24 Nisan 2024 Çarşamba

Başaran: 9 tutsak yanlış beslenme sonucu hastaneye kaldırıldı

Kriz masalarına gelen bilgiye göre 9 tutsağın yanlış beslenme sonucu hastaneye kaldırıldığını belirten HDP Milletvekili Ayşe Acar Başaran, "Tutsakların yaşamını tehlikeye atan bu keyfi tutumlar karşısında yetkililerin derhal gerekli adımları atmasını, yasal girişimlerin başlatılmasını bekliyoruz" dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Sözcüsü ve Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran ile HDP Milletvekili Necdet İpekyüz, açlık grevleri ve ölüm oruçlarının sona ermesinden sonra hapishanelerde yaşanan sağlık sorunlarına ilişkin partilerinin genel merkez binasında basın toplantısı düzenledi.
 
'BÖLGELERDE KRİZ KOORDİNASYONLARI KURULDU'
 
8 Kasım 2018 tarihinde Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in başlattığı açlık grevlerinin Türkiye'nin dört bir tarafındaki cezaevlerinde 3 binden fazla tutsağın katılımı ile dünyanın en kapsamlı eylemine dönüştüğünü hatırlatan Başaran, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın mesajı ile sona erdiğini anımsattı. Bu süreci izlemek, tutsakların bu kadar uzun süreli açlık grevleri sonrasında sağlıklarında herhangi bir sorun çıkmaması için Kriz Koordinasyon Merkezi kurduklarını aktaran Başaran, şöyle konuştu: "TTB, SES, ÖHD, İHD'li avukatlarla birlikte kriz masamızı oluşturduk. ÖHD ve ÇHD'li arkadaşlarla cezaevlerine ulaşarak ortaya çıkan sağlık sorunları TTB ve SES üzerinden çözmeye çalıştık. Birçok sorunu çözsek de halen tutsakların yaşamını tehlikeye atan tutum ve davranışlarla karşıyayız. Cezaevlerine hastane yönetimlerine çağrı yapmak, bir taraftan da uyulması gereken kriterleri açıklamak için buradayız."
 
'9 KİŞİ YANLIŞ BESLENDİKLERİ İÇİN HASTANEYE KALDIRILDI'
 
Bu sorunların birçoğunun çözülmüş olduğunu birçok hapishanede ortaya çıkan krizleri, hapishane yönetimleri ile görüşerek çözdüklerini kaydeden Başaran, "Ama özellikle Van Cezaevi'nde cezaevi idaresinin tehlikeli ve keyfi bir tutumu olduğunu belirtmek isteriz. Van Cezaevi'nde cezaevi idaresi ile kurmak istediğimiz iletişim engellenmek istenmekte. Ramazan ve farklı yoğunlukların olduğu gerekçesiyle randevularımıza talep vermemekte, Van Barosu ve TTB'nin girişimlerine cevap verilmemektedir. 27 Mayıs akşamı 9 kişinin yanlış beslendikleri için hastaneye kaldırıldıkları tarafımıza iletildi.  8 tutsak sağlıklı koşulları olmadığı mahkum koğuşunda olmayı reddettiği için tutsakların tedavileri yapılmamıştır ve hala cezaevinde herhangi bir sevk yapılmamıştır" ifadelerini kullandı.
 
Hapishanelerde uzun süreli açlık grevlerinden sonra beslenme açısından uygulanması gereken kuralların olduğunu ve hapishanelerde bunların hiçbirine uymadığına dikkat çeken Başaran, hapishanelerde kendilerine gelen ihlallere ilişkin şu bilgileri verdi: "Elazığ Cezaevi de bir kriz ve sorun olarak karşımızda duruyor. Elazığ 1 Nolu Cezaevi'nde bulunanlar açlık grevlerini sonlandırdıklarını ve hastaneye sevk edilmek istemişlerdir ancak bu tutsaklardan herhangi biri hastaneye kaldırılmamıştır. 27 Mayıs akşam saatlerinde tutsaklar revire çıkartılmış, kan tahlilleri alınmış ancak bunların hiçbirinin ciddi kilo kaybı olmasına rağmen diyet listesi hazırlanmamış ve takviye yapılmamıştır. Tutsakların sağlık sorunları yaşamaması için kantinde gerekli gıdalar bulundurulmamakta ve buna direnilmektedir. 
 
"27 Mayıs'ta açlık grevini bitirdiklerini tedavi olmak istediklerini, açlık grevini bitirdiklerini ve tedavi olmak istediklerini idareye bildirmelerine rağmen Ahmet Tekin, Yasin Göngür hastaneye sevkleri sağlanmış ancak bunların kan kusmaları sonucu yeniden cezaevine gönderilmişlerdir."
 
