28 Mart 2024 Perşembe

'Devletin aydınlatamayacağı cinayet yoktur, aydınlatmadığı cinayet vardır'

28 Kasım 2015'ta "Silah, çatışma, operasyon" istemiyoruz dediği Dört Ayaklı Minare önünde katledilen Tahir Elçi, ölümünün 7'nci yılında katledildiği yerde anıldı. Meslektaşları, devletin cinayeti ısrarla örtmeye çalıştığına dikkat çekerek, Tahir Elçi için adalet istemekten ve hatırasını yaşatmaktan asla vazgeçmeyeceklerini haykırdı.

Diyarbakır Sur'da 28 Kasım 2015'de Dört Ayaklı Minare önünde açıklama yaptığı sırada katledilen ve cinayeti hala aydınlatılmayan Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, ölümünün 7'nci yılında katledildiği yerde anıldı. Diyarbakır Adliyesi önünde toplanan ve aralarında Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkan Yardımcısı Gürkan Altun, Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren'in de bulunduğu yüzlerce avukat, siyasi parti, demokratik kitle örgütü, meslek örgütü temsilcisi, hak savunucusu, Dört Ayaklı Minare'ye yürüdü.

"Em te ji bîr nakin, Seni Unutmayacağız" yazılı pankart ve "Em hemû Tahîr Elçî ne (Hepimiz Tahir Elçi'yiz)", "Tahir Elçi cinayeti faili meçhul kalmayacak" dövizleri taşınan yürüyüşte sık sık, "Tahir Elçi onurumuzdur", "Tahir Elçi ölümsüzdür", "Şehid namırın" sloganları atıldı.

Yürüyüş Dört Ayaklı Minare önünde sonlandırıldı. Tahir Elçi'nin katledilmeden önce yaptığı açıklamanın dinletildiği anma, saygı duruşuyla başladı.

EREN: ELÇİ CİNAYETİ YENİ BİR KARANLIK DÖNEMİN BAŞLANGICI OLDU
İlk sözü alan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, "Diyarbakır Barosu başkanı Av. Tahir Elçi, tam 7 yıl önce bulunduğumuz bu yerde, bu kadim kentin tarihi ve kültürel mirasını korumak; savaşa, operasyona ve çatışmaya karşı barışın sesini yükseltmek istediği esnada aramızdan alındı" dedi. Tahir Elçi'nin katledilmesinin Türkiye'de yeni bir karanlık dönemin başlangıcı olduğunu söyleyen Eren, o günden sonra çatışmaların yıkıcılığı artarak devam ettiğini, temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığını, ülkenin en can yakıcı meselesi olan Kürt sorununda yeniden güvenlikçi politikalara dönüldüğünü belirtti.

'YARGI MAKAMLARI ISRARLA CİNAYETİ AYDINLATMAK İSTEMİYOR'
7 yıldır faillerin hala tespit edilip cezalandırılmadığına dikkat çeken Eren, yargı makamlarının tutumu ve soruşturmadaki skandal gelişmelerin bu cinayetin aydınlatılmasının istenmediğine işaret ettiğini söyledi. Diyarbakır Barosu ve Elçi ailesinin ısrarıyla cinayetten 4,5 yıl sonra vasat bir iddianameyle yargılanmanın başladığını kaydeden Eren, "İlk celseden beri biz katılanlara yönelik tutumu, soruşturma aşamasında yaşanan ve yargılama esnasında açığa çıkan hukuksuzluklara karşı kayıtsız tutumlarını hukuk adına kaygıyla izliyoruz. Özellikle bir önceki celsede dönemin başbakanının tanık olarak dinlenmesi yönündeki karardan savcılığın talebi üzerine duruşma tarihini beklemeden vazgeçmiş olması, dava duruşmasının 8 ay sonraya bırakılması hukuk adına büyük bir skandal ve dava dosyası açısından da dışsal bir müdahaleyi gözler önüne sermiştir" dedi.

Tahir Elçi cinayetinin sıradan bir dava muamelesi görmesine asla müsaade etmeyeceklerinin altını çizen Eren, "Türkiye'de son yüzyıldır yaşanan birçok politik cinayetin aydınlatılmadığının farkında olduğumuz gibi, bu tür cinayetlerin tüm yönleri ile aydınlatılmasının güçlü bir siyasi irade ile mümkün olacağını da çok iyi bilmekteyiz. Zira yaşadıklarımızdan çıkardığımız bir sonuç olarak şunu açık ve net bir şekilde ifade edebiliriz; devletin aydınlatamayacağı cinayet yoktur, aydınlatmadığı cinayet vardır" dedi.

'TÜM SORUMLULARIN YARGILANMASI İÇİN MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ'
Türkiye'de insan hakları rejiminin tesis edilmesinin ve kutuplaşmanın sona ermesinin Tahir Elçi'nin de özlemi olduğunu vurgulayan Eren, Diyarbakır Barosu olarak böyle bir geleceği inşa etme yönünde hem topluma hem de Elçi'ye karşı sorumluluk sahibi olduklarını kaydetti.

