28 Mart 2024 Perşembe

Bolivya dağlarının tek kadın gerillası: Tanya

Demir Çeneli Melekler, sizleri dünyanın sokaklarını adımlayan kadınların yaşamlarını keşfe çıkarıyor! Tarihin sayfalarında gizlenen kadınların hayatları, umutları ve mücadeleleri Kibele'nin nefesiyle ulaşıyor. "Hayatın her alanında savaşmak istiyorum" diyerek tarihe iz bırakmış kadınların hikayeleri Mart ayı boyunca her gün ETHA'da.
"Ve adım unutulacak mı bir gün?" diye sormuştu bir şiirinde Bolivya'nın dağlarında özgürlük için savaşan kadın gerilla Tanya. 31 yıl sonra bulunan cesedi sevgiyle bağlı olduğu komutanı Che Guevara'nın yanına gömüldüğünde, Alman bir kadın olarak uğruna savaştığı Latin Amerika halkı bağrına bastı.
 
Herkesin Tanya olarak tanıdığı Haydee Tamara Bunke Bider, Arjantin'de doğmuş, Alman Demokratik Cumhuriyeti'nde yetişmiş, Küba'da yeni bir düzen inşasında yer almış ve Bolivya dağlarında idealleri uğruna toprağa düşmüş bir kadın gerilla. Erkek egemen anlayışın bir sonucu olarak Tanya, Bolivya dağlarında ölümsüzleşen bir kadın gerilla olarak değil, Che'nin sevgilisi olarak tanıtılmıştır. Öyle olmasa da.
 
1937 yılında Arjantin'de dünyaya gelen Haydee Tamara Bunke Bider, Nazi faşizminin yenilgisi sonrasında ailesiyle birlikte Almanya Demokratik Cumhuriyeti için Almanya'ya döner. Komünist yeraltı faaliyetinde yer almış anne-babası tarafından yetiştirilir ve 18 yaşında Alman Birleşik Sosyalist Partisi üyesi olur. Küba devrimi sonrasında çalışmak için Küba'ya yerleşir.
 
Küba'da Eğitim Bakanlığı, Küba Halklarla Dostluk Enstitüsü ve Küba Kadın Federasyonu'nun yürütme kurulunda çalışan Tanya, Che ile onun bir delegasyonun başında Demokratik Almanya Cumhuriyeti'ne yaptığı gezi sırasında tanışır. Che'ye, onun devrimci düşlerine karşı içten bir sevgi ve bağlılıkla Che'nin birliğine katılır.
 
YEŞİL BERESİ SİMGESİYDİ
 
Marie Elena Capote, Granma Enternasyonal'in özel bir sayısında yazdığı yazıda Tanya'yı şöyle tanıtır: "Neredeyse her zaman bir askeri üniforma giyerdi, bileklerde şişkin duran zeytin yeşili pantolonlar, postallar ve açık mavi ince bir tişört… Zeytin yeşili bir bere, geniş bir alının üzerinden sarkardı. Havana'da gazetecilik dersleri alırken böyle gözüküyordu. Hafif Arjantin aksanlı mükemmel İspanyolcası dışında, bir Latin Amerika kadınından çok daha fazla bir Avrupalı kadın imajını yansıtıyordu."
 
Tanya'nın bu imajı ve aldığı eğitimle kazandığı kültürel zenginlik, onun birçok farklı işlerde çalışmasına olanak sağlamıştır. Arjantin'de doğduğundan İspanyolca'yı akıcı şekilde konuşuyordu ve gizli çalışmaları için bir çok kimlik uydurabiliyordu. Küba'da Tamara Bunke, Avrupa'da Haydee Bidel Gonzales, Berlin'de Marta Iriarte ve Bolivya'da Laura Gutierrez Bauer olarak biliniyordu.
 
Tanya kısa zamanda Küba Kadın Federasyonu'ndaki en önemli militanlardan biri oldu ve kendisine verilen her görevi yerine getirdi, ufak tefek ya da önemsiz gözüken görevleri bile. Bir defasında Federasyon'un desteklediği bir radyo programında yayınlanmak üzere bir röportaj yaptı, eski ve arızalı bir kayıt cihazını götürüp tamir etti ve kurdu.
 
'KÜÇÜK İŞLERİ YAPAMAYANLAR, ASLA BÜYÜK İŞLERİ YAPAMAZ'
 
Tanya, sanki bir bakanla hayati öneme sahip konular hakkında röportaj yapıyormuşçasına şevkle yüklü hali birçok yoldaşının anısında yer etmiştir. Bu yaklaşım onun kişiliğiyle özdeşleşmiştir. Tanya "Küçük işleri yapamayanlar, asla büyük işleri yapamazlar" fikrini hayatının her anında uygulama iradesi gösteren bir devrimciydi. Devrime koşulsuz sadakati ve kendisini çalışmalarına adamasıyla eşsizdi. Kendisini tanıyan herkesin saygı ve sevgisini kazanmıştı.
 
