24 Nisan 2024 Çarşamba

Başaran: 8 Mart ve Newroz alanları mücadelenin büyütülmesi mesajı verdi

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi, TCK ile ilgili Meclis gündemine getirilen yeni yasa tasarısının erkeklere "iyi hal indirimi"ne yeni kılıf oluşturduğuna dikkat çekti. Başaran, yaşanan kadın katliamları, taciz, tecavüz saldırılarının sorumlusunun iktidar ve yargı olduğuna işaret etti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. 8 Mart meydanlarını dolduran kadınların barikatları aştığını vurgulayan Başaran, Newroz alanlarını dolduran milyonların da geri adım atmayacaklarının mesajını net bir şekilde verdiğine dikkat çekti.

'KADINLAR BARİKATLARI AŞARAK 8 MART MEYDANLARINI DOLDURDU'
HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Başaran, 2022 yılı 8 Mart ve Newroz kutlamalarını hatırlattı. 8 Mart günü sokağa çıkan kadınların geleceklerini, yaşamlarını, bedenlerini savunmak için mücadeleden vazgeçmeyeceklerini, farklılıklarıyla, dilleriyle, duruşlarıyla bütün engellere rağmen barikatları tek tek aşarak 8 Mart meydanlarını doldurarak ortaya koyduğunu vurgulayan Başaran, "Amed'de, İstanbul'da, Şırnak'ta, Van'da, Adana'da, Mersin'de, Türkiye ve Kürdistan'ın dört bir yanında genç, kadın, yaşlı, çocuk milyonlar Newroz'da alanları doldurdu. Bizce çok net mesajlar verdiler. Alanları dolduranlar uygulanan baskı politikalarına karşı geri adım atmayacaklarını bir kez daha duruşlarıyla, attıkları sloganlarlar ve renkleriyle ifade etmiş oldular. Bu ortaya çıkan tablodan sonra herkesin bir kez daha durup düşünmesi ve değerlendirmesi gerektiğini düşünüyoruz" dedi.

Newroz meydanlarında ortaya konulan en net mesajın tecride karşı mücadelenin durmayacağı ve Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözümünün adresinin İmralı ve Abdullah Öcalan olduğu şeklinde olduğunu kaydeden Başaran, "Şimdi herkesin bir kez daha şapkasını önüne koyup bu süreci ve geleceği planlaması gerektiğini söylüyoruz. Bizlere de çokça sorumluluk yükledi halkımız. Bu süreçte mücadeleyi daha da büyütme ve sorunları çözme sorumluluğunu da Newroz alanlarında halkımız bir kez daha ifade etti. Newroz'un ve 8 Mart'ın en önemli mesajları tecrit ve cezaevlerindeki durumdu. Sayın Öcalan üzerinde yürütülen mutlak tecrit politikalarının, Sayın Öcalan ile son bir yıldır neredeyse hiçbir görüşme yapılmamasına karşı verilen refleks bu tecrit politikasından vazgeçilmesi, Sayın Öcalan'ın düşüncelerinin özgürce toplumla paylaşılmasının önünün açılmasıydı" diye konuştu.

'CEZAEVLERİNDEKİ HER ÖLÜMDEN İKTİDAR SORUMLU'
Hapishanelerde artan ölümlere işaret eden Başaran, Adli Tıp Kurumu (ATK) kararlarıyla tutsakların ölüme terk edildiğini söyledi, yaşanan ölümlerden iktidarın sorumlu olduğunu vurguladı.

YARGI KATİL ERKEKLERİ AKLIYOR
İntihar denilerek üstü örtülen kadın katliamlarındaki artışa dikkat çeken Başaran, son 3 ayda 8 kadının "balkondan düşerek" yaşamını yitirdiğinin açıklandığını kaydetti.

Başaran, Melek Karaaslan'ın katilinin ATK raporuyla aklanmaya çalışıldığı hatırlattı, "Duygu Delen davasında, iktidarın yargısı yine bizleri ve kadınları şaşırtmadı. Erkeğe beraat vererek erkeği yine aklamış oldu" dedi.

'İYİ HAL İNDİRİMİNE BAŞKA KILIF BULUNDU'
İktidarın TCK ile ilgili değişiklik önerisi yaptığını belirten Başaran, yasa tasarısının Adalet Komisyonu'ndan geçtiği bilgisini verdi. İktidarın her zaman olduğu gibi erkekleri koruyan yeni bir yasa düzenlemesi yaptığını, söylendiği gibi "iyi hal indirimi"nin kaldırılmayacağını vurgulayan Başaran, "Bu yasayla beraber, erkeklik indirimi olarak adlandırdığımız 'iyi hal indirimine' başka bir kılıf bulunmuş durumda. Bunun adına 'pişmanlık indirimi' denildi" diye kaydetti.