Eren, şöyle devam etti: "Bizler; ömrünü ağır insan hakları ihlalleriyle mücadeleye adayan, son nefesinde bile şiddete karşı barış ve demokrasiyi savunan ebedi başkanımızın aramızdan alınışının yedinci yılında, kendisini bir kez daha saygıyla anıyor, barış, demokrasi, özgürlük ve insan hakları mücadelesini sürdürmeye devam edeceğimizi, onun aziz hatırası önünde bir kere daha yineliyoruz. Diyarbakır Barosu olarak, kolluk ve yargı yetkisinin olabildiğince keyfi ve kötüye kullanılarak, Tahir Elçi cinayetinin karartılması çabalarına karşı durmaya, bu cinayetin tasarlanması, işlenmesi ve üzerinin örtülmesinde doğrudan ve dolaylı rolü ve etkisi olan herkesin yargı önüne çıkarılması için çabamızı sürdüreceğimize dair vermiş olduğumuz sözü Türkiye ve Kürdistan kamuoyuna bir kez daha hatırlatıyoruz."

ELÇİ: İNSANLIK DİYEN SESİMİZ SUSTURULDU
Eren'den sonra Türkan Elçi eşi için kaleme aldığı yazıyı okudu. Elçi, şu ifadeleri kullandı: "Yine sonbahar, yine Kasım, yine yüzlerce el karataşa karanfil ekmeye geldik. Her sonbahar minarenin ayakları altında biraz daha karanfil birikiyor. Silah, çatışma, operasyon istemiyoruz sesinin değdiği kara taşlara düşen karanfiller. Zulümden kuşların bile göğü terk ettiği bir zamanda 'insanlık' diyen sesimiz susturuldu. Taşa düştük, sokak kırıldı, mahalle yıkıldı, düş bitirildi. Vicdan diyen dilimiz topa tutuldu. Çocuklar karton kutulara konuldu. Bomba duyduk, kurşun gördük. Ölüm sessizliğinde gün bitirdik, yasaklarda ay geçirdik, yıl devirdik. Bugün kısılmak istenen sese ses vermek için daha da gür haykırmak için, çok ses, çok nefesle karataşa karanfil bırakmaya geldik. Bugün karanfiller bizi anlatacak. Silah, çatışma, operasyon istemiyoruz sesinin değdiği kara taşlara düşen karanfiller. Topluma kini, nefreti, ölmeyi, öldürmeyi adres gösterenin karşısında olduğumuzu, yaşam hakkının kutsallığını, onurlu bir yaşamı talep ettiğimizi, hakkımız olan adaleti istemekten vazgeçmeyeceğimizi karanfiller anlatacak. Bizi, karanfiller anlayacak.

Silah, çatışma, operasyon istemiyoruz sesinin değdiği kara taşlara düşen karanfiller. Savaşı lanetlemekten, kendimiz için dilediğimiz kadar başkaları için de hakkı olan iyi bir yaşamı ve huzuru dile getirmekten geri durmayacağız. Her yıl bu sokakta bu temennilerle gelen vicdanların sesi biraz daha çoğalacak. Çoğaldıkça karanfiller de çoğalacak. Silah, çatışma, operasyon istemiyoruz sesinin değdiği kara taşlara düşen karanfiller. Bizi yalnızlaştırmak ve bu çıkmaza hapsetmek isteyenlere yalnız olmadığımızı ve çok ses çok nefes olduğumuzu bir kez daha haykırıyoruz/Kayrılan kollanan kanat gerilen cürmümeşhutların saklı yüzlerinin ifşası için feverandayız.

'BİZ ÇOĞALDIKÇA ZULÜM AZALACAK'
Adalet hakkımız için, hukuk için figandayız. Sesimizi duymak istemeyenlere bizi karanfiller anlatacak. Silah, çatışma, operasyon istemiyoruz sesinin değdiği kara taşlara düşen karanfiller. Kendinden olmayan mahallelere kin eken, nefret biçenlere, insanı insana kırdırtanlara, hak yiyenlere, ölüm karşısında susanlara, bugün yine göğe sığınan minareyi işaret ediyoruz. Zalimlerin zulmüne şahit olan minareyi, minarenin ayaklarının altında karanfiller birikiyor. Ellerimizle gözlerimizle, sesimiz ve nefesimizle biz birikiyoruz. Her yıl biraz daha karanfil çoğalacak, biz biraz daha çoğalacağız. Biz çoğaldıkça zulüm azalacak. Silah, çatışma, operasyon, istemiyoruz sesinin değdiği kara taşlara dikilen karanfiller."

ALTUN: ADI GİBİ BARIŞIN ELÇİSİYDİ
Son olarak söz alan TBB Başkan Yardımcısı Gürkan Altun, Tahir Elçi'nin adı gibi barışın elçisi olduğunu söyledi. "Barış için son nefesini verdi. Ama o da bu kadim kent gibi, o da binlerce yıldır buralarda bulunan tarihi, kültürel binalar, yapılar, eserler gibi binlerce yıl burada var olmaya devam edecek" diyen Altun, Tahir Elçi'nin sesi çıkmayanların sesi, göremeyenlerin gözü olduğunu kaydetti. Gerçek suçluların cezalandırılmasını isteyen Altun, kamuoyu baskısı oluşturmanın kendi ellerinde olduğunu ifade etti ve temmuz ayında görülecek duruşmaya etkin bir şekilde katılma çağrısı yaptı.