28 Mart 2024 Perşembe

Devrim ve sosyalizm savaşçıları: Rosa ve Karl

İşçilerin 1919 Ocak ayaklanması patlak verdiğinde karşı devrim saldırılarının hedefinin başında yine Rosa ve Karl vardı. 15 Ocak'ta katledildiklerinde devrim ve enternasyonalizmin şiarları miras kaldı. Bugün Rosa'nın "Vardık, varız, var olacağız" şiarı devrimcilerin ellerinde gödere çekilen bayrak olarak dalgalanıyor.
15 Ocak Almanya'nın olduğu kadar dünya devriminin de seçkin iki önderi Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht'in katledilerek ölümsüzleşmelerinin 100. yıl dönümüdür. Kitlesel anmalar ve artık gelenekselleşen "Rosa Lüxemburg Konferansı" ile onların deneyimlerinden ve bıraktığı mirastan öğrenmeye çalışıyoruz.
 
Rosa ve Karl birer yıl arayla 1870-71'de doğdular. Her ikisi de iyi bir eğitim aldı ve ilk gençlik yıllarında mücadeleye atıldı. Devrimci ve Marksist bir perspektifle kendilerini geliştirmeyi ihmal etmediler. Mücadele içinde Rosa Marksist teorisyen olarak, Karl ise devrimci politik önder olarak öne çıktı.
 
EMPERYALİST SAVAŞA KARŞI ENTERNASYONAL MÜCADELE
 
Bugün Rojava'ya savaş ilan eden sömürgeciler gibi 20.yy'ın başında bir çok ülke burjuvazisi emperyalist savaş hazırlığı yapıyordu. Rosa katıldığı II. Enternasyonal'in 1907'de ki kongresinde Lenin'le birlikte emperyalist yağma savaşını durdurmak için kendi ülke burjuvazisine karşı enternasyonal mücadele yolunu önerdi. Polonya Sosyal Demokrat Partisi'nin kuruluşuna emek verdi. Devrimci mücadele için ülke ayrımı gözetmedi. Daha etkili bir rol oynamak için Almanya'ya gidip SPD'ye üye oldu. Yüzünü Rojava ve Kuzey Suriye devrimine dönen enternasyonal devrimciler gibi "Kobanê geçilmez" diyerek ölümsüzleşen halklarımızın yiğit evlatları gibi, öz yönetim direnişine koşan komünist savaşçılar gibi; 1905 devrimi patlak verdiğinde devrime güç vermek için tekrar Polonya'ya geçti.
 
Karl ise savaşı önlemek için anti-militarist ve emperyalist savaş karşıtı çalışmalara yöneldi. Yürüttüğü anti-militarist ajitasyon ve propaganda faaliyetinden dolayı bir buçuk yıl hapis cezası aldı.
 
Alman burjuva hükümeti savaş harcamalarını arttırmaya dönük ek krediler getirdiğinde SPD destek verirken Rosa ve Karl karşı çıktılar. Lüxemburg, Liebknecht, Clara Zetkin ve Franz Mehring ortak bir bildiri kaleme alarak savaşa SPD'den farklı yaklaştıklarını kamu oyuna ilan ettiler. Karl, savaş kredileriyle ilgili yapılan ikinci oylamada, ilkinin aksine grup kararına uymayarak tek başına ret oyu verdi. Parlomento kararına etkili bir bildiri yazdı. Sansürlenmesi üzerine SPD içindeki enternasyonal kanat bu gerçekliği bildiri olarak basıp illegal biçimde yaygınca dağıttı.
 
Rosa ve Karl savaş başladıktan sonra birinci emperyalist paylaşım savaşına karşı olanaklı olan her yolla ajitasyon ve propagandayı sürdürdüler. "Asıl düşman kendi ülkemizde" propagandasını öne çıkararak Alman burjuvazisi ve devletine karşı işçi sınıfının ve halkın devrimci savaşımıyla emperyalist yağma savaşının sona ereceğini ve sosyalizmin yolunun açılacağını savundular. Bu faaliyetlerden dolayı tehlikeli bulunarak tutuklandılar. Rosa'nın oluşturduğu örnekten korkan burjuvazi tahliye olmasından 6 ay sonra hiç bir somut suçlama getirmeksizin "önleyici gözetim" adı altında yeniden tutukladı.
 
TEORİK VE POLİTİK ÜRETKENLİK
 
Her ikisinin de eleştirel devrimci yanları güçlüydü. Rosa, kapitalist gelişme ve sermaye birikimi üzerine teorik araştırmalar yaptı. Revizyonizme ve reformizme karşı teorik ve politik mücadelede başı çekti. Ulusal sorun, parti, sendikalar, mücadele araç ve biçimleri üzerine çalışmalar yürütüp teorik ve pratik yazılar yazdı. Devrimin ve enternasyonal mücadelenin stratejik, taktik ve örgütsel sorunları üzerine kafa yordu. Ekim devrimini güçlü bir tarzda sahiplendi. Ekim devriminin ve SB'nin karşı karşıya kaldığı sorunlar üzerine kafa yordu. Eleştirel değerlendirmeleriyle SB'nin karşı karşıya olduğu riskler üzerine Bolşevik önderliği uyarmaya çalıştı. II. Enternasyonal'in ihaneti üzerine yeni bir enternasyonalin oluşturulmasının sorunlarına kafa yordu. Yeni perspektifler geliştirdi. Lenin ve Bolşevik partiyle birlikte yeni enternasyonal kurma çabalarına katkı verdi.
 
Karl, devrimci politik önder olarak, Berlin meclisine ve daha sonra Alman parlamentosuna seçilerek SPD'nin politik faaliyetlerinde aktif görev aldı. Savaş ve militarizm karşıtı çalışmalarıyla öne çıktı. Bu konuda geliştirdiği perspektiflerle başvurulan kaynaklardan biri olmayı sürdürüyor.
 
Karl, parlementer olmadan önce siyasi davalarda avukatlık yaptı. Özellikle Almanya'daki siyasi mültecilerin davalarını üstlenerek enternasyonal mücadeleye katkı vermeyi avukatlık mesleğiyle de sürdürdü.
 
Rosa ve Karl devrimci önderler oldukları kadar devrimci nefer olmayı hep sürdürdüler. 1918 Kasım devrimine aktif müdahale ederek ilerletmeye çalıştılar. SPD'nin karşı devrimci yönelimini, USPD'nin yalpalamalarını teşhir ederek devrimci yol açmaya çalıştılar. KPD'nin kuruluşuna önderlik ettiler.
 
'ASIL DÜŞMAN KENDİ ÜLKEMİZDE'
 
İşçilerin 1919 Ocak ayaklanması patlak verdiğinde karşı devrim saldırılarının hedefinin başında yine Rosa ve Karl vardı. 15 Ocak'ta katledildiklerinde devrim ve enternasyonalizmin şiarları miras kaldı. Bugün Rosa'nın "Vardık, varız, var olacağız" şiarı sosyalistlerin ve ezilen insanlığın ellerinde gödere çekilen  bayrak olarak dalgalanıyor.
 
Bu miras devrim, sosyalizm ve enternasyonalizmde ısrarda karşılığını buluyor. Sömürgeci savaşa karşı yükseltilen "Asıl düşman kendi ülkemizde" şiarı bugün "terör koridoru" demogojisiyle Rojava'ya saldırı hazırlığı yapanlara karşı güncelliğini koruyor. Türk halkı ve emekçi sol; sömürgeciliğe, burjuvaziye ve faşizme karşı mücadeleyi yükselterek gerçek enternasyonalist bir duruş alabilir.