6 Mayıs 2024 Pazartesi

Çerkezoğlu, Covid-19 ile etkin mücadele etmeyen hükümeti uyardı

Covid-19 salgınıyla etkin mücadele için alınması gereken önlemlere ilişkin hükümeti uyaran DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, "Halkın sağlığını, çalışanların işini ve hanelerin gelirini korumak devletin görevidir. Covid-19'a karşı acilan bir sosyal devlet programı uygulanmalıdır" diye belirtti.

Koronavirüs (Covid-19) salgınıyla etkin mücadele için alınması gereken önlemlere ilişkin DİSK Yönetim Kurulu adına Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, online basın toplatısı düzenledi.

Covid-19 salgınının halkın yaşamını ve sağlığını tehdit ederken, milyonlarca işçinin işini ve gelirini kaybetmesine yol açtığını belirten Çerkezoğlu, Türkiye tarihinin en büyük işsizlik dalgası ile yüz yüze olduklarına dikkat çekti.

Başından beri Covid-19 ile mücadelenin sağlık boyutu kadar toplumsal ve ekonomik boyutunun da önemsenmesi gerektiğini ısrarla savunduklarını ifade eden Çerkezoğlu, "Türkiye'de ilk vakanın ortaya çıktığı 11 Mart 2020 tarihinden bu yana salgının toplumsal ve ekonomik etkilerine karşı Hükümet'i ve kamuoyunu uyardık. DİSK olarak uyarmakla kalmadık, çözüm önerilerini somut olarak açıkladık" dedi.

6 TEMEL TALEP
DİSK olarak bu çerçevede 6 temel talebi kamuoyuna duyurduklarını,17 Mart'ta Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanına ayrıntılı olarak ilettiklerini söyeyen Çerkezoğlu taleplerini şöyle sıraladı:

İşten çıkarmalar yasaklanmalı
Zorunlu mal ve hizmet üretimi dışında ücretli izin uygulanmalı
Tüm çalışanların gelirleri güvence altına alınmalı
İşsizlik sigortası ödeneğinden yararlanma koşulları kolaylaştırılmalı
Fatura ve kredi borçları ertelenmeli
En düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyine yükseltilmeli

Yaptıkları önerilerin bir yandan salgınla mücadelenin kolaylaştırılmasını, öte yandan salgının yarattığı toplumsal tahribatı gidermeyi amaçladığını vurgulayan Çerkezoğlu, bu önerilerin kamuoyunda büyük destek bulduğunu söyledi.

'DAĞ FARE DOĞURDU'
18 Mart'ta Hükümet tarafından açıklanan Ekonomik İstikrar Kalkanı adlı önlemler paketine değinen Çerkezoğlu, açıklanan paketin beklentileri karşılamadığını söyledi. Açıklanan paketin işçilerin, çalışanların Covid-19 ile mücadelede karşılaştıkları sorunlara çözüm getirmediğini kaydeden Çerkezoğlu, "Kalkan adı verilen paket için söylenecek tek şey: Dağ fare doğurdu" diye tepki gösterdi.

Covid-19 ile mücadelenin giderek yaşamsal hale geldiğini, salgının boyutunun büyüdüğünü, zamanın daraldığına dikkat çeken Çerkezoğlu, "Hükümet'i konunun vahametine uygun, köklü adımlar atmaya; bir yandan halkın sağlığını ve canını öte yandan işini ve gelirini korumaya çağırıyoruz" dedi.

Amasız, fakatsız köklü önlemler alınmasını ve Covid-19'a karşı kapsamlı bir sosyal paket ilan edilmesi gerektiğini söyleyen Çerkezoğlu, "Anayasa'nın sosyal devlet ilkesine uygun biçimde devlet, halkın sağlığını, işini ve gelirini korumak için gereken her şeyi yapmalıdır. Kamu ve özel, bütün kaynaklar Covid-19 ile mücadele için seferber edilmelidir. Eşi görülmemiş bir felaket ile yüz yüzeyiz. Tedbirler de buna uygun olmalıdır. Salgının yol açtığı toplumsal ve ekonomik kriz karşısında olağandışı bir kamu harcama programı gereklidir. Bu program sağlık harcamaları yanında, emekçilerin işini ve aşını korumaya dönük olmalıdır" diye belirtti.

