11 Mayıs 2024 Cumartesi

Beştaş: Cansız bedenlerden ne istiyorsunuz?

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, mezarlıklara yapılan saldırılara dikkat çekerek, "Cansız bedenlerden ne istiyorsunuz? Bu düşmanlığın bir sınırı yok mu?" diye sordu.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, HDP Diyarbakır İl binasında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye'de koronavirüs ile ciddi bir mücadelenin yürütülmediğini ifade eden Beştaş, hükümetin bu konuda hiçbir zaman şeffaf davranmadığını söyledi.

Verilerin gizlendiğini dile getiren Beştaş, "Dün bilim kurulu üyeleri farklı kanallardan AVM'lere gitmeyeceklerini söylediler. Bilim kurulu üyeleri alınan kararların yanlışlığını söylüyorlar. Peki, Erdoğan neye dayanarak AVM'leri açtığını söylüyor? Biz bilim kurulu üyelerine seslenmek istiyoruz çünkü hükümete seslenmenin artık bir anlamı kalmamıştır. Bilim kurulu bir canlı yayında ne önerdiklerini açıklamalılardır. Halkın kafasını karıştırmaktan kaçmalıdırlar" diye kaydetti.

'BİLİMİN SESİ NEDEN DUYULMUYOR'
Bilim kurulu üyelerinin halkın sağlığını öncelemeleri gerektiğini kaydeden Beştaş, AKP hükümetinin halkın sağlığını hiçbir koşulda korumadığını ve düşünmediğini söyledi. Beştaş, "Virüsle mücadelede AVM'ler en son açılması gerekilen yerlerken ilk AVM'ler açıldı. Çünkü AKP aynı zamanda bir AVM partisidir. Deprem toplanma alanlarına bile AVM diken bir zihniyetten söz ediyoruz. Peki, insanlar sormazlar mı? 'Biz neden bunca zaman evden çıkmadık?' diye sorarlar. Diğer ülkelerin hatalarından ders çıkarmamız gerekirken, tam aksine hatalarını tekrarlıyorlar. Halkın sağlığı tehlikeye atılıyor. Ben halkımıza sesleniyorum, lütfen AVM'lere gitmeyin. AVM'lere giderek ne kendi hayatınızı ne de çalışanların hayatını tehlikeye atmayın. Tüm dünyada ikinci dalganın geleceği konuşuluyor. Peki, neden bilimin sesi duyulmuyor, bilim dinlenmiyor? O kadar berbat yönetiyorlar ki ülkeyi, hiçbir yalan bu berbat düzeni ört bas etmelerine yetmiyor" sözlerine yer verdi.

Halkın kendi sağlığını koruması gerektiğini belirten Beştaş, İzmir'de 65 yaş üstü insanların sokağa çıktığı gün 83 yaşındaki Kadri Kaya'nın kamuoyuna yansıyan görüntülerini hatırlattı. Beştaş, "Sokağa çıkma yasağının ilk günü, 4 saatini omzuna aldığı ayakkabı boya kutusuyla tüm ülkenin vicdanına dokundu. Haftalardır evden çıkamayan Kadri Kaya, 4 saat boyunca ayakkabı boyadı. Ekmek parasını kazanmaya çalıştı. Bu açlıkla mücadelenin resmidir" ifadelerini kullandı.

Milyonlarca insanın Kadri Kaya gibi açlıkla mücadele etmek zorunda olduğunu kaydeden Beştaş, "Ekonomiden sorumlu bakan, damat Albayrak geldiği günden beri ekonomiyi yedi, bitirdi, batırdı. Halka maske dağıtamayan hükümet, kurşun tanıtımı yapıyor. Çünkü onlar savaş, kan, kaostan faydalanıyor. Bu düzen AKP düzenidir. Rant düzenidir, geleceksiz, umutsuz bir düzendir" diye konuştu.

