Cumartesi Anneleri'nden Fehmi Tosun için adalet çağrısı

Cumartesi Anneleri, 30 yıl önce gözaltına alınan ve kaybedilen Fehmi Tosun'un akıbetini sordu, "İnkara ve cezasızlığa son verin. Fehmi Tosun dosyasında adaleti sağlayın" çağrısında bulundu.
Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve faillerin cezalandırılması talebiyle 1073'üncü kez Galatasaray Meydanında buluştu. Bu hafta, 30 yıl önce gözaltına kaybedilen Fehmi Tosun'un akıbeti soruldu. Kayıpların fotoğrafları ve karanfillerin taşındığı eylemde açıklamayı Özlem Zıngıl okudu.
Türk devletinin gözaltında kaybetme başvurularında, etkin ve adli bir süreci işletmediğini hatırlatan Zıngıl, dosyaların zamanaşımına uğratıldığını belirtti. Zıngıl, kaybedilenlerin akıbetinin hala bilinmediğini ve faillerin cezasızlık zırhıyla korunduğunu vurguladı.
FEHMİ TOSUN'UN HİKAYESİ
Fehmi Tosun'un gözaltına alınma ve kaybedilmesi sürecine ilişkin bilgileri aktaran Zıngıl şunları söyledi: "Fehmi Tosun 35 yaşında, beş çocuk babasıydı. 19 Ekim 1995 sabahı, yakın arkadaşı Hüseyin Aydemir ile birlikte Avcılar'daki evinde kahvaltı etti. Kahvaltıdan sonra iki arkadaş birlikte evden ayrıldı. Aynı günün akşamında, silahlı, telsizli, sivil giyimli üç kişi, 34 UD 597 plakalı beyaz bir Renault araçla Fehmi Tosun'u evinin önüne getirdi. Eşi ve çocuklarını görünce, 'Beni öldürecekler' diye bağırdı. Onlar yanına koştu, ama Fehmi zorla araca bindirilerek götürüldü. Hanım Tosun hemen Avcılar Karakoluna giderek eşinin kaçırıldığını bildirdi. Aracın plakasını verdi, müdahale edilmesini istedi. Ancak polisler, plakayı kontrol ettikten ve bazı telefon görüşmeleri yaptıktan sonra, 'Bizim yapacağımız bir şey yok' diyerek hiçbir işlem yapmadı. Hanım Tosun ve İnsan Hakları Derneği, tüm yasal yollara başvurarak olayı kamuoyuna taşıdı. Ancak Fehmi Tosun'un gözaltına alındığı inkar edildi. Ve o günden sonra, ne Fehmi'den ne de birlikte evden çıktığı Hüseyin Aydemir'den bir daha haber alınamadı."
İç hukuk yollarından sonuç alamayan ailenin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurduğunu aktaran Zıngıl, "2003 yılında sonuçlanan davada, hükümet AİHM'e verdiği savunmada şöyle dedi: 'Hükümetimiz, Fehmi Tosun'un kaybolması olayının meydana gelmesinden dolayı üzgündür. Bir kimsenin kaybolması olayı hakkındaki soruşturmanın eksik yapılmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2'inci maddesinin ihlalini oluşturduğu kabul edilmektedir.' Fehmi Tosun'un yaşam hakkı ihlali nedeniyle devletin sorumluluğunu AİHM'de kabul etmesine rağmen, iktidar bu dosyada etkin bir soruşturma yürütme yükümlülüğünü yerine getirmedi. Zamanaşımı gerekçesiyle takipsizlik kararı verilen dosya kapatıldı. Takipsizlik kararlarına yapılan itirazlar reddedildi. Aile, tüm iç hukuk yollarını tükettikten sonra Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı bireysel başvurudan da sonuç alamadı" dedi.
'İNKARA VE CEZASIZLIĞA SON VERİN'
Fehmi Tosun'un gözaltında kaybedilmesini açığa çıkaracak hiçbir adımın atılmadığını vurgulayan Zıngıl, delillerin ve sorumluların tespit edilmediğini kaydetti. Dosyanın bilinçli bir şekilde zamanaşımı sürecine sokulduğunu aktaran Zıngıl, "Bugün bir kez daha adli ve siyasi makamlara sesleniyoruz; artık yeter. İnkara ve cezasızlığa son verin. Evrensel hukuktan doğan yükümlülüklerinizi yerine getirin. Fehmi Tosun dosyasında adaleti sağlayın. Kaç yıl geçerse geçsin; Fehmi Tosun için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz" diye konuştu.
'ADALET GALATASARAY MEYDANINDAN GEÇER'
Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun da, 30 yıl önce bir daha başka kimse gözaltında kaybedilmesin diye mücadeleye başladığını hatırlatarak, "Adalet Galatasaray Meydanından geçer" dedi.
Açıklamanın ardından kayıp yakınları Galatasaray Meydanına karanfiller bıraktı.