20 Mayıs 2024 Pazartesi

Çelik aldığı suyu unutmaz

İşkencede katledilmesinin üzerinden 45 yıl geçmesine karşın '71 devrimci hareketinin öncüleri ve İbrahim Kaypakkaya halklarımızın bilincinde yaşıyor. Düşmanları hala onun adından ve fikirlerinden korkarak saldırıyorlar. Devrimciler ve halklarımız için İbo ayağa kalkan devrimci iradenin ve direnişin sembolüdür, öyle anılacaktır.
“Çelik aldığı suyu unutmaz.” Bu sözler '71 devrimci hareketinin önderlerinden İbrahim Kaypakkaya'ya ait. Katledilmesinin üzerinden 45 yıl geçmiş olmasına karşın İbrahim Kaypakkaya işçi sınıfı ve ezilenlerin yüreğinde ve bilincinde unutulmadı ve unutulmayacak. 
 
İşçi sınıfı ve emekçiler Kaypakkaya'yı unutmuyor fakat faşizm de o kadar kin besliyor. Herkesi anabilirsiniz fakat Kaypakkaya'yı anmak suçların en büyüğüdür, cezayı da hak etmiş olarak görürler. Bunu Kaypakkaya'nın siyasi ve ideolojik konumundan, duruşundan bağımsız olarak düşünemeyiz.
 
'71 devrimci hareketinde Mahirler, Denizler ve İbolar devrimci dönüşümün ve devrimci iradenin temsilcileridirler. Türkiye ve Kürdistan devriminin üzerine yükseldiği temelleri atan bir kuşağın mevzilerinde en önde savaşan devrimci semboller olarak tarihte yerini aldılar. 
 
Kaypakkaya, 1949 yılında Çorum'un Alaca ilçesinin Karakaya köyünde yoksul bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Hasanoğlan İlköğretmen Okulu’nda yatılı olarak okudu. İlkokulu bitirdikten sonra Hasanoğlan Öğretmen Okulu'na girdi. Başarılı öğrenciliği nedeniyle Yüksek Öğretmen Okulu’na gönderildi. Öğretmen Okulunun ardından bir yıl hazırlık sınıfında okuduktan sonra İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulu'na ve aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’ne girdi. Burada devrimci fikirlerle tanıştı. 1967 yılında 9 arkadaşıyla birlikte Çapa Fikir Kulübü’nü kurdu. O dönemde Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun (FKF) ve Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) bir üyesi olarak, onların düzenlediği toplantı, forum, miting ve gösterilere katıldı.
 
FKF ve TİP içinde ortaya çıkan ayrışmada Milli Demokratik Devrim (MDD) tezini savunan kesimde yer aldı. 1969 yılında Dev-Genç ve Aydınlık Sosyalist Dergi'deki bölünmeden sonra Proleter Devrimci Aydınlık (PDA) safını tuttu ve PDA'nın illegal örgütü Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi'ne girdi. Yine bu arada Trakya’daki topraksız köylülerin, ellerinden toprağı jandarma gücüyle gasp etmiş büyük çiftlik sahiplerinin topraklarını işgal etmesi eylemlerine, İstanbul’da Demir Döküm, Sungurlar, Horoz Çivi, Pertriks, Ege Sanayi, EAS Akü, Gıslaved, Gamak, Singer ve Derby fabrikalarındaki işçilerin grev ve direnişlerine yardımcı oluyordu. 15-16 Haziran işçi direnişine katıldı, ülkücülerin üniversitelere yaptığı saldırılara karşı savunma mücadelesi veren devrimci gençliğin içinde yer aldı.
 
İbrahim Kaypakkaya, 1972 yılına gelindiğinde bugün kontrgerillacı, faşist Doğu Perinçek'in başında bulunduğu TİİKP'ten Marksizm- Leninizm düşüncelerine yaslanarak, devrimci eleştirel zeminde mücadele ederek ayrıldı. Bunun üzerine Perinçek TİİKP yöneticilerinden bir ekip kurarak Kaypakkaya'yı öldürmeye çalışır fakat plan suya düşer. Bundan sonra Kaypakkaya 1972'de TKP/ML-TİKKO'yu kurdu. Kaypakkaya'nın ilk işlerinden biri Nurhak'ta Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoğan, Kadir Manga'nın katledilmesine yol açan ihbarcı muhtarı cezalandırmak oldu.
 
