19 Mayıs 2024 Pazar

Çepni'den emekçilere çağrı: Öfkenizi kapitalist sömürü düzenine yöneltin

Meclis Genel Kurul'da konuşan HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, "Emekçilere çağrımız, öfkelerini kapitalist sömürü düzenine yöneltmeleridir, örgütlü mücadeleyi yükseltmeleridir, demokratik, halkçı, sosyalist bir dünya kurma mücadelesini yükseltmeleridir. Biz HDP olarak bu mücadelenin tam merkezinde olacağız. Örgütlü bir halk asla yenilmez!" dedi.

HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin  Genel Kurul görüşmelerinde konuştu.

'SÖMÜRÜ VE YAĞMA DÜZENİNİN SONU GELDİ'
Çepni, "Siyaset en basit tanımıyla halkın maksimum ihtiyaçlarının giderilmesi işidir. Fakat iktidarlar şiddet ve yalan yoluyla sermaye tarafından işgal edildikten sonra siyaset de halkın değil, zengin azınlığın ihtiyaçlarını gideren bir işe dönüşmüş oldu" dedi. Üzerinde tartışma yürüttükleri torba yasanın da bu mantık üzerine kurulu olduğunu ifade eden Çepni, "Ancak siyaset aynı zamanda ezilenlerin kendi hakları için itiraz etme, ayağa kalkma sanatıdır da. Bize ezeli ve ebedi mutlak olarak yutturulmaya çalışılan kapitalist sömürü ve yağma düzen hem ulusal hem uluslararası düzlemde sonuna gelmiş bulunuyor" diye kaydetti.

'DÜNYANIN EN ZENGİN 26 KİŞİSİNİN SERVETİ 3,8 MİLYAR İNSANIN SERVETİNE EŞİT'
Ezenler ve ezilenler arasındaki makas kapatılamaz düzeyde olduğunun altını çizen Çepni, "Dünyanın en zengin 26 kişisinin toplam serveti 3,8 milyar insanın toplam servetine eşit. 4,3 milyar dünyalı ise yoksulluk sınırında yaşıyor. Kapitalist sistem, üretim kapasitesinin geliştirilmesi yoluyla ayakta kalma becerisini çoktan kaybetti, varoluşsal bir kriz batağında. Ayakta kalmasının tek yolu, emeğin ve doğanın en ilkel, en vahşi biçimlerde sömürüsü ve çıplak şiddet araçlarıdır" diye belirtti.

'BAŞKA BİR DÜNYA MÜMKÜN'
Çepni konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Daha fazla kârdan başka hiçbir ilkesi olmayan bu çürümüş düzene başkaldırıp kendi kaderini kendisi yazmak isteyenlerin başına da işte, bu sermayenin faşist iktidarları üşüşüveriyorlar, tıpkı kuzey Suriye'de, Rojava'da olduğu gibi, tıpkı Bolivya'da olduğu gibi. Özellikle Rojava devrimi tüm ezilenlere bir gerçeği tekrar hatırlattı: Başka bir dünya mümkün. Evet, açlığın, yoksulluğun, savaşların olmadığı başka bir dünya mümkün. İşte, tam da bugünlerde tüm dünyada bir umut yükseliyor. Ezilen halklar, işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler ekonomik, demokratik, sosyalist taleplerle meydanları dolduruyorlar. Büyük bedeller ödeyerek 'İş, ekmek, özgürlük!' sloganlarını yükseltiyorlar. Şili'de ulaşım zamlarına, neoliberal politikalara, oligarşik yapıya karşı; Endonezya'da yeni ceza kanununa, yoksullukla mücadelenin zayıflatılmasına, devlet başkanına eleştirinin suç sayılmasına karşı; İran'da zamlara karşı, antidemokratik uygulamalara karşı; Lübnan'da benzine, tütüne, internet üzerinden konuşmalara konulan yeni vergilere, yoksulluğa karşı; Irak'ta 'Yozlaşmış parti sistemi devrilene kadar devam!' yazan pankartlarla işsiz üniversite mezunlarının başlattığı eylemler sürüyor. Mısır'da yoksulluk, yolsuzluk düzenine karşı, Sisi'nin istifasını ve tüm siyasi tutsakların serbest bırakılması talebiyle eylemler sürüyor. Ayrıca, Ekvador'da, Haiti'de, Katalonya'da, Azerbaycan'da, Fransa'da -sarı yelekliler- ve iklim krizine karşı eylemler sürüyor.

TÜRKİYE'DE 16 MİLYON İNSAN AÇLIK SINIRININ ALTINDA
"Türkiye'de ise durum tümüyle içler acısı. Nüfusun yüzde 20'si yani 16 milyon insan açlık sınırının altında, nüfusun 45 milyonu ise yoksulluk sınırının altında yaşıyor. 8 milyon işsiz var. Açlık sınırı 2.060 TL, yoksulluk sınırı ise 6.730 TL. Kapitalizmin biricik temsilcisi AKP ise zenginleri kurtarmak için yoksulları daha fazla açlığa mahkûm etmekle meşgul, emeğin kölece sömürüsü ve doğanın vahşice talanından başka icraatı kalmamış durumda, tek çare olarak Kürt düşmanlığına ve kayyum gasplarına sarılmış durumda. 'EYT'lilere kazanılmış haklarını veremeyiz çünkü bütçe kaldıramaz.' diyor, sanki sadaka dağıtıyor. Tüm diktatörler gibi 'İtibardan, şatafattan tasarruf olmaz.' diyor. Oysa 1.100 odalı sarayın bir aylık gideri 54 milyon TL yani 33.750 emekçinin asgari ücretine eşit. Emekçiler çaresizlik içerisinde ölüme gidiyorlar, kendi canlarına kıyarak hepimize ağır bir ders veriyorlar. Öldüren siyanür değil, kapitalizmin ta kendisidir, iktidarın ekonomik, siyasi politikalarıdır.

EMEKÇİLERE ÇAĞRI
"Emekçilere çağrımız, öfkelerini kapitalist sömürü düzenine yöneltmeleridir, örgütlü mücadeleyi yükseltmeleridir, demokratik, halkçı, sosyalist bir dünya kurma mücadelesini yükseltmeleridir. Bizler HDP olarak bu mücadelenin dün olduğu gibi bundan sonra da tam merkezinde olacağız. Bolivyalı emekçilerin dediği gibi 'örgütlü bir halk asla yenilmez'."