19 Mayıs 2024 Pazar

Dargeçit JİTEM Davası heyeti 6. kez değişti

Karar çıkması beklenen Dargeçit Jitem Davası'nda 6. kez heyet değişikliği yaşandı. Aileler, "korunduklarını" dile getirdikleri sanıkların hala dışarıda gezmesine isyan etti.

Mardin'in Dargeçit ilçesinde 29 Ekim 1995 ile 8 Mart 1996 tarihleri arasında 3'ü çocuk 7 sivil ile birlikte Uzman Çavuş Bilal Batır'ın kaybedilmesine ilişkin 18 sanık hakkında açılan davanın 22'nci duruşması Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

Davada dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren, Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire, Dargeçit Merkez Jandarma Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz, Karakol Komutanı Yardımcısı Haydar Topçam ve Uzman Çavuş Kerim Şahin'in de aralarında bulunduğu 18 sanık "taammüden öldürmek"le yargılanıyor.

Davanın 29 Mart'ta görülen son duruşmasında esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı, "Öldürme eylemine iştirak ederek üzerlerine atılı suçu işlediğini gösterir her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği" gerekçesiyle sanıklar hakkında beraat talebinde bulundu.

Savcılık mütalaasına karşı tarafların son savunmalarını yapmak ertelenen ve karar çıkması beklenen bugünkü duruşmada mahkeme heyeti bir kez daha değişti. 7 yıldır devam eden yargılama boyunca bugüne dek 6 kez heyet değişikliği oldu. Mahkemeye atanan yeni heyet başkanının da hazır bulunmadığı duruşmaya geçici heyet baktı. Sanıkların ve müdafilerinin heyet değişikliği nedeniyle mazeret bildirerek katılmadığı duruşma salonunda kaybedilen isimlerin aileleri ile avukatları Erdal Kuzu hazır bulundu.

Duruşmada dönemim Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Dargeçit Şube Müdürü Abdulah Çolak tanık olarak dinlendi. Samsun'dan SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katılan Çolak, "O dönem Şube müdürüydüm. 1995 yılında 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutladığımız zaman iki öğretmenin olmadığını fark ettik. Kutlamada sonra bize haber geldi, kayboldukları söylendi. Daha sonra karakolda telsizlerden alıkonulduklarını öğrendik" şeklinde beyanlarda bulundu.

Av. Erdal Kuzu, Çolak'a "Öğretmenlerin kaybolmasından sonra gözaltı oldu mu? Kaç kişi gözaltına alındı? İki öğretmen öldürüldükten sonra lisenizde kayıp öğrenciler ile ilgili bir başvuru oldu mu? Mehmet Tire'yi tanıyor musunuz? O dönem Dargeçit ilçesinde miydi? Hiç evinizde kaldı mı?" sorularını yöneltti.

'MEHMET TİRE DARGEÇİT'TEYDİ'
Çolak, Kuzu'nın yönelttiği sorulara şu cevapları verdi: "Gözaltılar oldu ama kimin gözaltına alındığını bilmiyorum. Kaç kişinin alındığını bilmiyorum. İçinde öğrencilerim olduğuna dair bana bir bilgi verilmedi. Tutuklamalar olduğunu duydum ama öğrenci mi değil mi bilmiyorum. Tutuklamaları halktan duydum. Velilerden bize bir kayıp olduğu ile ilgili bir başvuru olmadı. Kayıp öğrencileri ismen bilmesem de direk tanımıyorum. Mehmet Tire'yi tanıyorum, okulların açılmasında, öğretime başlamasında bize yardımcı oluyordu. O dönem Dargeçit ilçesindeydi. Beraber alıkonulan öğretmenlerin cenazesine katıldık. Evimize arada geliyordu."

'ADALET İSTİYORUZ'
Ardından söz alan katledilen Seyhan Doğan'ın (14) kardeşi Hazni Doğan, sanıkların duruşmalara katılmamasına ve heyet değişikliklerine isyan etti. Doğan, "30 yıldır yargı süreci devam ediyor. Mahkeme güvenlik gerekçesiyle başka şehirlere alınıyor. Mahkemelere gelen sadece bizleriz. Katliam yapanlar dışarıda, güvenlik sorunları mı var gelmiyorlar? Biz gece saat 4'lerde yola çıkarak geliyoruz. Her geldiğimizde başka bir heyet var. Her seferinde heyet değişiyor. Adalet istiyoruz" ifadelerini kulandı.

'12 YAŞINDAKİ ÇOCUĞUN KATİLLERİ DIŞARIDA GEZİYOR'
Katledilen Davut Altınkaynak'ın (12) babası Abdulaziz Altunkaynak da, çocuğunun fotoğrafını mahkeme heyetine göstererek, "Bu çocuk 12 yaşındaydı. Kemikleri 120 metre derinliğinde bir kuyudan çıkarıldı. Katiller ellerini sallayarak geziyor. 12 yaşındaki çocuğun katilleri dışarıda gezerken anne ve babası her yerde kemiklerini aradı. Bu çocuk kime ne zarar verebilirdi? Bu mahkemenin son olmasını istiyoruz. Yürekli bir mahkeme kararı bekliyoruz. 20 defadır buraya geliyoruz artık biz de yorulduk" dedi.

