29 Mart 2024 Cuma

Cumartesi Anneleri: İlk adımı atın Galatasaray'ın işgaline son verin

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilişlerinin 25. yılında Kürt iş insanları Savaş Buldan, Hacı Karay ve Adnan Yıldırım'ın, devletin arşivlerinde yer alan ve iktidarların bildiği katillerinin yargılanmasını istedi. Kayıp yakınları, Erdoğan'a seslendi: "Yargı reformu yapıyorsanız ilk adımı atın, Galatasaray'ın işgaline son verin."
Cumartesi Anneleri, 740. buluşmalarında, 25 yıl önce gözaltında kaybedilen Kürt iş insanları Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay'ın faillerinin yarılanmasını istedi.
 
Eyleme, HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli, HDP milletvekilleri Züleyha Gülüm, Oya Ersoy katıldı. 
 
İHD İstanbul Şubesi önünde toplanan kayıp yakınları Galatasaray Meydanı'na yürümek istedi ancak, polis barikat kurarak izin vermedi.
 
Haftanın açıklamasını yapan gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun'un kızı Besna Tosun, Galatasaray Meydanı'nın kendilerine yasaklanmasına tepki gösterdi. Tosun, Erdoğan'ın, "Hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması, adil yargılanma hakkının temini ve ifade özgürlüğünün geliştirilmesi ve daha ileriye taşınması gibi birçok konuda önemli yenilikler getiriyoruz" diyerek Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni açıkladığını ve özgürlükleri kısıtlayan tüm uygulamalara karşı devletin bütün kurumlarının duyarlı olmasını sağlayacaklarını söylediğini hatırlattı.
 
TOSUN: İLK ADIMI ATIN GALATASARAY İŞGALİNE SON VERİN
 
Tosun, şöyle devam etti: "Biz Cumhurbaşkanı'nın çizdiği 'Pembe Türkiye Tablosu'unda yaşamıyoruz. Kaybedilen sevdiklerimizin akıbetini öğrenemediğimiz bir belirsizliğin içinde yaşıyoruz. Hakikate ve adalete erişemediğimiz, taleplerimizi kamuoyuna aktaramadığımız bir hukuksuzluğun içinde yaşatılıyoruz.
 
Cumhurbaşkanı'na sesleniyoruz: Toplum olarak ihtiyacımız birbirinin tekrarı olan ve yalnızca sözde kalan yargı paketleri değil; gerçek adaletin, gerçek demokrasinin, gerçek insan haklarının hayata geçirildiği uygulamalardır.
 
Sizi hakikat adına, adalet adına, vicdan adına bizim anayasal taleplerimize ve toplumun demokratik taleplerine dayanan uygulamaları derhal başlatmaya çağırıyoruz. İlk adımı atın; Polisinizi, copunuzu, kalkanınızı, TOMA'nızı üzerimizden çekin. Kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray'daki işgale son verin. Bunları yapmayacaksanız bize haktan hukuktan adaletten, reformdan hiç bahsetmeyin."
 
'BULDAN, YILDIRIM VE KARAY'IN KATİLLERİ DEVLET ARŞİVLERİNDE VAR'
 
Tosun, isimleri mahkeme tutanaklarında "Öldürülecek Kürt İşadamları Listesi"nde yazılı olan Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay'ın katledilip bedenlerinin kaybedilmek istenmesinin üzerinden 25 yıl geçtiğini hatırlattı. Kürt iş adamlarının kimler tarafından kaçırıldıkları ve sorgulandıklarının devletin Susurluk Raporu'nda, Ergenekon iddianamesinin 228 No'lu ek klasöründe yer alan el yazılı itiraflarda, savcılık ifadelerinde ve mahkeme tutanaklarında yer aldığını söyledi. Tosun, şunları söyledi: "Ama 25 yıldır bu suçun bilinen failleri, talimat verenleri, organize edenleri cezasızlıkla korundu, adalet sağlanmadı.
 
Gözaltına alınıp katledilişlerinin 25. yılında bir kez daha 'Onları gözaltına alanları, kaybedenleri, katledenleri biliyoruz, adalet istiyoruz!' talebimizi tekrarlıyoruz."
 
 
Tosun, kayıpları aramaktan, katillerin yargılanmasını talep etmekten ve 41 haftadır kendilerine yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânı olan Galatasaray' dan vazgeçmeyeceklerini vurguladı. 
 
