21 Mayıs 2024 Salı

Avukatlar 'çoklu baro' düzenlemesini değerlendirdi: İktidarın savunmayı teslim alma operasyonu

'Çoklu Baro' teklifi olarak tanımlanan baroların işleyişine ve yapısına müdahale anlamı taşıyan düzenleme Meclis'e geldi. Düzenlemeyi değerlendiren avukatlar, "Bu iktidarın baroları, savunmayı teslim alma operasyonudur" tepkisinde bulundu. 

Baroların yapısında değişiklik öngören 'çoklu baro' düzenlemesini içeren yasa teklifi, avukatlara ve barolara rağmen Meclis'e sunuldu. 

Düzenlemeye ilişkin tepkilerse devam ediyor. Bugün İstanbul ve Adana barolarının eylemi olacak. Avukatlar, düzenlemenin baroların kamu kurumu niteliğindeki yapısına müdahale anlamına geldiği ve 'tek adam' rejimini kuvvetlendirmeyi amaçladığına dikkat çekiyor. Avukatlar, TBB Başkanı Feyzioğlu'na da tepkili. 

"Bu iktidarın baroları, savunmayı teslim alma operasyonudur" yorumu yapan avukatlar düzenlemeyi ETHA'ya değerlendirdi:

'BAROLARIN VE AVUKATLARIN DÜŞÜNCELERİ ALINMADAN TASARI OLUŞTURULDU'
İstanbul Barosu'ndan Avukat Sezin Uçar: Hem meslek odaları bakımından hem de barolar gibi kamu kurumu niteliğindeki meslek odalarında, bugüne kadar mevcut siyasal iktidarın bir hegemonya kuramadığı ortada. Demokratik yollarla yönetimine gelemediği bu tür meslek odalarında, buraları işlevsizleştirerek ve yetkilerini ellerinden alarak bir politika geliştiriyor. Dolayısıyla, bu amaçla yapıldığı için bunu bir demokratikleşme adımı olarak görmemiz mümkün değil. AKP'nin bugüne kadar ki demokratikleşme adı altında yaptığı her şeyin aslında mevcut 'tek adam' rejimini kuvvetlendirdiğini, kendi siyasal iktidarını güçlendirdiğini gördük. Kamu kurumu niteliğindeki kurumlar olarak, kamusal bir hizmet olarak baroların; devlet karşısında savunmayı, halkı, ezilenleri temsil eden bir meslek odası olma pozisyonunu değiştirmeye çalışıyorlar. Baroların işkencenin önlenmesinde çok özel bir rolleri var, toplumsal cinsiyet anlamında özel bir rolleri var. Baroların bu rolleri ne kadar yerine getirip getirmediğinden bağımsız söylüyoruz bunu. Toplumsal ve siyasal yaşamda bir özne durumundaki kurumlardır. Bu kurumlar işlevsizleştirilmeye çalışılıyor. Bunun da yolu, demokratik nitelikteki seçimlerden değil de 'çoklu baro' uygulamasından geçiyor. Tasarının yapılma biçimi de son derece gayrimeşru. Baroların, avukatların hiçbir şekilde düşüncelerinin alınmadığı bir ortamda yasal değişiklik yapılıyor. Buna karşın bu kadar kuvvetli bir karşı çıkış varken, seksen baronun da bu tasarının görüşmelerinin içerisinde olmak istediklerini belirtmelerine rağmen baroların dışlandığı bir tutum sergileniyor. Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu'nun bu noktadaki tutumunun ise, baroları temsil etmediği çok açık. Adeta mevcut siyasal iktidarın sözcüsü pozisyonunda. Temsil ettiği avukatların, baroların fikir savunucusu, sözcüsü olmak yerine mevcut yürütme organının başındaki siyasal iktidarın temsilcisi niteliğinde. 

