1 Mayıs 2024 Çarşamba

Deniz Tepeli yazdı | Kaderimizi kendimiz yazıyoruz

"Duygular ve olaylar tersine dönebilir" denildiğinde kim itiraz edebilir buna. Kahve telvelerinin ille de kuşa, telveler arasındaki o beyaz çizginin ışıklı bir yola, rüyadaki o yeşil ağacın hayra alamet bir olaya, dolunayın bahtımızın açılacağına yorumlanması, Merkür retrosunun sağlık ve huzur getireceğini duymak kime iyi gelmez ki?

Saray faşizminin yarattığı ekonomik kriz gün geçtikçe derinleşiyor. Savaş, açlık, yoksulluk, işsizlik, siyasal baskılar, adaletsizlik, sosyal haklarımızın gasp edilmesi; pandemi ile daha da arttı. Egemenler krizi fırsata çevirip iktidarlarını güçlendirmeye çalışırken, krizin faturasını ezilenlere özellikle de kadınlara çıkarıyor. Baskı ve gelecek kaygısı; endişe, stres, umutsuzluk, mutsuzluk gibi derin psikolojik ve sosyal yaralar yaratıyor. Kriz koşullarında ezilenlerin isyanının önüne geçmenin bir yöntemi olarak yapay umutlar, boş beklentiler yaratarak ezilenlerin öfkesini beklemeciliğe, kaderciliğe, yalnızlığa ve eylemsizliğe itmeye uğraşıyorlar.

Büyü, fal, astroloji, rüya yorumları giderek popülerleştirilirken her gün televizyon, gazete, internet aracılığı ile kahve falı, tarot, astroloji, rüya yorumu gibi birçok metafizik yöntem bilimin yerine ikame ediliyor. Zihin enerjisi veya taşlar aracılığı ile geleceği öngörme, hayata yön verebilme gibi yanılsamalar; planlı olarak yaygınlaştırılıyor. Ana haber bültenlerinde veya 'ciddi' tartışma programlarında astrologlar konuk ediliyor. Siyasal, sosyal, ekonomik gündemler 'yıldız haritalarına' bakılarak tartışılıyor. Elbette tüm bunların ağırlıklı olarak gündüz kuşağı, kadınların televizyon izlediği saatlerde, yayınlanması tesadüf değildir.

Yapay umut ve beklenti yaratarak erkek egemen kapitalist sisteme karşı bilincimizi, öfkemizi ve isyanımızı örgütlememiz, bir araya gelip hesap sormamız engellenmek isteniyor. Fal, astroloji, rüya yorumu; kişiseldir. Oysa yaşadığımız tüm sorunların kaynağı ve çözümü bir o kadar toplumsal ve siyasaldır. Sorunlarımızın çözümü ancak ezilenlerin ortak mücadelesi ile mümkündür. Herkesin ayrı bir kader çizgisi, doğum haritası, burcu, rüyası olan bu düzende; sorunlarımız veya yaşadıklarımız burçlara, yıldızlara, kem gözlere, yolumuzun kapanmasına, bizi çekemeyenlerin varlığına, nazara bağlanır genellikle. Amaç, birbirimize güvensiz insanlar toplamı haline gelmemizdir. Daima olumlu, iyi ve güzel şeyler söylenir, duymak istediğimiz şeyler. Kimse "adaletsizliğe uğrayacaksın, şiddet göreceksin, işten atılacaksın, sınavı kazanamayacaksın" gibi hayatın karşımıza çıkaracağı kötü olayların 'haberini vermez' örneğin. Çünkü tüm bunlar hayatın gerçeklerini değil hayalleri dile getirdiğinde ilgi çekicidir.

Üstelik kişisel kabul edilen veya kişiselliğin öne çıkarıldığı fal, astroloji veya burçlar; o kadar genel yorum ve çıkarımlara sahiptir ki her duruma ve her insana uygun olabilir. Ekonomik krizin arttığı böyle bir dönemde, "Maddi beklentilerinizle ilgili fazla emek vereceğiniz bir gün olabilir" ya da "Bugün hedefinize sağlam adımlarla yürüyeceğiniz fırsatlar yakalayabilirsiniz" yorumu hangimize uymaz ki? "Duygular ve olaylar tersine dönebilir" denildiğinde kim itiraz edebilir buna. Kahve telvelerinin ille de kuşa, telveler arasındaki o beyaz çizginin ışıklı bir yola, rüyadaki o yeşil ağacın hayra alamet bir olaya, dolunayın bahtımızın açılacağına yorumlanması, Merkür retrosunun sağlık ve huzur getireceğini duymak kime iyi gelmez ki?

