18 Mayıs 2024 Cumartesi

Başaran: Yoksulluğun kadınlaşmasına izin vermeyeceğiz

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Başaran, "Kadın yoksulluğuna hayır" buluşmalarının sonuçlarını açıkladı. Başaran, tüm saldırılara karşı kadınların direndiğinin altını çizdi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, Ege Bölgesi'nde gerçekleştirdikleri "Kadın yoksulluğuna hayır" buluşmalarının sonuçlarına ilişkin Meclis'te açıklama yaptı. Yoksulluğa dair konuşan Başaran, ülkede pandeminin fırsata çevrildiğini ve iktidara yakın olanların zenginliklerine zenginlik kattığını söyledi. Halkın gittikçe yoksullaştığını belirten Başaran, bu durumdan en çok kadınların etkilendiğini dile getirdi ve "Bir tarafta yoksulluk gittikçe ağırlaşıyor, insanlar ceplerindeki son parayı en yakınlarına bırakarak intihar ediyor; bir tarafta zenginler gittikçe zenginleşiyor. Öyle bir durumdayız ki, iktidar destekçileri bile türlü yollar bularak, hizmet pasaportları ile ülkeyi terk ediyorlar. Orada yaşanan usulsüzlükler bir tarafa, bu durum gösteriyor ki artık AKP'liler bile bu ülkeyi yaşanılabilir bir ülke olarak görmüyor. Zamanlar, mekânlar, biçimler farklı olsa da kadın yoksulluğunun nedenleri ve yarattığı sonuçlar her yerde aynı. Ve elbette ki kadınların mahkum edilmek istendiği bu yoksulluğun temelinde erkek egemen zihniyet ve kadın düşmanı politikalar bulunuyor" dedi.

'DİRENEN KADINLAR VAR'
"Yoksulluğun kadınlaşmasına izin vermeyeceğiz" diyen Başaran, "Kadınları istihdam alanının dışında tutarak ekonomik anlamda erkeğe bağımlı hale getirmek isteyen, ucuz iş gücü olarak gören, her türlü emek sömürüsüne maruz bırakan, Kod-29 ile kadınları hedef alan işverenleri koruyan, güvencesiz işlerde merdiven altı çalışmak zorunda bırakarak kadın düşmanlığını her defasında tescilleyen erkek egemen ittifakın karşısında; bu ittifakın her türlü saldırısı karşısında susmayan, yılmadan direnen, yaşamını idame ettirmeye çalışan kadınlar var" diye belirtti.

'HER ALANDA KADINLAR VAR'
Başaran, sözlerini şöyle devam etti: "'Kadın Yoksulluğuna Hayır, Kadınlar İçin Adalet' kampanyamız kapsamında İzmir ve Aydın'da gerçekleştirdiğimiz kadın buluşmalarında bunu bir kez daha gördük. Her türlü zorluğa rağmen sanatını icra etmekten vazgeçmeyen sokak müzisyeni kadınlar, eşit işe eşdeğer ücret diyen tekstil emekçisi kadınlar, her türlü ötekileştirme politikasına maruz bırakılmasına rağmen yılmayan Roman kadınlar, yaşadığı toprakları, evini iktidarın politikaları sonucu terk etmek zorunda kalmış, yaşamını idame ettirmek için çilek tarlalarında çalışan tarım işçisi kadınlar, hijyensiz, havasız ortamlarda midye kesmekten elleri yara içinde kalan, emeğinin karşılığını alamayan midye yapan kadınlar, yaptığı ekmekleri una yapılan zamlar yüzünden satamayan, ürünlerini seyyar tezgahlarda satarken her gün zabıtaların saldırısına maruz kaldıkları halde yaşam mücadelesi vermekten asla vazgeçmeyen kadınlar ve kadına yönelik şiddetle mücadele veren, kadın yoksulluğuna karşı direnen, 'Yaşamın her alanında kadınlar vardır!' diyen kadın dernekleri ve kurumları ile 13-14-15 Nisan tarihlerinde bir araya gelerek 'Kadın Yoksulluğuna Hayır, Kadınlar İçin Adalet' dedik."

