19 Mayıs 2024 Pazar

Cumartesi Anneleri Nihat Aydoğan'ın akıbetini sordu

12 haftadır oturma eylemleri yasaklanan Cumartesi Anneleri, 24 yıl önce kaybedilen Nihat Aydoğan'ın akıbetini sordu.
Galatasaray Meydanı'nın yasaklanması nedeniyle oturma eylemlerini İnsan Hakları Derneği önünde yapan Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen Nihat Aydoğan için 712. kez bir araya geldi.
 
Polis ablukası altında yapılan eylemde kayıpların fotoğrafları ve karanfiller taşındı. Gözaltında kaybedilen Nihat Aydoğan'ın eşi Halime Aydoğan, "Benim eşim 24 senedir kayıp. 24 senedir ben eşimi arıyorum. Ölene kadar ben eşimin kemiklerini arayacağım" dedi. Yetkililere seslenen Aydoğan, "Bu işe bir çözüm bulsunlar, biz onlardan bir şey istemiyoruz sadece kemiklerini istiyoruz. Nereye koydularsa oradan çıkarsınlar, onlar her şeyi biliyorlar" diye konuştu. Aydoğan, "Başbakan diyor ki 'benim dönemimde değildi'. Onu öldürenler senin önündedir. Yeter artık bu hale koymayın bizi" diye belirtti.
 
Özgür Gündem muhabiri Ferhat Tepe'nin annesi Zübeyde Tepe de eylemde söz aldı. 1993 yılında Korkmaz Tağma tarafından oğlunun kaçırıldığını ve ağır işkencelerden geçirildiğini, cansız bedeninin Hazar Gölü'nde bulunduğunu anlatan Tepe, oğlunun katillerinin yargılanmasını istedi. Benim oğlum gözaltına alındı ve kaybedildi, istiyorum ki başka insanlar da gözaltında kaybedilmesin. Çocuklarının mücadelesini sonuna kadar devam ettireceklerini belirten Tepe, "Korkmaz Tağma hala yargılanmadı, istediği gibi rahatça dolaşıyor. Ondan hiçbir zaman hesap sorulmadı. Biz çocuklarımıza yapılanların hesabını sormak istiyoruz. Cumhurbaşkanına da Emine Erdoğan'a da sesleniyorum; o da bir anne, onun oğlu hiç kayboldu mu? Oğlu günlerce işkencedeyken o onu görmeden acısını hiç hissetti mi? Çocuklarımızın katillerini adalet önüne getirsinler artık. Biz yalnızca adalet istiyoruz" diye kaydetti.
 
712. haftada basın açıklamasını gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın kardeşi Maside Ocak okudu. Demokratik bir hukuk düzeninin insan hak ve özgürlüklerinin güvencesi ve varlık koşulu olduğunu hatırlatan Ocak, Türkiye'de demokratik, insan hak ve özgürlüklerine dayalı bir hukuk düzeni olmadığı için Cumartesi Anneleri'nin var olduğunu dile getirdi.
 
Siyasal iktidarın adalet talep eden kayıp yakınlarının sesini engellemesinin, insanlığa karşı suç niteliğindeki gözaltında kaybetme eyleminin resmi olarak inkâr edilmesi anlamına geldiğini vurgulayan Ocak, "Bu inkar insanlığın inkarıdır. Unutulmasın ki; her insan tüm insanlıktır. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidarı, inkarı ve cezasızlığı sonlandıracak, adımları atmaya çağırıyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin, kayıplarımızın akıbetlerine ulaşmadan, onları kendi ellerimizle toprağa verip vedalaşmadan, kaybedenlerden adil bir yargı önünde hesap sormadan yani hak yerini bulmadan hiçbir güç meşru mücadelemizi durduramaz. Bizim mücadelemiz insanlık mücadelesidir susmayacağız, vazgeçmeyeceğiz" şeklinde konuştu.
 
NE OLMUŞTU?
 
39 yaşındaki Nihat Aydoğan, 4 çocuk babasıydı. Midyat/ Doğançay Köyü'nde yaşıyordu.
 
Gönüllü Korucu olmayı istemeyen Doğançaylllar üzerinde yoğun bir baskı vardı. Bu baskı ortamında Nihat Aydoğan'ın evi de sık sık basılıyor, gözaltına alınan Aydoğan günlerce işkence görüyordu. 30 Kasım 1994 tarihinde saat 05.00 sularında, çok sayıda özel tim, asker ve korucu tarafından Aydoğan Ailesi'nin evine yine bir baskın düzenledi. Kapıyı kırarak içeri giren asker ve korucular Nihat Aydoğan'ı dipçikle döverek yatağından çıkarttı. Ellerini ve gözlerini bağlayıp kanlar içinde önce Midyat Jandarma Karakolu'na, daha sonra da Mardin Jandarma Merkez Komutanlığı'na götürdüler. Ardından Nihat Aydoğan'dan bir daha haber alınamadı.
 
Resmi makamlar Nihat Aydoğan'ın gözaltına alındıktan 20 gün kadar sonra nöbetçi savcılığa sevk edildiğini, ifadesi alındıktan sonra da serbest bırakıldığını iddia etti. Ancak bu iddia hiçbir zaman güvenilir bir kanıtla desteklenmedi. Uzun yıllar sonra Nihat Aydoğan için nüfus kütüğüne ölüm kaydı düşüldüğü açığa çıktı. Nüfus İdaresine ölüm bildiriminde bulunan köy muhtarı, jandarma komutanının baskısı sonucunda gerçek olmayan bu bildirimi düzenlemek zorunda kaldığını itiraf etti.
 
Aydoğan Ailesinin resmi kurumlara yaptığı tüm başvuruları sonuçsuz kaldı. Nihat Aydoğan'ın akıbeti karanlıkta bırakıldı ve onu kaybedenler cezasızlıkla korundu.