Kaypakkaya, 24 Ocak 1973'de '90'larda boşaltılmış olan Dersim/Merkez'e bağlı Vartinik'te Mirik mezrasında Ali Haydar Yıldız ile birlikte etrafı sarılır. Faşist Fehmi Altınbilek'in başında bulunduğu kontrgerilla grubu ile çatışmaya girer. Ali Haydar Yıldız burada şehit düşer, Kaypakkaya çemberi yararak kaçar. Daha sonra bir ihbar sonucu 20 Şubat'ta yaralı olarak yakalanır.
 
İbrahim Kaypakkaya, Diyarbakır'da süren dört aylık işkence sonucu 18 Mayıs'ta vahşice katledildi.
Kaypakkaya, Türkiye ve Kürdistan topraklarında işkencelerde “Ser verip sır vermeyen” geleneğin önde gelen temsilcisidir. 
 
Türkiye ve Kürdistan devriminin yetiştirdiği devrimci önder Kaypakkaya, Türkiye sosyalist hareketinde 50 yıllık sınıf işbirliği ve düzeniçi çizgi ile hesaplaşma ve aşmada özel bir yere sahiptir. '71 devrimci kopuşunun öncülerinden Kaypakkaya, '71 devrimci hareketinde kendi koşulları içerisinde Marksizm ve Leninizmi en ileri düzeyde temsil etti. Türkiye komünist hareketinde Mustafa Suphiler geleneğine yaslanan Kaypakkaya, Türkiye devrimci hareketinde TKP'de ve MDD'ciler arasında ifadesini bulan oportünist görüşler ve pratikle Marksist yöntemi esas alarak hesaplaşmış ve aşmıştır. 
 
Başta Kemalizm değerlendirmesinde, Kürt ulusal sorununa yaklaşım ve ulusların kaderlerini tayın hakkı konusunda kimi eksiklerine karşı Marksizmi en ileri düzeyde temsil etmiştir. Halka güvenmeyen, devrimi darbeci Kemalist subaylara bırakan yaklaşımlarla mücadele yürütmüş, devrimi kitlelerin yapacağına olan inançla hareket etmiştir. Güçlü ve derin halk sevgisi, halka güven İbrahim Kaypakkaya'yı karekterize eden unsurlardan biridir.
 
1968'de dünya, Türkiye ve Kürdistan'da işçi, emekçi, gençlik ve yoksul köylülerin mücadele birikimi ve koşulları altında şekillenen '71 devrimci hareketinin ortaya çıkardığı Mahirler, Denizler ve İboların temsil ettiği siyasi örgütler reformizmden sadece devrimci kopuşu gerçekleştirmekle kendilerini sınırlamadılar aynı zamanda sözle eylemin birliği bakımından da devrimci harekete miras bıraktılar.
 
'71 devrimci hareketi Türkiye ve Kürdistan topraklarının ihtiyaç duyduğu devrimci işbirliği ve devrimci dayanışma konusunda da bir çığır açmıştır. Nasıl Denizleri kurtarmak için Mahirler eylem yaparak feda ruhunu ayağa kaldırdılarsa aynı şekilde İbrahim Kaypakkaya da Sinanları ihbar eden muhtarı cezalandırmıştır.
 
İşkencede katledilmesinin üzerinden 45 yıl geçmesine karşın '71 devrimci hareketinin öncüleri ve İbrahim Kaypakkaya halklarımızın bilincinde yaşıyor. Düşmanları hala onun adından ve fikirlerinden korkarak saldırıyorlar. Devrimciler ve halklarımız için İbo ayağa kalkan devrimci iradenin ve direnişin sembolüdür, öyle anılacaktır.