'TUTSAKLARIN SAĞLIĞINDAN CEZAEVİ YÖNETİMİ SORUMLUDUR'
 
16 Mart'ta greve başlayan Cengaver isimli tutsağın aktarımına göre revir doktorunun yazdığı diyet listesine göre iadelerin sağlanmadığı ve kantinden almak istedikleri uygun gıdaların tedariğinin yapılmadığını vurgulayan Başaran, "Elazığ daha önce de büyük sıkıntı ve sorunların yaşandığı bir cezaeviydi, bugün de bu tutum ve davranışların sürdüğünü görmekteyiz. Buna karşı idarelere, cezaevi hekimlerine, cezaevinin güvenliğini sağlayan jandarmaya çağrıda bulunuyoruz. Tutsakların sağlıklarından cezaevi yönetimi sorumludur. Bunun hem yasal hem vicdani sorumluluğu olduğunu hatırlatmak isteriz" diye konuştu. 
 
Yetkililere seslenen Başaran, birçok sorunu aşmalarına rağmen özellikle tutsakların yaşamını tehlikeye atan bu keyfi tutumlar karşısında yetkililerin derhal gerekli adımları atmasını, yasal girişimlerin başlatılmasını beklediklerini ifade etti. Başaran, "Patnos Cezaevi'nde ölüm orucunda olan tutsaklar tedavi edilmek istendikleri zaman idare 'nasıl başladıysanız aynı şekilde bitirin bu bizim sorunumuz değil' gibi bir yaklaşım gösterilmiştir. Bu sürecin hassasiyeti, açlık grevi yapanların sağlık durumları da dikkate alınarak herkesin sorumluluğunu yerine getirmesi çağrısını yapıyoruz" diye seslendi.
 
'YANLIŞTA ISRAR EDİLİYOR'
 
Ardından söz alan aynı zamanda hekim olan HDP Batman Milletvekili Necdet İpekyüz açlık grevi sonrası neler yapılması gerektiğine ilişkin konuştu. Dünya Hekimler Birliği'ne ve uluslararası anlaşmalara göre açlık grevleri sürerken müdahale edilemeyeceğini hatırlatan İpekyüz, "Bittikten sonra tıbbi süreç başlar. Dünya tarihinde not düşecek düzeyde 3 bin kişiden bahsediliyor. 3 bin nüfus Türkiye'nin bir çok ilçesinden daha büyük, bunların yakınlarını ele aldığımızda ciddi bir nüfus. 3 bin kişiye hizmet verirken yanlışlardan kaçınmak lazım. Ama biz görüyoruz ki gerek partimizin ve STK'ların önerilerine rağmen kimi yerlerde art niyetli, kimi yerlerde bilinçsizlikten dolayı yanlışta ısrar ediliyor" dedi.
 
Herhangi bir kanama görüldüğünde, bir problem çıktığında hastanelere sevklerin yapılması gerektiğini vurgulayan İpekyüz, devamında şöyle konuştu: "Her kim rahatsızlanırsa ambulans ile hastaneye sevk edilmelidir. Ring aracıyla hele hele kelepçelenerek sevk edilmesi kabul edilemez. Güvenliği gerekçe gösterecek yeni bir işkenceyi kimse yapmamalıdır. Bunu Sağlık personelini kullanarak, onları öne sürerek yapanlar bunu yapanlar daha kötü bir uygulamaya imza atmaktadır. Bu süreçte ele alınması gereken diğer önemli konu ise kişinin yatması gerekiyorsa mutlaka hastane koşullarında olması lazım. Biz 10 günlük bir açlıktan söz etmiyoruz. O nedenle bu süreci iyi takip etmek lazım, bizim isteğimiz Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı ile yaptığımız görüşmelerde bu süreçlerden sonra üçüncü  göz dediğimiz bağımsız heyetlerin cezaevlerini ziyaret etmesi lazım." 
 
'TUTSAKLARI YENİ DOĞAN BİR BEBEK GİBİ DAVRANILMALI'
 
Tutsakların yeni doğan bir bebeğin anne memesinden kesildiğinde nasıl besleniyorsa öyle beslenmesi gerektiğine işaret eden İpekyüz, "Nasıl ki bir bebek baharatlı ve katı yiyecekler yiyemiyorsa öyle yaklaşmak lazım. Azar Azar 6-7 kez, gaz yapmaya neden olmadan, normal gıdaya yavaşça geçilmesi lazım. En büyük önerimiz şudur; daha önce beslendiği gıda porsiyonun yarısından başlayarak 3 hafta sonra normale dönmelidir. Nasıl ki bir bebeğe gazlı içecek içirmiyor ve katı gıda ile beslemiyorsak ona göre davranmak lazım" dedi.
 
Aileler ve avukatlar aracılığıyla yapılan görüşmelerde herhangi bir sıkıntıya yol açmamak için kriz masalarına müracaat edebileceğini dile getiren İpekyüz, "Bir cezaevinde tüberküloz ile ilgili bir şey var. Bir tüberküloz meselesi aktifse ilerde bunun daha da yayılmasına neden olabilir. Hem hekimlerin hem de sağlık personellerinin ciddi sorumluluğu var bu süreçte" diye konuştu.