2 Mayıs 2024 Perşembe

Çepni: Doğaya yönelik saldırı arttı, direniş de

İktidarın topyekûn saldırılarına karşı 2019 yılında ekoloji mücadelesinin de yükseldiğine dikkat çeken HDP İzmir Milletvekili Çepni, 2020 yılının AKP'nin yok oluş yılı olacağını vurguladı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekolojiden Sorumlu Eş Genel Başkanı ve İzmir Milletvekili Murat Çepni, bir yıllık ekoloji mücadelesini değerlendirdi. 2019 yılına dünyanın dört bir yanında örgütlenen iklim krizi grevi ve okul grevlerinin damga vurduğuna işaret eden Çepni, Türkiye'de ise iklim krizinin tek başına bir ekoloji mücadelesi haline gelemediğinin altını çizdi. Ancak, Çepni, doğaya yönelik tüm saldırılara rağmen gelişen direnişe işaret etti.

AKP'nin gidişinin yakın olduğunu ve can havliyle saldırılarını arttırdığına dikkat çeken Çepni ile "ekojik yıkım" olarak yorumladığı 2019 yılının ekoloji mücadelelerini konuştuk.

İKTİDAR 2019'DA TARİHE, KÜLTÜRE VE DEĞERLERE SAVAŞ AÇTI
Çepni, 12 bin yıllık tarihiyle, onlarca medeniyete beşiklik eden ve daha çoğu yer altından çıkarılmayı bekleyen insanlık mirası Hasankeyf'in Ilısu Barajı Projesi için sular altında bırakılmasından Dersim Munzur Vadisinin tümünün maden sahası ilan edilmesine kadar AKP'nin savaş ve para için kültür ve değerleri, tarihi yok edeceğini ilan ettiğini kaydetti.

Türkiye'nin Maldivleri olarak bilinen ve eşsiz güzelliğiyle herkesi büyüleyen Salda Gölü'nün "millet bahçesi" projesiyle yok edilmeye çalışıldığını hatırlatan Çepni, 12 bin yıllık Dipsiz Göl'ün önce "hazine" var diye suyunun boşaltıldığını hazine bulunamayınca da terkak doldurulmaya karar verildiğini aktardı.

Karadeniz'in dağlarının, yaylalarının bir uçtan bir uca yarıldığını söyleyen Çepni, bu uygulamayı "cinayet projesi" olarak yorumlarken, "cennet" diye tanımladığı Karadeniz'e acımadan kepçe vurulduğunu ifade etti.

'EGE'Yİ JES, RES, GES ÇÖPLÜĞÜNE ÇEVİRDİLER'
Çepni, "2019'da zehir saçan termik santrallere daha çok zehirlesin diye fitre baca takma zorunluluğunu ertelediler, sonra yine ertelediler. Termik santraller 'iyidir, yenileri açılacak' dediler. Kapanması gereken santraller çalıştırılmaya devam edildi 2019'da. Ege bölgesini JES, RES, GES çöplüğüne çevirdiler. 2019'da yenilerini açtılar, daha da yenilerine ruhsatlar verdiler. JES'ler nedeniyle, Aydın inciriyle insanıyla zehirden ölürken, onlar enerjiye ihtiyaç var diye yenilerini açmaya karar verdiler. Şantiyeye dönen ülkede ormanlar kâh askeri operasyonlar gerekçesiyle yakılırken, kah inşaat ve enerji yatırımları sebebiyle kesilirken AKP 2019'da 11 milyon fidan dikti. Yok edilen ormanlar dikilen fidanlarla telafi olmaz, ormanlara kıymayın demeye çalışırken 'vatan haini' ilan edildik" dedi.

2019 yılını, "ekolojik yıkımın yılı" olarak yorumlayan Çepni, "AKP iktidarının giderayak can havliyle daha çok kar için çılgınca doğaya saldırdığı bir yıl oldu" diye açıkladı.

DOĞAYA SALDIRI OLDU AMA DİRENİŞ DE...
Çepni, şöyle devam etti: "2019 yılı aynı zamanda ekosisteme, yaşam alanlarına, suya, ağaca, havaya, hayvana sahip çıkma mücadelesinde de yeni bir evreye yükseldiğimiz yıl oldu. Ekoloji mücadelesi, farkındalık ve lokal itirazlar düzeyinden toplumsal, politik, bütünsel mücadeleler düzeyine çıkan eylemlere tanık oldu.

