19 Mayıs 2024 Pazar

Dicle Rêwî yazdı | Bugün, 5 bin Kürdün katledildiği Halepçe'nin 33. yıldönümü

Nefes, yaşamın gereğidir. Eğer nefes alamıyorsanız, yaşamınız son bulur. Tarihte nefesin ölüm getirdiği nadir örnekler vardır ki, insanlığın utanç haznesine yazılmıştır. 16 Mart 1988 tarihi, Halepçeli Kürtlerin aldıkları her nefesin ölümü getirdiği gündür.

Kürt halkının tarihi, katliamlarla yazılıdır. Önce Kürdistan topraklarını savaş zoruyla dört parçaya böldüler. Sonra, Kürt halkını sömürgeci boyundurukları altında tutmak için katliamlara giriştiler. Dersim, Ağrı ve Mahabat'ta katliamlarla susturulmaya çalışıldı halkımız. Onlarcasına tanık oldu tarihin sayfaları. Nice ağıtlar yakıldı acılar üzerine.

Irak devletinin sömürgecilik tarihine yazılan Halepçe de, Kürt halkının iradesini kırmak ve teslim almak amacıyla yapılan katliamlardan biriydi. 16 Mart yani bugün, Halepçe katliamının 33. yıldönümü.

Diktatör Saddam Hüseyin, Güney Kürdistan'ın Halepçe kentinde kimyasal gaz kullanarak tarihin en vahşi katliamlarından birini gerçekleştirdi. Resmi açıklamalara göre 5 bin Kürt bu katliamda yaşamını yitirdi. On binlercesi kimyasal gazlardan etkilendi, saldırıdan sonra çeşitli hastalıklar meydana geldi ve yeni doğumlarda ölü ve engelli doğum oranları arttı.

22 Eylül 1980'de ABD ve Rusya başta olmak üzere emperyalist devletlerin Saddam'a destek sunması ile Irak devleti, İran'a karşı savaş açtı. Bu gerici savaş 1988 yılına kadar sürdü, savaşın faturasını en çok ezilenler ödedi. İran, 1988 başlarında Güney Kürdistan alanında hızlıca ilerledi. Savaş esnasında İran'dan yana tutum alan Kürtlere yönelen diktatör Saddam, dünya tarihinin en vahşi saldırıları arasında yer alan "Enfal" adını verdikleri katliamı başlattı. Kara ve hava operasyonlarıyla gerçekleştirilen saldırılarda 182 bin Kürdün katledildiği tahmin ediliyor. Güney Kürdistan halkı, köylerin boşaltılması ve yakılması yoluyla göçe mecbur bırakıldı. Binlerce kişi kaybedildi.

1988 yılında Irak-İran savaşı sürerken, İran askerleri peşmerge güçleri ile birlikte Halepçe kentine girdi. 14 Mart günü gerçekleşen saldırıda ağır kayıplar veren Irak Ordusu geri çekilmek zorunda kaldı. Fakat ertesi gün İran askerleri ve peşmerge güçleri bir anda kentten çıktı.

Sömürgeci Irak devleti, 16 Mart günü 50 uçak ile beş saat süren ağır bir bombardıman gerçekleştirdi. 80 bin kişinin yaşadığı Halepçe kenti kimyasal gaza boğuldu. Balîsan Vadisi ve Şanexşê köyü yoğun saldırının hedefi oldu. Irak devleti, dünyanın seyirci kaldığı bu saldırı esnasında, uluslararası anlaşmalarla yasaklanan hardal ve sarin gazları kullandı. Tanıklar, tüm şehri elma kokusunun sardığını aktarıyordu. İnsanlar önce kokuya koştu, koştukça yandı. Tarih sayfalarına elma kokusu ölüm kokusu olarak geçti. 5 bin Kürtün cansız bedeni sokaklara yayıldı.

Katliamın üzerinden birkaç ay geçtikten sonra, 19 Ağustos günü Irak ve İran devletleri arasında ateşkes imzalandı. İki sömürgeci devletin savaşından, ezilen Kürt halkının payına Halepçe'de gerçekleşen katliam düştü.

Irak Yüksek Ceza Mahkemesi 1 Mart 2010 tarihinde Halepçe Katliamı'nı soykırım olarak tanıdı.

1988'DEN 2021'E ZULÜME KARŞI DİRENİŞ
Bugün tarih 16 Mart 2021. Sömürgeci devletlerin saldırıları sürüyor. Katliamcı, Kürt düşmanı zihniyet var oldukça, sömürgeci devletlerin saldırı, katliam ve zulümleri de devam etti, ediyor. Kürt halkı, Halepçe'den sonra farklı katliamlarla da yüz yüze kaldı.

Sömürgeci Türk devleti de Kürt halkının direnişini bastırmak için kimyasal gazlar kullandı. Roboski'de savaş uçaklarından halkın üzerine atılan bombalarla yapılan katliam, Cizre'de onlarca yaralının yakılmasıyla devam etti. Bugün de Kürdistan topraklarında yeni alanlar işgal etmek için savaşı sürdürüyor. Kürt halkının kazanımlarını ortadan kaldırmaya çalışıyor.

Tarihte her katliam, bir başkaldırı ile yanıtını buldu. Kürt halkının katliamlarla yazılan tarihi, aynı zamanda ezilenlerin mücadele tarihine serhildanlarla kazındı. Kürdistan dağlarında Newroz ateşinin yakılmasıyla başlayan direniş tarihi, sömürgeciliğe karşı özgürlük mücadelesinin tarihi oldu aynı zamanda.

Halepçe katliamından 30 yıl sonra, 2018 yılının ilk aylarında Rojava devrim topraklarını hedef alan işgal saldırısı başladı. Diktatör Saddam'ın Halepçe üzerine 50 uçak göndermesinden feyzalan faşist şeflik rejimi, Efrîn'i 72 savaş uçağıyla bombaladı. Sömürgeci Türk devleti, geçtiğimiz ay Güney Kürdistan topraklarında bulunan Garê'de, PKK tarafından esir alınan asker, polis ve MİT elemanlarının bulunduğu gerilla kampına kimyasal gaz kullanarak girmeye çalıştı.

Halepçe'den Garê'ye, 1988'den 2021'e, Irak devletinden Türk devletine, tarihler, yerler, isimler farklı olsa da sömürgeci-katliamcı zihniyetin ne kadar benzeştiğinin örnekleri arasında yer aldı bu saldırılar. İktidarlarını sürdürmek için ezilenlere yönelik kullanmayacakları silah ve yöntem olmadığını bir kez daha ispatladılar.

Ezilenlerin tarihi, katliamları ve katilleri yazdığı gibi tarihin akışını değiştirmek için direnenleri de yazıyor. Ve bilinmeli ki, diktatör Saddam'ın yaşadığı gibi, zulmedenler tarihin tozlu sayfalarına gönderilirken, ezilenlerin tarihini yazanlar bir onur nişanesi gibi insanlığın özgür geleceğini inşa ediyor.