19 Nisan 2024 Cuma

'Devrimimiz' abluka altında, tek yolumuz sahip çıkabilmek

İşgal saldırısı, sadece Rojava'da devrim ordusu ve özgürlük güçlerinin mücadelesiyle geriye döndürülemeyecek kadar büyük ölçekli. Devrim ve ittifak oluşturmuş karşıdevrim karşı karşıya. Başta Türkiye ve Bakur Kürdistanı olmak üzere, Avrupa, Asya ve Amerika'nın devrimci-demokrat özneleri, şehitler pahasına devam eden bu devrimci direnişin bir parçası olmalı. Bunun için kendi koşullarını zorlamalı. "Rojava bizim devrimimiz" sözlerinin altı doldurulmalı.

İşgalci sömürgeci Türk devleti, Rojava topraklarına yönelik yoğun bir saldırıya girişti. Cizire ve Kobanê kantonları arasında işgal edilen kentler ve köyler var. Til Temir ve Ayn İsa çevresinde tarihi bir direniş sergileniyor.

Devrim ordusunun direnişi, işgal saldırısının hedefi olan Girê Spî ve Serêkaniyê ile köylerinde sınırlı kalmadı. Tüm Rojava kentlerinden işgalcilerin geri hatlarına yönelik vuruşlar gerçekleştirildi.

Faşist şef, DAİŞ çetesinin yenilgisiyle inşa çalışmalarına odaklanan Rojava devrimini zayıflatmak, fiili işgallerle bölgede istikrarsızlığı sürekli kılmak istiyor.

İç politikanın ana unsurunu sınır ötesindeki işgal saldırılarına odaklayan AKP-MHP faşizmi, fiili OHAL rejiminin sürdürülebilirliğinin tek yolunu bu savaşta görüyor. Her fırsatta Kürt halkının kazanımlarına yönelik saldırılarla Kürt halkının statü elde etmesini engellemek istiyor.

Ateşkes ilan edilmesine, hatta ikinci kez uzatılmasına rağmen işgal alanını genişletmeye çalışan işgalci Türk ordusu, şu ana kadar Girê Spî ve Serêkaniyê kent merkezlerini içine alan, M-4 olarak bilinen uluslararası yola kadar uzanan bir cep oluşturdu. Hatta Alya siloları çevresinde uluslararası yolu da kesti.

Serêkaniyê, işgal saldırısına karşı onur ve özgürlük direnişinin simgesi haline geldi. Özgürlük savaşçıları tüm teknik ve sayısal eşitsizliklere rağmen canfeda bir direniş sergiledi. Mevziler günlerce korundu. Onlarca şehit, yüzlerce yaralı verildi. Ancak direniş kararlılığı sergilendi. İşgal edilen alanların yeniden özgürleştirilmesi için tekrar tekrar temizlik operasyonları ve eylemler düzenlendi. Şehir çevresi, öldürüldüğü yerde terk edilen çete cesetleriyle doldu. Onlarca zırhlı araç etkisiz hale getirildi.

İlk iki gün içinde ele geçirileceği planlanan Serêkaniyê bölgesi, işgal karargahlarını dumura uğrattı. Çembere düşen kent, ancak yapılan ateşkes anlaşmasının adından direnişin 11. gününde DSG tarafından boşaltıldı. Çeteler kente girer girmez talan ve hırsızlığa girişti.

İŞGAL ULUSLARARASI YALANLAR ETRAFINDA GENİŞLETİLİYOR
Faşist şef, önce ABD ile anlaşarak "Güvenli bölge" adı altında operasyon bölgesini belirledi. Ardından uluslararası tepkilere rağmen adım adım işgale yöneldi. Ardından Rusya ile ikinci bir mutabakat oluşturdu. Gelinen aşamada, emperyalist güçler ve sömürgeci gerici bölge devletlerinin Rojava devrimini boğmaya yönelik süreç üzerinde anlaşma sağladığı netleşti.

Ateşkes uluslararası bir oyunun parçası haline getirildi. Girê Spî ve Serêkaniyê'ye bağlı köylere yönelik saldırılar hiç durmadı. İşgalci ordu, ABD ile belirlenen alanın tamamını işgal ettikten sonra DSG güçlerine yönelik saldırılarını devam ettirdi. Devrim güçleri de işgalcilere yanıt verdi, misilleme eylemleri gerçekleştirdi.

SAVAŞ FIRAT BÖLGESİNE DOĞRU KAYIYOR
Son 10 günlük dönemde işgalci çetelerin çembere almak için uğraştığı Til Temir ve Ayn İsa bölgelerinde çatışmalar hafiflemişti. Sınırlı sayıda köye yönelik saldırılar olmuş, işgal ve savunma hatları karşılıklı oturmuş gibi görünüyordu. Hatta M-4 yolunun çetelerden temizlenmesi ve rejim tarafından kontrol edilmesine ilişkin bir anlaşmadan dahi bahsedildi. Ancak işgal ordusu bugüne kadar geri çekilmedi. Üstelik bir süredir Til Temir'de yoğunlaşan savaşın yönünü Ayn İsa'ya doğru kaydırdı. Kente ve yakınındaki DAİŞ kampına yönelik üç koldan saldırılar gerçekleştirdi.

