27 Nisan 2024 Cumartesi

Çepni: AKP, halka ve doğaya düşman

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın bütçe görüşmelerinde konuşan HDP Milletvekili Murat Çepni, "AKP, halka ve doğaya düşman politikalarla devam ettiği müddetçe biz de ezilen milyonlar olarak bunun karşısında durmaya devam edeceğiz" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Murat Çepni, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın 2020 yılı bütçesine ilişkin Meclis Genel Kurulu'nda söz aldı.

Büyük bir yok oluş sürecinin tartışıldığı günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bütçesini görüştüklerini ifade eden Çepni, "Burada, tabii, en temel sorunlarımızın başında gelen şey, tüm dünyada çok yoğun tartışılan iklim krizi, 'ekolojik kriz' diye de tarif ettiğimiz doğa ve yaşam alanlarının tahribatı, 'ekolojik yıkımın kendisi' diye tarif ettiğimiz süreçte bütün bu tartışmaların, hükûmetler ve halk, hükûmetler ve çevre/ekoloji örgütleriyle ne düzeyde iş birliği içerisinde yürütüldüğü tartışmasıdır" dedi.

İklim kriziyle karşı karşıya olduklarını söyleyen Çepni, "Biz buna 'kapitalizmin krizi' diyoruz çünkü bu kriz insanlığın, daha çok kapitalizmin -daha çok kâr, maksimum kâr- ve pazar ekonomisinin yarattığı bir yıkım yani doğal kaynakların ve emeğin acımasızca sömürüsünün sonuçlarından bir tanesi" diye belirtti.

'İKLİM KRİZİYLE MÜCADELE FİDAN DİKMEKLE OLMAZ ORMANLARI KORUMAKLA OLUR'
İklim krizinin tüm dünyada tartışıldığına dikkat çeken Çepni, "En son, iklim krizine karşı küresel eylemler gerçekleştirildi ve milyonlarca insan bu eylemlere katıldı. Türkiye'de de bunlara milyonlarca insanın katıldığını gördük, biz de katıldık. Dolayısıyla, bugün, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının temel gündemi, iklim krizi ve bununla mücadele olmak zorundadır. Bakın, iklim kriziyle mücadele fidan dikmekle olmaz. İklim kriziyle mücadele ancak ormanların korunmasıyla olabilir. Siz ormanları korumazsanız, ormanları maden şirketlerine peşkeş çekerseniz, güvenlik gerekçesiyle yakarsanız bugün dikilen yeni fidanlar yarınımıza çare olmaktan uzak kalacaktır" diye konuştu.

'TERMİK SANTRALE BACA TAKARAK OLMAZ KAPATMAK LAZIM'
İklim krizinin temel sebeplerinin fosil yakıtları olduğunu kaydeden Çepni şöyle konuştu: "Dolayısıyla, bunların yarattığı tahribat ya engellenecek ya da yıkıma gidilecek, bunun ortası maalesef yok. Dolayısıyla, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu konuda bir eylem planına sahip olmalıdır. Şimdi, açıklanan eylem planlarında tüketim alışkanlıklarının değiştirilmesi, 'enerji yatırımları' adı altında tarif edilen enerji politikalarının kendisi tartışılmıyor. Ne tartışılıyor? Bunun karşısında bisiklet yollarının yapılması gibi, işte 'kamu spotu' diye tarif ettikleri yayınlarda ifade ettikleri fidan dikimleri ve benzeri gibi; birilerinin, onun bunun himayesinde yaptıkları kimi düzenlemeler var. Oysa süreç bizden şunu istiyor: Birincisi -termik santral tartışmasında da bunu çok net olarak ortaya koyduk- siz termik santrallere baca takarak bile ortadaki riski kaldırmış olmuyorsunuz. Termik santraller tüm dünyada sınırlandırılmaya çalışılırken Türkiye'de bunların sayısının artırılması tartışılıyor. Bakanlık olarak, bu termik santrallerin sınırlandırılması ve kaldırılması konusunda bir politikaya sahip misiniz? Ormanların ve tarım alanlarının yok edilmesine karşı, örneğin, Ege Bölgesi'nin JES çöplüğüne dönüştürülmesine karşı, Karadeniz'in ormanlarının ve yaylalarının 'Yeşil Yol' diye tarif edilen yıkım projesine heba edilmesine karşı, Munzur Vadisi'nin tümüyle maden sahasına dönüştürülmesine karşı bir plana sahip misiniz? Böyle bir planlamayı kesin ve kesin görmüyoruz."