'KADIN MÜZİSYENLER İÇİN İŞ TANIMI, GÜVENCE VE İSTİHDAM'
Kadın müzisyenlerin yaşadığı sorunların iş tanımı, güvence ve istihdam olduğunu belirten Başaran, "Buradan bir kez daha kadın müzisyenlerin taleplerini yetkililere duyuruyoruz. Müzisyenler için iş tanımı, güvence ve istihdam diyoruz. Müzisyenler işsizlik ücretlerinden faydalanabilmelidir. Müzisyenlerin çalışma koşulları düzeltilmeli, kazançları için belirli bir taban fiyat sağlanmalıdır. Müzisyen kadınların şiddete, tacize, mobbinge maruz bırakılmasına karşı önlemler alınmalı" diye konuştu. 

Tekstil işçilerinin 100 parça karşılığında sadece 10 TL kazandığını, almalarının da işverenin insafına bağlı olduğunun altını çizen Başaran, "Biz bunları söylemek zorunda olmaktan utanıyoruz. Zaten olması gereken koşulları tekrar tekrar talep etmek utanç verici. Tekstil emekçisi parça başı işi yapan kadınlara uygun, kayıtlı ve güvenceli iş koşulları sağlanmalı. Sağlık güvencesi olmalı. Evlerde, mahalle içlerinde merdiven altlarında gün ve gece boyunca bir kilo meyve parasına güvencesiz ve ucuz işçiliğe son verilmeli" ifadelerini kullandı. 

'ROMANLARIN EŞİT YURTTAŞ OLDUKLARI YALNIZCA SEÇİM SÜREÇLERİNDE HATIRLANIYOR'
Başaran, "İzmir Menemen'de Romanların yaşadığı bir mahalleyi ziyaret ederek Roman kadınlarla bir araya geldik. Orada da tablo farklı değil değildi. Çok basit! Roman bir kadın diyor ki "Bizim bir şey anlatmamıza gerek yok, bu mahallede bir tur atarsanız içerisinde bulunduğumuz durumu anlamış olursunuz." Romanlar bu ülkede birçok kesim gibi eşit yurttaş olarak kabul edilmiyor. Eşit yurttaş oldukları yalnızca seçim süreçlerinde akıllara geliyor. Seçimler yokken her türlü ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Sadece eden gücüne dayalı güvencesiz iş alanlarına sıkıştırılıyor. Yaşadıkları koşullarda özellikle pandemi sürecinde eğitime ve sağlığa ulaşmaları neredeyse imkansız hale gelmiş durumda. Yetkililerin sadece oy isteyeceği zaman uğradığı, geri kalan zamanlarda bir kez bile dönüp bakmadıkları mahallelerde kendi evinde tuvalet olmadığı için başka evlerde tuvalet ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalıyorlar. Roman kadınların yaşadığı yoksulluk da şiddet de iktidarın politikalarının sonucudur" dedi. 

'MİDYECİ KADINLARA DESTEK VERİLMELİ'
Midyeci kadınların koşullarına dikkat çeken Başaran, "Midyeci kadınların kayıtlı çalışma koşulları derhal sağlanmalıdır. Çalışma koşulları iyileştirilmeli, gerekli hijyen ortamı sağlanmalıdır. Midye işçiliği yapan kadınların ücretleri iyileştirilmelidir. Bu kadınların sağlık hizmetlerine erişimi sağlanmalıdır. İzmir'de midye üreten kadınlara sigorta desteği verilmeli, belediye tarafından imalatlarını yapabilmeleri ve kapasitelerini geliştirebilmeleri için destek verilmelidir" diye konuştu. 

'ÜRETEN KADINLARIN BİR ADRESİ DAHİ OLAMIYOR'
Başaran, şöyle devam etti: "Her kadına ya iş ya da gelir güvencesi bir hak olarak tanınmalıdır. Kadın yoksulluğunu yenmek için, yoksulluğu kız çocuklarına miras bırakan bu düzenin değişmesi şarttır. İktidarınız sosyal yardımları bir hak olarak tanımadığı için kadınları size  muhtaç hale getiriyor, kendinize bağımlı kılıyorsunuz. Her kadına ya iş ya da gelir güvencesi bir hak olarak tanınmalıdır.  İzmir ve Aydın'da hasır ören kadınlar, seralarda çilek toplayan kadınlar, tandır ekmeği yapan kadınlar, midye dolma üreten kadınlar bize şunu söylüyor: Kadınlar üretiyor. Kadınların evdeki emeği görünmediği gibi ücretli işler yaparken de emeği görünmüyor. Üreten kadınların bir adresi dahi olamıyor. Hükümete ve İzmir ve Aydın belediyelerine sorunlara çözüm üretmeye çağırıyoruz. Takipçisi olacağız."