Bir süredir faşist şefin Kobanê'yi hedef alacağına ilişkin yorumlar, anlaşmalara rağmen başlatılan bu hamleyle yeniden gündeme geldi. ABD'nin Sirrin'deki üssü önce doldurması ardından tekrar boşaltması ile işgalcilerin Kobanê'ye yöneleceği fikri ortaya çıktı. Fırat bölgesindeki durum halen belirsizliğini koruyor. Ancak, işgal karargahlarında Kobanê'nin batısındaki Cerablus ile doğusundaki Girê Spî arası bölgeyi işgalle ele geçirmek için ağızların sulandığı kesin.

SÜRECİ TERSİNE ÇEVİRECEK TEK YOL DİRENİŞTİR
ABD ile Rusya arasındaki mutabakatın özünü Rojava'nın devrimci niteliğini ortadan kaldırmak oluşturuyor. Özerk yönetimi ortadan kaldırmak ve statü tartışmasını bitirmek, olmuyorsa mümkün olduğunca zayıflatmak ve istikrarsızlığı zamana yaymak. Savaş planlarının esasını oluşturan hedef bu. Tüm sömürgeci gerici bölge devletleri ellerini bunun için ovuşturuyor.

Bu uluslararası komployu bozacak tek şey, direniştir. Askeri anlamda işgale karşı direniş, toplumsal anlamda halkın özgürlüğüne ve kendi kendini yönettiği halkçı demokratik sisteme sahip çıkması. Uluslararası anlamda enternasyonal dayanışma hareketinin büyütülmesi ve işgal ve katliamların teşhir edilmesi. Süreci tersine çevirecek başka bir yol yok. Anlaşmalar sadece zaman kazandırır. Zaten, belirlenen yol haritası da direnişe odaklanmıştır.

'DEVRİMİMİZ'E SAHİP ÇIKMAK
Bu işgal saldırısı, sadece Rojava'da devrim ordusu ve özgürlük güçlerinin mücadelesiyle geriye döndürülemeyecek kadar büyük ölçekli. Devrim ve ittifak oluşturmuş karşıdevrim karşı karşıya.

Başta Türkiye ve Bakur Kürdistanı olmak üzere, Avrupa, Asya ve Amerika'nın devrimci-demokrat özneleri, şehitler pahasına devam eden bu devrimci direnişin bir parçası olmalı. Bunun için kendi koşullarını zorlamalı. "Rojava bizim devrimimiz" sözlerinin altı doldurulmalı.

Harekete geçmek için şartların olgunlaşmasını beklemek değil, bu dayanışma hareketini aynı zamanda siyasal koşulları değiştirmenin de bir mücadele aracına dönüştürmek esas olmalı.

Devrim toprakları abluka altında. 'Devrimimiz' saldırıya uğruyor.

Her gün toprağa düşen devrim savaşçıları sonsuzluğa uğurlanıyor. Her gün saldırı altındaki yerleşim alanlarında sivillerin üzerine bombalar yağıyor. Her gün ağıtlar yakılıyor.

Her gün işgalcileri kovmak için eylemler planlanıyor, gerçekleştiriliyor. Geri dönememe ihtimalinin bilincinde cephelere doğru adımlar atılıyor. Her gün direniş şarkıları söyleniyor.

Her gün Şehit Baran Serhad'ın söylediği gibi bedel kapılarından geçiliyor. Devrim ordusu ve halk, tüm eksiklerine, yetmezliklerine rağmen şartlarını zorlayarak süreci tersine çevirmek için çabalıyor. 

Devrimci, komünist hareketlerin bir bayrak gibi yükselttiği devrim deneyimleri yüzlerce yıl sürmedi. Paris Komünü 72 gün sürmüştü. Rusya'da 1917 Ekiminde başlayan devrimci iktidar yaklaşık 40 yıl devam etti.

7 yılı geride bırakan Rojava devrimi benzer bir varlık-yokluk savaşı veriyor. Sürece seyirci kalmak 'bizim devrimimiz' sözleriyle bağdaşmıyor. Bir, iki, üç, beş kez ses vermek değil, süreci tersine çevirecek bir eylem hattının oluşturulması için adımlar atılması önemli. İşgale işgal demeyeceksiniz dayatmasına karşı sessiz kalmayı değil, iktidarın gündemi hızla değiştiren saldırılarına karşı içe dönmeyi değil, sokakları zorlamayı esas alan bir mücadele kararlılığı gerekiyor.

Bu, en az kapitalist dünyanın ekonomik krizlerine, intiharlara, kayyumlara, ekolojiyi harap eden, iklimi değiştiren planlara karşı yürütülen mücadele kadar önemli.

Bu, tarihe adını yazdıran onur ve özgürlük direnişinin karşısında, dayanışmanın da direniş kadar büyük olduğunu hatırlayabilmek için en büyük sorumluluğumuz.

Bu, canını feda edenlerimize verdiğimiz devrim sözünü yerine getirebilmek için tek koşulumuz.

Bu, devrime sahip çıkabilmek, devrimciliğe sahip çıkabilmek için tek yolumuz.