1 Temmuz 2024 Pazartesi

Cumartesi Anneleri Abdulvahap Ateş için adalet istedi

Cumartesi Anneleri 1005. hafta eyleminde 30 yıl önce Mardin'de gözaltında kaybedilen Abdulvahap Ateş'in hikayesini kamuoyuyla paylaşarak, adalet istedi.

Cumartesi Anneleri 1005. hafta eyleminde bir kez daha Galatasaray Meydanını çevreleyen bariyerlerin önünde yan yana geldi. Gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları ve karanfillerin taşındığı eylemde basın metnini Oya Ersoy okudu.

14 Haziran 1994'te Mardin'in Kızıltepe ilçesine bağlı Kırkkuyu köyüne düzenlenen asker baskınında Abdulvahap Ateş'in ailesinin evinin ablukaya alındığını ve Abdulvahap ve kardeşi Abdurrahim Ateş'in evin bahçesinde işkence gördüğünü aktaran Ersoy, bir süre sonra iki kardeşin köy dışına götürüldüğünü ve işkencenin burada devam ettiğini kaydetti.

'DOSYA 19 YIL ADLİYE RAFLARINDA BEKLETİLDİ'
Abdurrahim Ateş'in ağır yaralı halde orada bırakıldığını ancak Abdulvahap Ateş'in askerler tarafından götürüldüğünü belirten Ersoy, şöyle devam etti: "Olaydan 3 gün sonra, Kızıltepe civarında bir çatışma olduğu ve iki örgüt mensubunun öldürüldüğü haberi duyuldu. Ancak jandarma eşliğinde öldürülen kişileri traktörle taşıyan Katarlı Köyü muhtarı ve defin işlemini yapan mezarlık görevlisi, öldürülen kişilerin üzerinde günlük giysiler bulunan sivil insanlar olduğunu belirtiyordu. Ailesi tüm çabalarına rağmen Abdulvahap'ın bu kişilerden biri olup olmadığını öğrenemedi. 24 yaşındaki köy bekçisi Abdulvahap Ateş'ten bir daha haber alınamadı."

Abdulvahap Ateş'in annesi Hatice Ateş'in Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı başvuru üzerine başlatılan soruşturmada hiçbir ilerleme sağlanmadığını ifade eden Ersoy, dosyanın 19 yıl adliye raflarında bekletildiğini vurguladı.

'HAKİKATİN ÜZERİ YARGIYLA ÖRTÜLDÜ'
2013 yılında ailelerin ve İHD Mardin Şubesi'nin mücadelesiyle Kızıltepe'de gerçekleşen faili meçhul bırakılan cinayetler ve gözaltında kaybedilmelerle ilgili yeni bir dosya açıldığını söyleyen Ersoy, "2014 yılında savcılık iddianamesinin kabul edilmesi ile emekli Albay Hasan Atilla Uğur, dönemin Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Albay Eşref Hatipoğlu, Jandarma Komando Bölük Komutanı Ahmet Boncuk, Başçavuş Ünal Alkan ve köy korucuları Abdurrahman Kurğa, Mehmet Emin Kurğa, Ramazan Çetin, Mehmet Salih Kılınçaslan ile İsmet Kandemir hakkında 'silahlı örgüt kurmak veya yönetmek, silahlı örgüte üye olmak ve tasarlayarak öldürmek' suçlarından dava açıldı. 5 yıl süren davanın 9 Eylül 2019 tarihli karar duruşmasında Mahkeme heyeti, tanıklara, belge ve delillere rağmen sanıkların beraatine karar verdi" dedi.

Ersoy, "Ateş ailesi, 30 yıldır evlatlarının başına gelenleri öğrenemedi. Adaletin sağlanması talepleri karşılanmadı. Hakikatin üzeri yargı yoluyla örtüldü. Kaç yıl geçerse geçsin Abdulvahap Ateş için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten; devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.

ATEŞ: KARDEŞİMİN AKIBETİNİ ÖĞRENMEK İSTİYORUZ
Abdulvahap Ateş'in kardeşi Ömer Ateş'in 1005. hafta eylemine gönderdiği mesajı Sebla Arcan okudu. Mesajda şu ifadeler yer aldı: "Kardeşim, 14 Haziran 1994 tarihinde jandarma ve köy korucuları tarafından gündüz gözüyle evimize yapılan baskında gözaltına alındı. O günden beri kardeşimize dair herhangi bir haber alamadık. Kardeşimiz yaşıyor mu ölü mü bilmiyoruz. En azından onun bir mezarı olmasını istiyoruz. 

"Kardeşimi her yerde aradık, suç duyurularında bulunduk, dava açtık, her şeyi yaptık ancak onun nerede olduğunu öğrenemedik. 30 yıldır kardeşimin bulunduğu yerin tespit edilmesini istiyoruz. Adalet istiyoruz. Bize bu acıları yaşatanlar korunmasın, yargılanıp cezalandırılsın istiyoruz. 

'HER CUMARTESİ KALBİMİZ GALATASARAY'DADIR'
"Ailesi olarak Abdulvahap'ı aramaktan vazgeçmeyeceğiz. En azından onun bir mezarı olması için arayışımızı sürdüreceğiz. Henüz 24 yaşındayken bizlerde kopartılan kardeşimizin başına neler geldiğini bilmek, onu bulmak, annemizin 30 yıldır hiç azalmayan acısını hafifletmek istiyoruz. 

"Biz kayıp yakınları nerede olursak olalım Galatasaray bizim de kayıplarımızın fotoğraflarının taşındığı, adlarının anıldığı yerdir. Değerli Cumartesi Anneleri, bizim de kalbimiz her cumartesi sizlerle birlikte Galatasaray'dadır."

Eylem, Galatasaray Meydanına karanfillerin atılmasıyla son buldu.