Zorlu bir eğitimden sonra Tanya, Bolivya egemen sınıfının ve ordusunun temsilcileriyle ilişkiler geliştirmek ve gerilla cephesi için uygun koşulları yaratma görevine gittiğinde yıl 1964'tü. Başarılı çalışmalarının sonucu olarak Tanya, 1966 başında Küba Komünist Partisi'ne kabul edildi. Tanya artık, yeni savaşçıların siyasi eğitimi ve mevzilendirilmesi işlerinden sorumlu olarak gerilla güçleriyle doğrudan çalışmaya başladı.
 
AYRIMCILIĞA İZİN VERMEDİ
 
Gerilla ordusunun bir üyesi olarak Tanya oldukça soğukkanlıydı. Alışık olmadığı halde gerilla taktiği için gerekli olan uzun yürüyüşlere sessizce katlandı ve kadın olduğu için özel bir muamele görmeyi reddetti. Gerilla birliklerindeki diğer yoldaşlarıyla aynı muameleyi görmekte ısrarcıydı ve kadınları hala toplumun tamamen kabul gören üyeleri olmaktan alıkoyan engelleri aşabilecek kapasitedeydi. Yaşamındaki en önemli anlardan biri, Che'nin kendisine bir M-1 vererek onu yeni bir savaşçı sayması onuruydu.
 
Onun birliğindeki gerillalar 31 Ağustos 1967'de bir grup köylü tarafından ihbar edilip Vado Del Yeso'nun nehir kıyısında Bolivyalı askerler tarafından pusuya düşürülerek öldürülmüştü. Tanya o sırada 29 yaşındaydı. Çalılıkların arasından çıkıp suya girdiğinde, pusuda gizlenen askerler, uzun yürüyüşlerden, uykusuzluktan, açlıktan ve yetersiz giyinmekten ötürü yıpranmış ve zayıflamış sarışın bir kadın gördüler. Tanya o haliyle çok güzel gözüküyordu. Kamuflaj pantalonu, postal, yeşil beyaz soluk bir tişört giymişti, sırt çantası ve makineli tüfeği vardı. 7 gün sonra, 6 Eylül 1967 günü, aramalara devam eden askerler Tanya'nın cesedini ve sırt çantasını kıyıda buldular. Ertesi gün ceset Pando Alayı'na götürüldü ve sonra bulunduğu yere gömüldü.
 
MÜCADELESİ BAYRAK OLDU
 
"Artık gitmeli miyim, solan çiçekler gibi?/ Yeryüzünde benden hiçbir şey kalmayacak/ ve adım unutulacak mı bir gün?" diye yazar bir şiirinde Tanya. Che'nin kemiklerinin Haziran 1997'de bulunduğu yerden yaklaşık bir kilometre uzakta Gerilla Tanya'nın kemikleri de bulundu. 31 yıllık bekleyişten sonra annesi Nadya Bunke, "Bir gün Tanya'yı gömeceğimi biliyordum" dedi. Nereye gömülmesini istediği sorulduğunda ise hiç tereddüt etmeden Che ve yoldaşlarıyla beraber Küba'ya gömülmesi gerektiğini söyledi. Nadya Bunke, kızının cenazesinin üstüne hangi bayrağın konulması gerektiği sorulduğunda ise "Komünist Partisi'nin bir üyesi olarak uğrunda savaştığı ve öldüğü Küba'nın bayrağı" dedi.
 
Santa Clara halkı, Che'ye ve onun komutasındaki diğer dokuz gerillaya saygılarını gösterdikleri kütüphane girişine çiçekler bıraktı. Tanya'nın cenazesi Comandante Che Guevera'nin Santa Clara'daki anıtına konulduğunda Küba halkından coşkulu bir sevgi gördü.
 
HAYATINI YAŞAMAK İSTEDİĞİ GİBİ YAŞADI
 
Başkan Yardımcısı ve Küba ordusu komutanı Raul Castro, Haydee Tamara Bunke (Tanya) ve Bolivya'da ölen diğer dokuz savaşçının cenaze törenine katıldı. Bu kahramanların cenazeleri de Che ve diğer yedi şehit devrimci ile aynı yere, yan yana konuldu.
 
Tanya hayata çok bağlıydı ama annesinin dediği gibi Latin Amerika'nın devrimci mücadelesinde rol alma görevini her şeyin üstünde tutuyordu. O böyle büyütülmüştü ve böyle bir yaşam istiyordu. Devrim, onun hayatının amacıydı. Bu, onun bütün konuşmalarında, mizacında ve inandığı düşünceler için giriştiği mücadelesinde açıkça kendini ortaya koyuyordu. Hayatını yaşamak istediği gibi yaşadı ve olmak istediği kişi oldu. Tanya'nın kısa yaşamı başarılarla geçti.