"Fala inanma, falsız da kalma" denir. Aslında falların gerçek olmadığı bilinir. Peki, niye onsuz kalınmaz, insanı çeken nedir? Umut etme ve bilme isteği ya da kadın kadına geçirilen keyifli vakittir. İnsan umut etmeden yaşayamaz. Bunca zulme, acıya, adaletsizliğe rağmen hala yaşıyorsak yarınlara dair bir umudumuz olduğu içidir. Bilmek ve anlamak ise insana umut, güç ve moral verir. Yarınlara dair belirsizlik yaşadığımız dönemlerde derin endişe, kaygı duyarız. Yarını, geleceği bilme isteği insanlığın en eski uğraşlarından, isteklerinden biridir. Bu istek ve çaba sonucunda din, metafizik, bilim, felsefe doğmuştur. İlkel komünal toplumda kadın, doğaya, iklime, hava koşullarına dair gözlemler yaparak bilgi biriktirmiş ve öngörüde bulunmuştur. Yıldızlara bakarak zamanı, yönleri tespit edebilmiş; su kaynaklarının, av hayvanlarının yerini, bitkilerin verim zamanını öğrenmiştir. Ama bunların hiçbiri fal, kehanet, büyü değildir.

Biz kadınların geleceğimizi kurmak, yaşadığımız sorunları çözmek ve daha mutlu insanlar olmak için fal ve kehanete ihtiyacımız yok. Erkek egemen sistemin bize kader diye sunduğu yaşama karşı mücadele ederek, kadın dayanışması ile umudumuzu ve neşemizi diri tutabiliriz. Elbette bilmek, özgürlük ve iyimserlik yaratır, özgüven geliştirir. Anlamak, anlaşılmak mutluluktur. İnsana dünyayı sarsacak güç, enerji ve irade verir. Ancak bunları tek değil birlikte edinebiliriz. Kadın kadına geçirdiğimiz o keyifli zamanlar aslında yan yana gelme ve dayanışma zamanlarımızdır. Konuşma, anlatma, paylaşma, anlama ve anlaşılma zamanlarımızdır.

Sorunlarımızın kaynağı olan erkek egemen kapitalist sisteme ve onun bize dayattığı bireyciliğe inat ezilenler birlik olduğunda güçlüdür. Biz kadınların kaderimizi elimize almamız, kendi yazgımızı yeniden irademizle yazmamız ise kadın dayanışmasıyla ve kadın özgürlük mücadelesi ile mümkün. Kadın yoldaşlığımız; birbirimizin elinden tutmak, yaslanacak dal, dayanacak sırt, ağlanacak omuz ve haklarımızı, geleceğimizi, özgürlüğümüzü birlikte söküp alacağımız irade, kararlılık, özgüven demektir. Birbirimizden güç almak, birbirimize güç vermek demektir. Belirsiz yarınlar değil, ortak bilinçle ve mücadeleyle cins özgürlükçü bir yaşamı inşa etmektir.

Astrologlara inat "Önümüzdeki dönemde tüm dünyada eşitlik, adalet, özgürlük, hak daha çok gündem olacak" diyoruz. Elbette bunları yıldızlarda değil; ezilenlerin, özellikle de kadınların büyüyen ve yaygınlaşan mücadelesinde görüyoruz. Dinamik, kitlesel, renkli, boyun eğmeyen, cüretkar kadın özgürlük mücadelemizin tüm dünyayı saran gücünde görüyoruz.

Evet, bu bir gerçek. Kadın özgürlük mücadelemiz tüm dünyada dalga dalga yayılıyor ve büyüyor. Gün geçtikçe daha çok kadın mücadele ediyor, örgütleniyor, tarih yazıyor. Geleceğimiz, umutlarımız, haklarımız, hayatlarımız, hayallerimiz kadın yoldaşlığımızın yenilmez gücü ile gerçek oluyor. Ben değil biz olunca talihimiz döner, kaderin ağlarını yeniden öreriz, o iyi haber üç vakte kadar böylece gelir, çözülür kaderin kara düğümü, yazgımız başka yazılır, bahtımız açılır. Birlik ve mücadelemiz kutup yıldızımız oldukça bize nice ışıklı yollar görünür...