HÜKÜMETİN ÜÇ TEMEL GÖREVİ
Çerkezoğlu, Hükümet'in salgınla mücadelede üç temel ve acil görevini şöyle sıraladı:

Halkın sağlığını korumak
Çalışanların işini korumak
Hanelerin gelirini korumak

Bu üç amacın sağlanması için köklü bir sosyal ve ekonomik programa ihtiyaç olduğunu söyleyen Çerkezoğlu, bu programın temel taşlarını şöyle aktardı:

TEMEL, ZORUNLU VE ACİL MAL VE HİZMETLER DIŞINDA ÇALIŞMA DURDURULSUN
"Bu ağır salgın sürecinde acil, gerekli ve zorunlu olan sağlık, temizlik, ilaç ve gıda gibi mal ve hizmet üretimi alanları dışındaki üretim birimlerinde iş derhal durdurulmalı ve çalışanlar ücretli izinli sayılmalıdır.

"Kamuda ve özel sektörde mümkün olduğu kadar uzaktan çalışma uygulanmalıdır. Zorunlu ve acil hizmetlerde çalışanlar Covid-19'a karşı ciddi şekilde korunmalıdır.

"Zorunlu çalışmanın devam ettiği işyerlerinde çalışma saatleri azaltılmalı ve düzenlenmeli, çalışanların birbirleriyle mesafeleri uygun biçimde olmalıdır. Dezenfeksiyon işlemleri, sağlık taramaları ve yaygın test gibi önlemlerin aksatılmaması gerekmektedir. Bu uygulamaların sadece işçilerin kendi sağlıklarını korumak için değil, hastalığın ailelerine taşınıp topluma yayılması riski için de gerekli olduğu unutulmamalıdır.

"Zorunlu çalışma yapacak işçilerin işyerleri ve çalışma alanlarında hastalığın bulaşma riskini tamamen ortadan kaldıracak önlemler alınmalı ve aralıklarla doktor kontrolleri yapılmalıdır.

"Salgının yayılmaması ve önlenmesi bakımından devam etmesi zorunlu olan hizmetlerde, bu görevleri yürütenlerin sağlıklı kalması gerekmektedir.

"Hastalığın bulaşma riskini sıfıra indirecek maskeden gözlüğe, eldivenden özel koruma tulumuna kadar koruyucu malzeme ve ekipman ile çalışılması hayati bir ihtiyaçtır.

"Bir kez daha altını çiziyoruz: Temel, zorunlu ve acil mal ve hizmet üretimi yapan işletme ve birimler dışında çalışma acilen durdurulmalıdır. Aksi takdirde çalışanların hem kendi sağlıklarını hem de halk sağlığını korumak adına işe gitmeme, çalışmaktan kaçınma, yani evde kalma hakkı olduğunu hatırlatmak istiyoruz.

"Emekçiler açısından bu yaşamsal gereklilikler doğrultusunda hükümetin acilen adım atmasını ve sektörlere göre düzenlemeleri yapmasını bekliyoruz. Söz konusu karar ve buna uygun yapılacak düzenlemelerin 48 saat içerisinde hayata geçirilmesi mümkün, dahası salgının yayılma hızı göz önüne alındığında zorunluluktur. Ülkeyi yönetenler bu adımı atmadığı takdirde temel, zorunlu ve acil işler dışındaki işlerde çalışan işçiler, yaşamlarını tehdit eden bu koşullarda 6331 sayılı yasanın 13. maddesinde de açıkça belirtildiği şekilde ciddi ve yakın bir tehlike nedeniyle çalışmaktan kaçınacak ve çalışmama hakkını kullanacaktır. Bu işçilerin yasal hakkıdır, dahası yaşam hakkıdır.