Kaybedilen Abdurrahman Coşkun'un (21) ağabeyi Mehmet Coşkun ile Nedim Akyön'ün (16) ağabeyi Ahmet Akyön de şikayetçi olduklarını tekrarlayarak, sanıkların tutuklanmasını talep etti.

AV. KUZU: CENAZELERİ KENDİ İMKANLARIMIZ İLE BULDUK
Ailelerin avukatı Erdal Kuzu, mahkemede bir kez daha heyet değişikliği ile karşılaşmalarını protesto etti.

Kuzu, "Diğer mahkeme 'toplanacak delil kalmadı' dedi. Karar çıkacağını belirtti ama 6'ncı defa heyet değişti. Ailenin mücadelesi kötü muameleye dönüştü. 7 yıl boyunca aileler Adıyaman'a geliyor. Karar talep ediyoruz, heyet değişti ve daha da uzayacak. Bu doğru değil. Devlet adına suç işleyenlerin gerçeğinin ortaya çıkmasının zor olduğunun farkındayız. Bu ülkede herkesin hakkını korumak ile mükellefsiniz. Kendinizi ailelerin yerine koyun. 1995 yılında sonra bu mücadele başladı. Cenazeleri teker teker kendi imkanlarımız ile bulduk. Bulunduğu yerler devletin güvenlik gerekçesiyle boşalttığı köyler. Mağdurlar arasında bu ülkede bir ayrım var" diye konuştu.

'OLUMLU YA DA OLUMSUZ BİR KARAR VERİN'
Yaşananların "cezasızlık politikası" sonucu olduğunu ifade eden Kuzu, şöyle devam etti: "Bu yüz yıldır uygulanıyor. Bütün imkanlar kullanılarak cezasızlık politikası uygulanıyor. Amaç gerçeği saklamak. Dünyanın hiç bir yerinde 12 yaşındaki bir çocuğu katledenler cezasız bırakılamaz. Her devlet adına suç işleyenin yanına kalmaması gerekir. Adalet sağlanması gerekirken zaman aşımı olacak mı? Sanıklar korunuyor mu? Derin devlet hala faaliyette mi? diye soruyoruz. Bu soruları sormamamız lazım. Bunları görmek lazım. Bir karar verin. Olumlu ya da olumsuz ama bir karar verin. Yargılama yapmayı istemedi bu mahkeme, şimdi de hüküm vermek istemiyor."

7 yıldır Adıyaman'da görülen duruşmalarda sanıkların yüzünü görmediklerini söyleyen Kuzu, "Korunduklarını biliyoruz. Giydiğiniz cüppeyi halk adına giydiniz. Bu korumanın bir tarafı olmamalısınız. Devletin kaybettiği insanları devletin engellemesine rağmen kuyularda bulduk. Gerçeği bu mahkemeye taşıdık. 12 yaşındaki bir çocuğu 120 metre derinliğindeki bir kuyuda buldu ailesi. Bunu hayal edebiliyor musunuz? Bir gün gelecek gerçek ortaya çıkacak. Dönemin Dargeçit savcısı 'FETÖ'den alınıyor, denetim ile serbest bırakılıyor ama devletin denetiminde olan bir kişi 3 yıldır mahkemeye getirilmiyor. Bu adamın nerede olduğunu bilmiyoruz ama onu dinlemekten vazgeçmeyeceğiz" dedi.

'GECİKEN ADALET ADALET DEĞİLDİR'
Mahkemeden dönemin Dargeçit Savcısı Adem Kul'un Türkiye'de olup, olmadığının tespit edilmesini talep eden Kuzu, "Kul'un nerede olduğunu öğrenmek istiyoruz. İlgili istihbarat birimlerine yerinin tespiti için talepte bulunuyoruz. Abdullah Çolak'ın beyanları yeni delildir. Bu delillerin değerlendirilmesini istiyoruz. 7 insan öldü katilleri ellerini kolunu sallayarak geziyorlar. Protestoya katılanlar bile yıllarca cezaevinde tutuluyor. Bir uzman çavuş öldürülenlerin yerini söylediği için öldürüldü. 12, 15, 17, 60 yaşındaki insanlar, hepsi masum. İlçe jandarma komutanı dışarıda geziyor. Bu insanlar yurt dışı yasaklarını kaldırmak için dilekçe veriyor. İki insan bir birine tokat attığı zaman tutuklama tedbiri veriyor. Geciken adalet adalet değildir" ifadelerini kullandı.

DURUŞMA ERTELENDİ
Mahkeme heyeti, verdiği aranın ardından kararını açıkladı. Tanık Adem Kul'un yurt içi ve yurt dışı adresinin tespiti için kolluğa yeniden müzakere yazılmasına, katılanlar vekilin tanık beyanı sonrasında yeni delilin ortaya çıkması nedeniyle yeniden mütalaaya dosyanın tevdi edilmesi talebinin bir sonraki celsede değerlendirilmesine karar kılan mahkeme, bir sonraki duruşmayı 11 Ekim 2021 tarihine erteledi.