 'Kürtçe hutbe' okuduğu için tutuklandı

7 gündür gözaltına tutulan DİK ve DİAY-DER üyesi 9 kişi tutuklandı. Adliye önünde açıklama yapan avukat Vedat Ece, tutuklama gerekçelerinden birinin Kürtçe hutbe okutmak ve namaz kıldırmak olduğunu söyledi.

İstanbul'da Demokratik İslam Kongresi (DİK) ve Din Alimleri Derneği (DİAY-DER) üyelerine yönelik 3 Temmuz'da yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan aralarında DİAY-DER Başkanı Ekrem Baran'ın da olduğu 26 kişi dün sabah saatlerinde Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi'ne sevk edildi. Savcılık ifadeleri alınan 11 kişi tutuklama talebi ile, 15 kişi ise adli kontrol şartı ile serbest bırakılmak üzere nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi.

Adli kontrol şartı ile sevk edilen Hasan Karahan, İbrahim Yakın, Fevzi Varış, Celal Kılıçer, Nasri Tonguç, Mehmet Emin Kırmızıkıyın, Şemsettin Taş, Mehmet Şimşek, İbrahim Şek, Nur Mehmet Işık, Abdulhakim Öztekin, Ali Demir, Fahrettin Ülgün adli kontrol uygulanmadan serbest bırakıldı. Hakimliğe sevk edilen Lütfi Büyikefe ve Rıza Uğur ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Tutuklama talebiyle hakimliğe sevk edilen Ali Fuat Hatip, Aydın Ayhan, Enver Karabey, Mehmet İnan, Mehmet Emin Aslan, Nezir Erdemci, Ekrem Baran, Hafik Tunç ve Sefa Mehmetoğlu tutuklandı.

TUTUKLAMALARA TEPKİ
Adliye önünde bekleyen Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili ve Demokratik İslam Kongresi (DİK) Eş Sözcüsü Hüda Kaya, HDP İl Eşbaşkanları Elif Bulut ve Erdal Avcı'nın yanı sıra serbest bırakılan DİK ve DİAY-DER üyeleri, aileleri ve avukatları açıklama yaptı.

Adliye önünde konuşan HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Erdal Avcı, Diyarbakır'da bulunan AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın sözlerine işaret ederek, tutuklamaların AKP-MHP iktidarının yanı sıra yargısının Kürt halkına hediyesi olduğunu söyledi. Tutuklanan üyelerin bütün yaşamlarını dine ve halka vakfettiğini dile getiren Avcı, "AKP, tutuklama ile bize zulüm hediye etti. Şunu çok net söyleyelim ki; bu devlet, hükümet Kürt halkına, şafi mezhebinde olanlara yani kendileri gibi görmediklerini cezaevlerine atıyor. Buna karşı direneceğiz. Bunu kabul etmeyeceğiz" dedi.

'NAMAZI NEDEN KÜRTÇE KILDIRDINIZ?'
Ardından söz alan Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Vedat Ece, DİK ve DİAY-DER üyelerinin gözaltına alınma, yargılanma ve tutuklanmalarının gerekçesinin dernek faaliyetleri olduğuna işaret etti. Tutuklananlara, "Diyanetin hutbesini neden okumadınız?" ve "Namazı, duayı neden Kürtçe yapıyorsunuz" gibi benzer sorular sorularak suç üretildiğini aktaran Ece, "Kürtçe hutbe verdiği için, Kürtçe namaz kıldırdığı için suçlanıp tutuklandılar. Müvekkil bünyesinde oldukları dernek, yasal bir dernektir. Bu derneğin yardımlaşma için topladığı ve kullandığı kaynaklar suç unsuru olarak gösterildi. Derneğe üyeliği bile suç kapsamına aldılar. Bu hukuk düşman ceza hukukudur. Müvekkillerimiz yaşları çok ileriydi. Kaçma şüphesi olmamasına rağmen bu nedenle tutuklama verildi. Birçoğunun onlarca hastalığı vardı. Eğer birinin başına bir şey gelirse bu kararı verenler sorumludur" diye konuştu.

TEKLERE 'TEK MEZHEP' DE EKLENDİ
HDP milletvekili Hüda Kaya da, tutuklananların yaşlarına dikkat çekerek, "Yine bir kez daha gördük mahkeme salonlarında süründürüldük. Bugün Türkiye'de bir farklılığı daha gözümüze soktular. Tek adam rejiminde sürekli tekrarlanan bir slogan var; tek bayrak, tek vatan, tek millet tek tek… Bugün bu teklere tek mezhep de eklendi" diye kaydetti.

'SARAYIN MOLLALARI OLMADIKLARI İÇİN'
Diyanet İşleri Başkanı'nın son günlerdeki, "Müftülerin ve din insanlarının peygamberin varisleri olduğu" yönündeki açıklamalarına işaret eden Kaya, "Buradan şunu sormak istiyorum; Şafi din insanları peygamberin varisleri değil mi? Şafi din insanlarının namaz kıldığı mescitler risaletin şubeleri değil mi? Günlerdir şafi din insanlarına uyguladığınız bu zulümler, bu tekçi ve mezhepçi anlayışınızdan bu emevici anlayışınızdan mı kaynaklanıyor? Bu din insanlarımız sarayın mollaları olmayı kabul etmedikleri için bu zulme maruz kaldılar. Sarayın fetvacılarına teslim olmadıkları için, diyanetin saltanatçı zihniyetine  teslim olmadıkları bu ayrımcı, bölüştürücü zulüm politikalarına maruz kaldılar" sözleriyle tepki gösterdi.

Açıklama, alkış ve "Direne direne kazanacağız" sloganı ile son buldu.