"Bu ülkenin tüm yurttaşlarının, işverenler ve ülkeyi yönetenler kadar emekçilerin de bu devasa salgından kendisini koruma hakkı vardır. DİSK olarak bu zaman zarfında süreci tüm emekçilerle birlikte izleyecek, değerlendirmeleri yapacak ve bu doğrultuda gerekli kararları alarak iş yerlerimizden başlayarak hayata geçireceğiz.

SALGIN SÜRESİNCE İŞTEN ÇIKARMALAR YASAKLANMALI, ÇALIŞANLARA ÜCRETLİ İZİN VERİLMELİ
"Salgın için alınan önlemler ve salgının yarattığı ekonomik durgunluk nedeniyle yoğun işten çıkarmalar ve ücretsiz izin uygulamaları yaşanıyor. İşten çıkarmalar ve ücretsiz izin uygulamaları insanların gelir kaybına yol açıyor, yaşamlarını zorlaştırıyor ve onları virüse karşı korumasız hale getiriyor.

"Covid-19'un toplumsal tahribatını önlemek için İş Kanunu'nda acil değişiklik yapılmalı; salgın süresinde işten çıkarmalar yasaklanmalıdır. Bu, devletin sosyal yükümlülüğü ve görevidir.İşten çıkarma yasağı süresince çalışanların geliri, işveren, işsizlik sigortası fonu ve devlet tarafından karşılanmalıdır.

SALGIN SÜRESİNCE HALKIN GELİRİ GARANTİ EDİLMELİDİR
"Salgın işçileri, kayıtdışı çalışanları, çiftçileri, esnafı ve serbest çalışanları ciddi bir gelir kaybı ile karşı karşıya getirmektedir. Devletin temel yükümlüğü böylesi bir toplumsal afet karşısında toplumun ekonomik olarak güçsüz kesimlerini korumaktır. Anayasa'nın gereği budur. Salgın süresince çalışanların ve halkın gelirinin güvence altına alınması için bir dizi önlem alınmalıdır:

İŞSİZLİK SİGORTASI İŞTE KALMA FONU OLARAK KULLANILMALIDIR
"İşsizlik sigortası kaynakları çalışanların iş ve gelir kaybını karşılamak için kullanılmalıdır. İşsizlik ve kısa çalışma ödeneği etkin biçimde uygulanmalıdır. Kısa çalışma ödeneği için yapılan yasa değişikliği son derece yetersizdir. Hükümet İşsizlik Sigortası Fonu kaynaklarını etkin kullanmaktan kaçınmaktadır. Bunun nedeni Fon kaynaklarının nakit ve likit olmamasıdır. Hükümet İşsizlik Sigortası Fonu kaynaklarını devlet tahvillerine yatırmıştır. Fon'un 131 milyar TL'lik kaynağının 122 milyar TL'si nakit değildir.

"İşsizlik Sigortası Fonu kaynakları hızla nakit hale getirilmeli ve çalışanların gelir kaybını karşılamak için kullanılmalıdır. Fon'daki kaynaklarla 10 ile 15 milyon işçiye üç ay boyunca asgari ücret düzeyinde bir destek rahatlıkla sağlanabilir. İşsizlik Sigortası Fonu işten çıkarma yasağı ile birlikte, işi ve işçinin gelirini koruma fonu olarak kullanılmalıdır.

"Derhal yasa değişikliği yapılarak işsizlik ödeneğinden ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanma için var olan ağır koşullar kaldırılmalı,işçinin parası işçi için kullanılmalıdır.

HÜKÜMET ÇALIŞAMAYANLARIN GELİR KAYBINI KARŞILAMALIDIR
"Salgın nedeniyle işe gitmeyenlerin, işten çıkarılan, gelir kabına uğrayan, karantina ve tedavi altında olanların kendilerinin ve ailelerinin geçimini sağlamak Hükümet'in görevidir. Bu hem Anayasa'nın sosyal devlet ilkesinin hem de Umumi Hıfzısıhha Kanunu'nun getirdiği bir yükümlülüktür. 1930 tarihli Umumi Hıfzısıhha Kanunu'nun 83. maddesi salgın hastalık nedeniyle uygulanacak tedbirler nedeniyle vatandaşlarının geçimlerinin Hükümet tarafından sağlanmasını öngörmektedir. Devlet bu yükümlülüğü yerine getirmek zorundadır.

