27 Aralık 2025 Cumartesi

Cumartesi Anneleri, Mehmet Özdemir'in akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri, 1083. hafta eyleminde Galatasaray Meydanında yan yana gelerek, bundan 28 yıl önce gözaltında kaybedilen Mehmet Özdemir'in akıbetini sordu, faillerin yargılanmasını istedi.

Cumartesi Anneleri, 1083. hafta eyleminde bir kez daha bariyerlerle çevrili Galatasaray Meydanında buluşarak, kayıpların akıbetini sordu. Eylemde, karanfiller ve gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı.

Basın açıklamasını okuyan İkbal Eren, bundan 28 yıl önce Diyarbakır'da gözaltına alınıp kaybedilen Mehmet Özdemir'in hikayesini kamuoyuyla paylaştı. Daha önce defalarca gözaltına alınan ve işkence gören Mehmet Özdemir'in son gözaltısında kendisine "Bir daha seni alırsak öldüreceğiz" dendiğini aktaran Eren, Özdemir'in son olarak 26 Aralık 1997'de Diyarbakır'da bir kahvehanede otururken, çok sayıda tanığın gözleri önünde, telsizli ve uzun namlulu silahlar taşıyan kişiler tarafından zorla beyaz bir Toros'a bindirilerek götürüldüğünü belirtti.

Mehmet Özdemir'in eşi Tenzile Özdemir'in bilgi almak için Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Savcılığı'na başvurduğunu belirten Eren, şöyle devam etti: "Savcılık dilekçeye, 'Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alınmıştır' ibaresini taşıyan bir damga vurdu. Gözaltı süresi dolmasına rağmen Mehmet Özdemir mahkemeye çıkarılmayınca Tenzile Özdemir, İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şube Başkanı ile birlikte yeniden savcılığa başvurdu. Bu kez savcı, Özdemir'in gözaltına alınmadığını, gözaltına alındığına dair belgenin 'yanlışlıkla' verildiğini ileri sürdü."

'AİHM, TÜRKİYE'Yİ HÜKMETTİ'
Ailenin ve İnsan Hakları Derneği'nin tüm başvurularına rağmen Mehmet Özdemir'den bir daha haber alınamadığını ve savcılığın 2003'te takipsizlik kararı verdiğini belirten Eren, Tenzile Özdemir'in son olarak AİHM'e başvurduğunu söyledi.

Eren, "AİHM, 8 Ocak 2008 tarihli kararında, Türkiye'nin Mehmet Özdemir'in kaybolmasından ve kuvvetle muhtemel ölümünden sorumlu olduğuna oy birliğiyle hükmetti; ayrıca Tenzile Özdemir bakımından işkence yasağının ihlal edildiğine karar verdi. Mahkeme, savcılık makamlarının soruşturmada ciddi ihmallerde bulunduğunu ve etkili bir soruşturma yürütülmediğini açıkça kayıt altına aldı" ifadelerini kullandı.

'TAKİPSİZLİK KARARLARI KALDIRILMALI'
Eren, şöyle devam etti: "Mehmet Özdemir dosyasında yapılması gereken; takipsizlik kararlarının kaldırılması, zamanaşımı engelleri ileri sürülmeksizin dosyanın yeniden açılması ve bağımsız, tarafsız, etkin bir soruşturma sürecinin işletilmesidir. Kaç yıl geçerse geçsin, Mehmet Özdemir ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz."

'BU MEKTUP BİR AĞIT DEĞİL, ADALET TALEBİDİR'
Mehmet Özdemir'in kızı Sozdar Özdemir'in eyleme götürdüğü mektubu Sebla Arcan okudu. Mektupta şu ifadeler yer aldı: "Ben o gün henüz bir buçuk yaşında bir bebektim. Adını söyleyemiyordum, yokluğunu tarif edemiyordum ama babamı benden aldılar. Sen kaybolmadın baba, seni kaybettiler. Ben babamı hiç tanıyamadım. Yokluğuyla büyüdüm. Babalarından söz eden çocukların arasında hep sessiz kaldım. Bu dünyada koca bir yük omuzlarımızda; bizi babasız bıraktılar. Galatasaray Meydanı sadece bir meydan değil. Bu meydan hakikat ve adalet arama yeridir. Bu meydan, babasını arayan bir çocuğun büyümüş halidir. Çünkü bu meydan yüzleşmekten kaçanların hakikatleri inkar edenlerin ifşa olduğu meydanıdır."

Mektup, şöyle devam etti: "İyi bilinsin ki babam ve zorla kaybedilen hiç kimse unutulmadı ve unutulmayacak. Bugün buradan seslenmek istiyorum: Hakikatler ortaya çıksın failler yargılansın ve cezalandırılsın. Bu mektup bir ağıt değil; adalet talebidir. Bu meydandan anlattığımız kayıp hikayelerinde yargı gerekeni yapmalıdır. Bir kez daha söylüyorum; zorla kaybedilenler bulunana kadar, failler yargılanana ve hesap verene kadar biz adalet arayışımıza devam edeceğiz."

Eylem, Galatasaray Meydanına karanfillerin atılmasıyla son buldu.