Çevre duyarlılığının inşaat şirketlerinin CEO'larının denetiminde yapılamayacağının altını çizen Murat Çepni, çevre duyarlılığının ancak halkla, çevre örgütleriyle ve bilim insanlarıyla birlikte yürütülebileceğini söyledi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın şimdi inşaat şirketlerinin CEO'su pozisyonunda olduğunu ifade eden Çepni, "Onların ihtiyaçları neyse, onların kâr etmeleri için ne gerekiyorsa bunları planlıyor ve biz de burada, Meclis'te bunları bir biçimde geçirmekle mükellef olarak kalıyoruz. Evet, başta da belirttiğim gibi, bugün, İçişleri Bakanlığı da onun kolluk güçleri de bunun karşısında geliştirilen muhalefeti bastırmakla görevli" dedi.

'KANAL İSTANBUL PROJESİ YIKIM PROJESİDİR'
HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni konuşmasın şöyle sürdürdü:
"Bakın, Kazdağları'nı soruyorum buradan. Bugün 14'ünde yenileme süresi doldu. Ne yapacaksınız? Kazdağları'ndaki maden ruhsatının durumu ne olacak, bunu buradan soruyoruz.

"Kanal İstanbul Projesi bir yıkım projesidir, neden yapıldığını açıklayamadığınız bir projedir. Bunun yaratacağı büyük yıkımlar defaatle tartışıldı, tartışılıyor. Bu konuda fikriniz nedir?

"Salda Gölü… Salda Gölü'nde bir yapılaşmaya gidiliyor ve Bakanlık bunun çok ciddi bir yapılaşma olmadığını, epeyce bir uzağında yapılacağını söylüyor. Biz buradan şunu soruyoruz: Hiç yapmasanız ne olur? Yapmak zorunda mısınız? Oralardan elinizi çekseniz, oralara dokunmasanız daha iyi olmaz mı?

"Munzur Vadisi çok zengin endemik bitkilere sahip, bir tarihsel miras aynı zamanda, bir inanç merkezi aynı zamanda. Buraları hangi cesaretle, hangi cüretle, kime sorarak maden sahası ilan ediyorsunuz? Bu hakkı size kim veriyor?

"İzmir, Aydın JES çöplüğü hâline gelmiş durumda, nefes alamaz durumda. Köylüler feryat figan ediyor. Ölüm oranları artmış durumda. Siz, yetmedi, Aydın'da yeni JES'ler yapmaya çalışıyorsunuz, yetmiyor, İzmir'i de JES alanı hâline getiriyorsunuz. Bu nasıl bir cesaret, bu nasıl bir cürettir, bu nasıl bir halk düşmanlığı politikasıdır, bu nasıl bir düşmanlıktır, bunları anlamakta gerçekten zorlanıyoruz.

"Dün Karadeniz'deki Yeşil Yol Projesi'ni anlattım. Yani Karadeniz HES çöplüğüne dönmüş durumda ve burada, Karadeniz'de 'yerli ve millî, vatansever politikalar' adı altında bunları yaptığınızı düşünüyorsunuz. Karadeniz'i katlettiniz.

"Bunun neresinde millîlik, bunun neresinde vatanseverlik? Bu, nasıl bir Bakanlık politikasıdır? Bu, nasıl bir devlet politikasıdır? Dolayısıyla biz bütün bunlara karşı şunu tekrar ifade ediyoruz: Bu politikanın sonucu yoktur. Bu politikanın geri dönüşü yoktur. Bunun telafisi mümkün değildir.

"Bu, aynı zamanda Türkiye'nin yönetim biçimiyle de demokrasisiyle de doğrudan bağlantılıdır. Halka düşman, doğaya düşman bu politika ancak ve ancak topyekûn demokratik bir siyasetle, demokrasiye yeniden topyekûn bir biçimde sarılarak aşılabilir 'Yaptım oldu' politikalarıyla aşılamaz.

"Halka, sermayeye, sermaye şirketlerine peşkeş çekilen olanaklarla yapılamaz. AKP'nin yüzde 1'le iktidar olduğunu söyledik. Yüzde 1'le iktidar olan AKP, halka ve doğaya düşman politikalarla devam ettiği müddetçe biz de ezilen milyonlar olarak bunun karşısında durmaya devam edeceğiz."