BULDAN: GÖZALTINDA KAYIPLAR OLMAZSA O YARGI REFORMU OLMAZ
 
Gözaltında kaybedilen Savaş Buldan'ın eşi HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 25 yıldır adalet aradıklarını söyledi ve ekledi: "25 yıllık dönemde başvurmadığımız merci, çalmadığımız hiçbir kapı kalmadı. Karşımıza sadece kalın duvarlar, sessiz, sağır, dilsiz, olayı görmeyen, duymayan ve araştırılmasını istemeyen bir sistem çıktı. 25 yıldır katillerin yargılanması için elimizden gel her şeyi yaptık." 
 
Aradan geçen zamana rağmen değişin bir şey olmadığını kaydeden Buldan, gözaltında kayıpları, faili meçhul cinayetleri ve katillerin isimlerini defalarca Meclis gündemine taşıdıkların, ancak bir gelişme olmadığını söyledi.
 
Sistematik kaybetme ve katletme politikasının bugüne kadar sürdüğünü ifade eden Buldan, "Faillerin kim olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu cinayetlerin devlet eliyle işlendiğini iyi biliyoruz. Çünkü, cinayetleri işleyenler hiç gizlemediler kendilerini ve bazı komisyonlarda anlattılar. Ancak devlet ve hükümet bunu değiştirmek için hiç bir şey yapmadı. Sistem, failleri koruma anlayışıyla yürütüldü." dedi. 
 
Erdoğan'ın açıkladığı yargı reformuna değinen Buldan, şunları söyledi: "Faili meçhuller, gözaltında kayıplar, katliamlar, bunların faillerinin yargılanması yoksa bu yargı reformundan bir şey beklemiyoruz. Mutlaka o reform paketinde faili meçhuller, gözaltında kayıplar olmalı, toplum rahatlatılmalıdır. Biliyoruz ki, babası öldürüldüğü gün yeni doğan Helin'in, 40'lük olan Zelal'in ve diğer çocukların ahı yere kalmayacak."
 
Gözaltında kaybedilen Adnan Yıldırım'ın kızı Leyla Yıldırım, "Biz hakkımız olan adaleti istiyoruz. Unutmasınlar ki, rahat yataklarında ölebilirler ama tarihleri boyunca katil olarak anılabilirler" dedi. Yıldırım, adalet mücadelesini sürdüreceklerini söyledi.
 
NE OLMUŞTU?
 
3 Haziran 1994 günü sabah 4.30'da, Kürt iş insanları Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay İstanbul Yeşilköy'de bulunan Çınar Oteli'nden çıktılar. Dışarıda bekleyen 3 otomobilden çıkan telsizli, çelik yelekli ve silahlı 7-8 kişi onları durdurdu ve otelin duvarına yaslayarak aradı. Kendilerini polis olarak taıtan bu kişiler "İfadelerinizi alıp bırakacağız" diyerek onları zorla otomobillere bindirdiler.
 
Olaydan yarım saat sonra haberi alan aileler, Bakırköy Cumhuriyet Savcısı ve Yeşilköy Polis Karakolu ile irtibata geçerek yakınlarının kendilerini polis olarak tanıtan kişilerce kaçırıldıkları hususunda şikâyette bulundular. İstanbul Valisi ve Başbakanlıkla görüştüler.
 
Ancak Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay'ın gözaltına alındıkları reddedildi. 04 Haziran 1994 tarihinde akşam 20.15 civarında kaçırıldıkları yerden 270 km uzakta Bolu/ Yığlıca Karakaş yol güzergâhı, Taşlı Melen Mevkiinde işkence ile sorgulandıktan sonra ateşli silahla infaz edilmiş bedenleri, köylüler tarafindan bulundu. Üzerlerinde kimliklerini kanıtlayacak hiçbir belge, değerli eşya veya para yoktu.
 
1997 yılında Susurluk Komisyonu'na ifade veren Dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkam Hanefi Avcı; dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın başını çektiği bir grubun mafyayla işbirliği yaparak yargısız infazlara giriştiğini detaylarıyla anlattı. Avcı; Savaş Buldan ve arkadaşlarının ölümünden Mehmet Ağar'ı sorumlu tuttu.
 
Buldan, Yıldırım ve Karay dosyaları son olarak 19 Aralık 2013 tarihinde düzenlenen yeni bir iddianameyle Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davaya dâhil edildi. Yargılamalar sırasında tanık olarak ifade veren eski MİT Kontr-Terör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür'ün Mahkemeye sunduğu "öldürülecek Kürt işadamları listesi" nde Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay'ın da isimleri vardı. İlk duruşması 16 Mayıs 2014'te görülen ve tutuklu sanığın bulunmadığı dava ne yazık ki bugüne kadar evrensel hukuka uygun bir biçimde yürütülmedi.