Meral, değerlendirmelerinde  şu ifadelere yer verdi:
"Evet, salgının derinleştirdiği ekonomik kriz Kürt illerinde, Kürdistan illerinde 3 kat daha fazla yaşanıyor. Mevsimlik tarım işçileri, turizm işçileri, inşaat işçileri maalesef bölge insanıydı. Metropollerde çalışan Kürtler kendi illerine, kendi yaşadıkları yerlere döndü. Dışarıya giden yaklaşık 60-80 bin mevsimlik işçinin, 50 bin turizm işçinin, 100 binden fazla inşaat işçisinin bölgedeki işsizlere dahil olduğu bir dönem yaşıyoruz. Sadece bölgede salgınla beraber işsizlik bir buçuk milyona yükseldi. Bu adaletsizliktir, bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Çözüm planları devreye sokulmalıdır. Ekonominin güçlendirilmesi ve yerel yönetimlere daha fazla yetki verilmesi gerektiği ortaya çıkmıştır. Dün AKP sözcüsü Ömer Çelik, çıkıp televizyonlarda demokrasi namusundan söz etmektedir. Namus terimini ilkesel olarak kullanmayan biriyim. Çünkü namus kadınla eşleştirilen ve kadın cinayetlerine malzeme edilen bir kavramdır. Fakat ilk kez Ömer Çelik'e ithafen kullanacağım. Namus kayyım atamak mıdır? Sandıktan yüksek oy alarak çıkan onlarca belediye başkanını tutuklamak mıdır? Bize demokrasi namusundan söz etmeyin, siz demokrasiyi çoktan bitirdiniz.

'AKP HÜKÜMETİ KORONAVİRÜSÜ SEVDİ'
"Sınır kapıları bir an önce açılmalıdır, ticaret serbest hale getirilmelidir, kadın istihdamı artırılmalıdır, esnaf desteklenmelidir. Çiftçiler çok büyük zorluklar yaşıyorlar. Çiftçiler desteklenmelidir. Bunlar bizim önerilerimiz. AKP bunları dikkate almalı ve halkı düşünmelidir. Diğer bir mesele de Erdoğan'ın hafta sonu inşaat işçilerini ziyaret etmesi. Bir fotoğraf yansıdı ve herkes bu fotoğrafa saatlerce bakmıştır. Bu fotoğraf hükümet ile halk arasındaki uçurumu anlatıyor. İşçiler karınca gibi bir yerde diziliyor, sosyal mesafe yok ama Erdoğan en korunaklı yerde yaverleriyle duruyor. Halka reva gördükleri davranışı bir kez daha halka ilan ettiler. Bir diğer konu ise AKP hükümeti korona virüsünü sevdi. Çünkü herkes evde, sosyal mesafeye uyuyor. Sosyal medyada dolar demek suç, ekonomi demek suç, savcılar soruşturmalar açıyorlar. Bir de bir iç işleri bakanı var, sağlık bakanı gibi çetele tutuyor ama kimin hakkında kaç soruşturma başlattığının çetelesi bu.

"Tabi her yerde önlemler alınırken cezaevleri siyasi mahpuslarla dolu. Hükümetin yayın organlarında bir programa çıkarılan biri adeta IŞİD sözcüsü gibi ölüm listelerinden söz ediyor. Oturduğu sitede 50 kişiyi nasıl öldürebileceğinin planlarını açıkladı ve bu sözler bir televizyon programında yayınlandı. Örgütlü kötülük ve örgütlü nefretin ekranlara ne kadar yansıdığını hep birlikte gördük. 83 yaşındaki insan sosyal medyada yaptığı paylaşım nedeniyle gözaltına alınıyor ama 50 kişiyi öldüreceğini söyleyen kişi evinde rahatlıkla oturmaya devam edebiliyor. Hiçbir soruşturma başlatılmıyor. RTÜK'e yaptığımız başvurudan da hala bir cevap yok. Biz HDP'li vekiller hakkında hiçbir savcı boş durmadan soruşturma açarken, fezleke hazırlarken bu kişi hakkında bir şey yapılmıyor.