Erkeklerin daha önce mahkeme salonlarında kravat takarak, el pençe divan durarak indirim aldığını hatırlatan Başaran, yeni düzenlemeyle pişman olduğunu gösteren erkeklerin, kravat indiriminde olduğu gibi cezalarının indirileceğini belirterek "iyi hal indirimi"nin yürürlükte kalacağına işaret etti.

'SİSTEMATİK TACİZ CEZASIZ BIRAKILACAK'
Yeni yasa düzenlemenin aynı zamanda kadınlara yönelik sistematik tacizi cezasız bırakmayı amaçladığını vurgulayan Başaran, kadınlara yönelik işlenen suçların bazı yasalarda göstermelik bir takım değişiklik, göstermelik ceza artışlarıyla ortadan kaldırılamayacağını vurguladı. Başaran şöyle konuştu: "Bu göstermelik kanunlar, kadına yönelik şiddetin münferitmiş gibi gösteren yaklaşımın bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Bu mesele münferit ve olağan cinayetler gibi ele alınmamalı. Kadınlar bu ülkede kadın oldukları için şiddete uğruyor. Kadın oldukları için tacize ve tecavüze uğruyor. Kadın oldukları için istihdam alanlarından uzaklaştırılıyor. Tam da bunun karşısında İstanbul Sözleşmesi bir cinse yönelik her türlü ayrımcılığı ortadan kaldırmak için birçok düzenleme içeriyordu. Bu göstermelik kanunları yapmak yerine iktidarın İstanbul Sözleşmesi'ni derhal uygulamaya devam etmesi gerekiyor. Çünkü biz İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlükte olduğunu ısrarla ifade ediyoruz."

Kadınlara karşı işlenen suçlardan devletin de sorumlu olduğunu vurgulayan Başaran, okullarda kız ve erkek çocukların yan yana oturmasından rahatsız olanların çocuklara yönelik cinsel istismar saldırılarından rahatsız olmamasına tepki gösterdi. Başaran, "Çocuklar Şırnak'ta istismara uğrarken neredeydiniz? Çocukların istismarından neden bu kadar rahatsız olmuyorsunuz? Erkeklerin cezasızlığından neden rahatsız olmuyorsunuz? Van'da suçunu itiraf ettiği halde korucunun serbest bırakılmasından neden hiçbir rahatsızlık duymuyorsunuz" sorularını yöneltti.

'YARGI-İKTİDAR ERKEKLERİ TEŞVİK EDİYOR'
Erkek egemen politikalara karşı mücadele etmeye devam edeceklerini vurgulayan Başaran, "Asıl biz sizden rahatsızız. Sizin yarattığınız ortamdan rahatsızız. Bu ortama karşı 8 Mart'ta alanları doldurduğumuz gibi yaşamın bütün alanlarında mücadele etmeye devam edeceğiz. Yargı erkekleri teşvik ediyor, iktidar erkekleri teşvik ediyor ve toplum içerisindeki erkekler kışkırtılarak kadına karşı bir güç olarak kullanılıyor. Kadınları buna karşı sessiz kalmaya, makul ve makbul davranmaya ya da yaşamaya zorluyorlar. Biz bu yaşamı kabul etmeyeceğimizi daha önce de defalarca söyledik" diye konuştu.

Başaran, savaş politikalarına, savaşta kadınlara yönelik işlenen suçlara da değindi. Rusya ve Ukrayna arasında arabulucu olduğunu iddia eden AKP-MHP iktidarının Güney Kürdistan'a yönelik saldırı ve işgal hazırlığında bulunduğunu hatırlatan Başaran, "Biz kadınlar bu erkek egemen ittifaklara da bu yürütülen savaş politikalarına karşı da alternatifsiz değiliz. Rojava, Kuzeydoğu Suriye bugün aslında bunun en önemli örneği ve ortaya çıkan en önemli modellerinden biridir. Kadın özgürlükçü, halkların eşit bir biçimde yaşayacağı, savaşların ve krizlerin olmadığı, doğanın talan edilmediği bir yaşamı hep beraber kurabileceğimize inanıyoruz" dedi.