HALKIN KREDİ, FATURA VE VERGİ BORÇLARI ERTELENMELİDİR
"Salgın süresince konutlarda harcanan elektrik, doğal gaz, su ve iletişim ücretsiz hale getirilmelidir. Ücretlilerin ve dar gelirlilerin tüketici kredileri, kredi kartı borçları ile vergi borçları salgın süresince ertelenmelidir. Tüm temel gıda ve ihtiyaç maddelerinde KDV oranları sıfırlanmalı ve salgın süresince sıkı fiyat denetimi yapılmalı, karaborsa ve fırsatçılığa izin verilmemelidir.

KAMU KAYNAKLARI ETKİN KULLANILMALI
"Devlet halkın sağlığını, işini ve gelirini korumak için seferber olmalıdır. Mevcut kamu kaynakları etkin kullanılmalı ve yeni kaynaklar yaratılmalıdır."

Gereksiz ve acil olmayan kamu yatırımları durdurulmalıdır.Salgın döneminde Kanal İstanbul gibi üzerinde toplumsal uzlaşma sağlanmamış projelerden vazgeçilmeli, kamu ihaleleri ve kaynaklar sağlık sektörüne yönlendirilmelidir.
Araç garantili köprü ve yol ödemeleri ile hasta garantili şehir hastaneleri için şirketlere yapılan ödemeler durdurulmalıdır.Kamu-Özel Ortaklığı isimli projelerin kamulaştırılması hedeflenmeli, bu arada projelere dönük ödentiler TL'ye dönüştürülmeli ve garanti ödemeleri iptal edilmelidir.
Salgınla mücadele bütçe gelirlerini azaltacak ve giderlerini artıracaktır. Kamu gelirlerini artırmak için toplumun zengin ve varlıklı sınıflarından daha fazla kaynak toplanmalıdır. Türkiye'de toplam servetin yüzde 42'si sadece toplumun yüzde 1'inin elindedir. Covid-19 koşullarında bu eşitsizlik sürdürülemez. Bu nedenle büyük servetlere sahip küçük bir azınlığın çok daha fazla fedakârlık etmesi gerekiyor. Covid-19 ile mücadele için etkin bir servet vergisi uygulanmalıdır.
Salgın döneminde bütçe açığı ve enflasyon kaygısı geçerli olamaz. Ekonomide yaşanan daralmayı ve gelir kaybını önlemek için artan merkezi bütçe harcamalarını karşılamak için gerekirse Merkez Bankası avanslarına başvurma yoluna gidilmelidir.

HÜKÜMET KAPSAMLI SOSYAL DEVLET PROGRAMI AÇIKLAMALI
DİSK olarak toplumsal bir felaket olan Covid-19 ile mücadele için sosyal devlet ilkesine dayalı kamucu ve toplum yararını esas alan köklü bir sosyal paket önerdiklerini belirten Çerkezoğlu, "Covid-19 ile mücadelenin köklü ve kamucu ekonomik politikalar ile yürütülmesini savunurken, günlük yaşama ilişkin getirilen kısıtlamaların salgınla mücadele amacı ile uyumlu olmasına ve salgınla mücadelenin yeni otoriter uygulamalara yol açmamasına dikkat çekmek istiyoruz. Salgınla mücadele, Meclis'in etkin çalışmasıyla, sendikaların, sağlık meslek örgütlerinin, yerel yönetimlerin katılımıyla şeffaf ve katılımcı bir şekilde yürütülmelidir. Hükümet'i bir an önce halkın sağlığını, çalışanların işini ve hanelerin gelirini korumak için köklü ve kapsamlı bir sosyal devlet programını açıklamaya ve uygulamaya çağırıyoruz" diye konuştu.