"Ege'de köylülerin JES direnişleri karanlık perdeyi yırttı. Kızılcaköy kadınları çarçabuk 'terörist' oluverdiler. Hasankeyf'in sular altında kalması ulusal ve uluslararası kamuoyunda ciddi tepkiyle karşılandı ancak yeterince pratik sahiplenme örgütlenemedi. Devlet burada OHAL uyguladı. Kenti garnizona çevirdi, girişleri engelledi. Ilısu Barajı devlet korumasında bitirildi. Talan Kürdistan'da yaşandığında tutumsuz, ilgisiz kalmak, kulağının üstüne yatmak tavrı öne çıktı. Oysa Hasankeyf'i korumadan Karadeniz'i de koruyamayacak olduğumuz 2019'da bir kez daha açığa çıktı.

"ODTÜ'de KYK yurduna karşı direniş nöbeti büyük destek gördü. Kitlesel ziyaretler, eylemler örgütlendi. Öğrenciler büyük bir özveri ve kararlılıkla AKP'ye geri adım attırdılar. Kampüslere AKP (KYK) yurdu siyaseti ODTÜ'de direnişe çarptı. Ancak nihai zafer anlamına gelmeyen bu sonuç kesin olarak birleşik direnişin sonucuna bağlıdır.

Başlattığı "sıfır atık" projesiyle, doğayı katleden iktidarın kendisini "çevreci" ilan ettiğine dikkat çeken Çepni, yurt dışından çöp satın alınırken, nükleer atıkların İzmir'in Gaziemir ilçesinde durduğunu da vurguladı.

"Bir nöbet eylemi de 'Tanrıların mekanı' olarak bilinen İda (Kaz) Dağlarında başladı. Ülke tarihinin en kitlesel eylemlerine sahne oldu Kaz Dağları. Hem yerellerde yaygın eylemler yapıldı, hem de binlerce insan birçok kez maden sahasına, nöbet alanına yürüdü. Sonuçta direniş kısmen kazanımla sonuçlandı ve Kanadalı şirketin ruhsatı uzatılmadı. Fakat burada da nihai sonuç alınmış değil. Madenden resmen vazgeçilmiş değil. Nöbet sürüyor.

"2019'da iklim krizi eylemleri, Fridays For Future (Gelecek İçin Cumalar) eylemleri yaşandı dünyanın dört bir yanında. Milyonlar sokağa çıktı. 161 ülkede İklim İçin Okul Grevi örgütlendi. Küresel ısınmanın esas olarak kapitalist sistemin sanayileşme ve tüketim kurallarına bağlı, yani doğrudan kapitalizmin dünyayı yok edecek krizi olduğu tartışıldı.

"Türkiye'de ise iklim krizi tek başına bir ekoloji mücadelesi haline gelemedi. Henüz iktidarın ideolojik hegemonyası kırılabilmiş, ekoloji hareketinde 'ne için, kimin için enerji' sorusu başat hale gelmiş değil. Halen dışa bağımlılık açısından milli enerji politikası yalanı alıcı bulabilir durumda.

Dolayısıyla küresel ısınmayı önlemek için fosil yakıtlardan tümden vazgeçilmesi gerekirken, termik santral tartışmalarında, baca takmak yetmez hepsi kapatılsın düzeyine henüz çıkabilmiş değiliz."

'2019 BİRLEŞİK VE MERKEZİ MÜCADELE İHTİYACINI GÖSTERDİ'
Çepni, 2019'u uğurlarken, Kanal İstanbul Projesi'nin ÇED raporuna karşı gelişen dilekçe kuyrukları, iktidarın, bir kez daha "çılgın proje" ile inşaat ve "kentsel dönüşüm" rantının çarkını çevirmek istemesine karşı daha şimdiden halkın ses çıkardığını kaydetti. Çepni, şöyle devam etti: "Yap-İşlet-Devret modeliyle yapılan, devlet garantörlüğü sunulan projelerle parkların, su alanlarının, tarımsal alanların, tarihi-kültürel mekanların yok edilmesine olduğu kadar, yurttaşın sırtına yeni borçlar yüklenmesine, kamu kaynaklarının bir avuç şirkete hibe edilmesine karşı bu hareketle birleşik mücadele hattında bir adım daha yükseliyor çevre ve ekoloji hareketi. 2019 yılı AKP'nin inşaat iskelesini doğaya kurduğu yıl oldu. Ancak bu yıl ekoloji mücadelesinin demokrasi mücadelesinden, faşizme, kapitalizme karşı mücadeleden ayrı ele alınamayacağını da göstermesi açısından önemli olmuştur. Tahribat büyüktür ancak yakalanan bilinç ve eylem düzeyi de büyüktür. 2019 aynı zamanda birleşik ve merkezi mücadele ihtiyacını da göstermiş oldu bize. İda'da olduğu gibi. 2020 çok açık ki emeğin sömürüsü, doğanın talanı ve savaş politikalarından başka argümanı kalmayan iktidarın yok oluş yılı olacaktır."