'HALK SOKAKTAYKEN VEKİLLER NEDEN EVİNDE OTURUYOR'
"Darbe ihtimalinden söz ediliyor. Bu çok ilginç bir ihtimal gerçekten. Bütün devlet aygıtı onların elinde ve kim, kimin için darbe planı yapıyor bunu açıklamıyor. Haftalardır her gece televizyonlarda darbe planlarından söz ediyor ama genelkurmayı, milli savunmasıyla, iç ve dış örgütüyle, bakanlıklarıyla her şey AKP'nin elinde. Yaprak oynasa haberi olan AKP, kimin darbe yapacağını açıklamıyor. Millete mağdur olduğunu anlatmaya çalışıyor. Mağduriyet politikası üzerinden siyasi rant devşirmeye çalışıyorlar. Kendisi darbe yapmaya devam ediyor. Baroya, sosyal medyaya, parlamentoya, yerel yönetimlere darbe yapıyorlar. Meclisin en çok çalışması gereken dönem, bu dönemdir. Halk sokaktayken, işçiler ölümle burun burunayken, vekiller neden evinde oturuyor?

"Nusaybin'de bir çocuğun bir polisin şiddetine maruz kaldığını gördük. Çocukları silahla kovalıyor. Bunu bir de gerekçelendirmeye çalışıyorlar. Bu görüntüler sosyal medyaya yansıdıktan sonra polis memuru görevden alındı fakat olay 15 gün öncesinden yaşanmıştı. 15 gün boyunca neredeydiler? Kolluğun yurttaşlara yönelik baskısı, şiddeti devam ediyor ve biz bunların hepsini takip etmeye devam edeceğiz. Çocuklara el kaldırılmasına asla göz yummayacağız. Bu şekilde yaşamını yitiren yüzlerce çocuğumuz var ve ben hepsini saygıyla anıyorum. Bizi affetmesinler. Ölümlerini engelleyemedik. Bu bizim sorumluluğumuzdu ama ne Ceylan'ı, ne Uğur'u ne de yüzlercesini koruyamadık. Diğer konu is mezarlıklara yapılan saldırılardır. Hiçbir konu bu saldırıları izah edemez. Bunun akla mantığa sığacak bir yanı asla yoktur. Bir iktidar düşününki öldürdüğü kişileri yerin altında bile rahat bırakmıyor.

'ORTAK GELECEK İNANCINA DOKUNMAYIN'
"Neymiş? Mezar taşlarında W, Q gibi harfler varmış. Bu sadece bir bahane. Bir düşünün o toprağın altında yatanlar sizin ailenizden biri de olabilirdi. Kemiklerden ne istiyorsunuz? Cansız bedenlerden ne istiyorsunuz? Bu düşmanlığın bir sınırı yok mu? Mezarlıklardan bir an önce elinizi çekin. Mezarlıkları tahrip eden bir devlet aslında yok olmuştur. O iktidarı yaşatacak bir şey kalmamıştır. Artık çekin ellerinizi mezarlarımızdan. İnsanların ölü bedenleri üzerinden siyaset devşirmeye çalışan bir anlayış zaten bitmiştir. İnsanların inançları ve değerleri üzerinden savaş yürüten bir devlet halkı bölmüştür, parçalamıştır. Duyguda, düşüncede, dilde bölmüştür. Ortak gelecek inancına dokunmayın. Bu ülkede herkesin beraber yaşayabilme ihtimaline daha fazla zarar vermeyin. İbrahim Gökçek'in cenazesinin defini sırasında yaşananlar da ibret alınacak  bir tabloydu. AKP iktidarının kutuplaştırma ve kamplaştırma siyasetinin bir sonucudur. Bu güruh hakkında hala bir işlem de yapılmadı. Her konuda kendinde söz hakkı bulabilen Diyanet bu konuda neden bir şey yapmıyor? Susarak onay veriyorlar. Onay verilmiyorsa tek tek tespit yapılmalı ve gözaltına alınmalılardır."