30 Nisan 2024 Salı

'Devlet siyasi tutsakları öldürüyor'

Hapishanelerde özellikle siyasi tutsaklar üzerinde yoğunlaşan katliam politikaları son olarak Mehmet Sevinç'in ölümüne neden oldu. Devletin hapishanelerdeki katliam politikalarına ilişkin değerlendirmede bulunan HDP İzmir İl Eşbaşkanı Altan, hiçbir tutsağı devletin faşist baskısına bırakmayacaklarının altını çizdi, mücadele çağrısı yaptı.

Manisa Akhisar T Tipi Kapalı Hapishanesi'nde 3 Nisan günü beyin kanaması geçirdiği söylendikten sonra dün yaşamını yitiren Mehmet Sevinç, hapishanelerde son dönemlerde artan tutsak ölümlerinin sonuncusu. Tutsak örgütleri, HDP ve ÖHD'liler devletin siyasi tutsaklara yönelik politikalarının durdurulamaması durumunda ölümlerin devam edeceğine işaret ederek mücadele çağrısında bulundu.

AKDEMİR: HAPİSHANE İDARESİ YALAN SÖYLÜYOR
Mezopotamya Haber Ajansına konuşan Ege Tutuklu ve Hükümlü Yakınları Derneği (Ege Tuhay-Der) İzmir yöneticisi İsmet Akdemir, son aylarda hapishanelerde hak ihlallerinin giderek arttığına dikkati çekti. Hasta ve tahliyesi gelen tutsakların serbest bırakılmadığını söyleyen Akdemir, "2 gündür Akhisar'a gidiyoruz. Hastanenin içinde bile hak ihlali var. Kimse bize ve aileye doğruyu söylemiyor. ATK'den rapor gelene kadar bilgi veremeyeceklerini söylüyorlar. Hastane 'hasta gece 3'te geldi' diyor, cezaevi idaresi 'sabah saatlerinde götürdük' diyor. Tüm tutuklu yakınları cezaevlerinde tutukluların tedavi edilmesini ve cezaevlerinden cenaze çıkmamasını istiyor" dedi.

Kamuoyuna duyarlık çağrısı yapan Akdemir, "4 buçuk ayda 8-9 hasta tutuklu yaşamını yitirmişse bir sorun var demektir. Yine çoğu tutuklunun, 8-10 aylık, 6 yıllık infazları yakılıyor, bu durum hak ihlalidir. Hak hukuk diye bir şey kalmadı. Tepkimiz çok büyük. Hasta tutukluların serbest bırakılmalarını istiyorum" diye konuştu.

YAĞMEKAN: TUTUKLULAR TEK KİŞİLİK ODALARDA KATLEDİLİYOR
Anadolu Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (ANYAKAY-DER) İzmir Temsilcisi Sultan Yağmekan, tutsakların hapishanelerde baskı ve zulüm altında yaşama tutunduklarını dile getirdi. Tek kişilik hücrelerde tutsakların katledildiğini vurgulayan Yağmekan, "Mehmet Sevinç'i de katlettiler. Şüpheli ölümleri kabul etmiyoruz. Hasta olan tutuklular tek kişilik odalara atılarak şüpheli bir şekilde katlediyorlar. Sesimiz bütün dünyaya duyulsun. Kadın katilleri, tecavüzcü ve hırsızları tek tek tahliye edilirken, bizim çocuklarımız Kürt oldukları için hasta olmalarına rağmen tahliye edilmiyor. Özelikle 20-30 yıldır cezaevlerinde bulunan tutukluların katledilmesi tesadüfi değildir" diye belirtti.

"Ölümleri kabul etmiyoruz" diyen Yağmekan, şöyle devam etti: "Yıllardır çocuklarımızın hasret ve özlemiyle tahliye olmalarını beklerken, bir bir tabutları çıkıyor. Bu zulüm nereye kadar sürecek. İnsanım diyen herkes zulme karşı sesini yükseltsin. Zulmün son bulması içinde her yeri mücadele alanına çevireceğiz."

ALTAN: DEVLETİN BİLİNÇLİ BİR ÖLDÜRME POLİTİKASI VAR
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Eşbaşkanı Çınar Altan ise, hapishanelerden çıkan cenazelere bir yenisinin daha eklendiğini söyledi, "Bizler devletin cezaevlerindeki tutumunu görmek için maalesef bu tür cenazeleri sayar hale geldik. Bunun dışında çok büyük baskı ve özellikle hasta tutuklulara yönelik ciddi bir öldürme politikası izleniyor devlet tarafından. Sevinç'in ölümünde çok fazla şüpheli durum var. Burada bilinçli ve kasıtlı bir öldürme politikası var" ifadelerini kullandı.

MÜCADELE ÇAĞRISI
Hiçbir tutukluyu devletin faşist baskısına bırakmayacaklarının altını çizen Altan, devletin çizdiği sınırları zorlayan ve devlet dışındaki kurumları harekete geçirecek bir politika yürüteceklerini belirtti. Asgari devlet hukukunun da işletilmesi gerektiğine işaret eden Altan, "Faşist devletlerde hukuk kuralları maalesef işlemiyor. Toplumu bu kuralları işletmeye yönelik mücadele etmeye çağırıyoruz" diye konuştu.

SARIOĞLU: HASTA TUTSAKLAR ÜZERİNDE İDAM MEKANİZMASI İŞLETİLİYOR
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) İzmir Şube Sekreteri Özcan Sarıoğlu da, müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet cezalar verilen tutsakların hapishanelerde yaşadıklarına dikkat çekti. 30 yıl boyunca hapishanede kalan tutsakların bu süreçte hastalıklara yakalanmalarının fiili anlamda idam sürecine dönüştüğünü dile getiren Sarıoğlu, "Hayatlarını kaybetme riskleri çok yüksek olmasına rağmen devlet bu insanları tahliye etmeyerek idam mekanizmasını devreye sokuyor. Burada top ATK'ye atılıyor. ATK'de Aysel Tuğluk örneğinde olduğu gibi son derece taraflı bir şekilde raporlar vererek tutukluları ölüme terk ediyor. Dolayısıyla savcılık kanalıyla yaptığımız bu başvurular ATK'nin bu raporlarıyla sonuç alınamıyor" dedi.