'SADECE AVUKATLARA DEĞİL TÜM YURTTAŞLARIN TEMEL HAKLARININ KORUNMASINA YÖNELİK BİR SALDIRIDIR'
Muğla Barosu'ndan Avukat Metin Kesikçiler: 'Çoklu baro' sistemi siyasal iktidarın, baroların Türkiye Cumhuriyeti'nin temel kurucu unsurlarına sahip çıkması, kendi içerisindeki tüm sorunlarına, tüm ayrışmalarına, tüm meslek içi eksikliklerine rağmen; anayasal haklar bağlamında hükümete karşı olabilmeleri nedeniyle barolar hedef alınmış durumda. Baroların, azınlık gördüğümüz veya ilgiye muhtaç olarak niteleyebileceğimiz gruplara, başka hiçbir meslek örgütü veya toplum kuruluşu destek çıkmazken, anayasal teminat olarak destek vermeyi, bunu kendilerinin görevi addetmeleri ve bu görevleri de birer savunucu olarak gerekirse hükümete karşı yapabilmeleri hükümetin buna müdahalesini getirmiştir. Bu noktada 'çoklu baro' teklifi barolara yapılmış en büyük saldırıdır. Çoklu baronun temelinde bir proje vardır. Bu yıllar önce de gündeme geldi ve çok büyük tepkilerle geri çekildi. Çoklu baro sadece biz avukatlara yapılan bir saldırı değil, tüm yurttaşların temel haklarının korunmasına yönelik bir saldırıdır. Bu halkların kendi demokratik süreçlerini etkileyeceği gibi aynı zamanda, avukatları meslek içi özlük haklarını da etkileyecek tabii. 'Çoklu baro' siteminde İktidara yakın bir baro olacak ve o tüm işleri alma noktasında birinci sırada yer alacak. Vatandaşın hak arama hürriyeti sekteye uğrayacak. Bu durum sadece avukatlar değil, tüm halk tarafından görülmelidir. AKP baroların statüsünü faşizanca nitelendiriyor ve 'biz bunu daha demokratik hale getireceğiz' diyor. Hükümet, çoklu hükümet sistemini 'paralel devletten yana' diyerek bunu büyük bir koz olarak kullanırken; 'çoklu baro' sistemini ise demokratik olarak değerlendirmesi çok ironik bir durum. Bu durumda çoklu hükümet de olabilir o zaman. TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, başkan olduğu ilk dönem böyle değildi, her zaman eleştirdiğimiz noktaları oldu tabii fakat böyle değildi. Akla ya bir iktidar derdinde ya da ticari bir beklentisi var diye geliyor. Feyzioğlu'nun bir temsiliyeti kalmamıştır artık.

'BU TEKLİF İKTİDARLARIN SAVUNMAYI TESLİM ALMA OPERASYONUDUR'
İzmir Baro'sundan Avukat Evren Çıldır: 'Çoklu baro' fikrinin iktidar tarafından, bir demokratik katılım yolu olarak gösterilmesi tamamen satış stratejisidir. Baroların hangi özelliği antidemokratiktir de 'çoklu baro' bunu çözecek? Böyle bir şey yoktur. AKP'nin her dönemde yaptığı gibi bu dönemde de, toplumsal muhalefetin çeşitli alanlarını teslim alma, oraya dönük bir operasyon yapma yolundaki niyetinin bir göstergesidir bu durum. 'Çoklu baro'nun getireceği şey şudur; yargının üç sacayağından biri olan savunma, özellikle büyük şehirlerde teslim alınamamıştı. Ve iktidarın 'koşulsuz her şey benimdir' zihniyetine biraz tersti bu durum. Şimdi beş binden fazla üyesi olan barolarda 'çoklu baro' kurulabilecek. Ki, bu sadece Ankara, İzmir ve İstanbul baroları ile ilgili bir durum, yani bu bile bunun AKP karşıtı barolara yapılan bir operasyon olduğunu gösteriyor. Daha iktidar yanlısı barolarda 'çoklu baro'nun bir etkisi olmayacak. Böyle yerlerde AKP-MHP yanlısı gruplar, iki bin avukatın talebi ile bir baro oluşturabilecekler. Nasıl ki sendikalarda, iktidara yakın olan sendika avantajlı durumda oluyorsa, 'çoklu baro'da da aynısı olacak. Avukatlığın çeşitli alanlarında, mesela bir kamu kuruluşuna atanmada veya hakim-savcı olabilmek için şehirlerin gerçek barolarına değil 'iktidara yakın barolara' üye olmak gerekecek. 'Çoklu baro'nun avukatlara, adalet mücadelesine demokrasi getireceği düşüncesi iddiası bir safsatadan ibarettir. Bu iktidarın baroları, savunmayı teslim alma operasyonudur. Buna karşı direnmek de tüm avukatların yükümlülüğüdür. TBB Başkanı Feyzioğlu, artık var olan siyasal iktidarın sesi olmuş durumdadır. Ankara'da 60'dan fazla baronun avukatları orada direniyorken, hukuksuz bir şekilde barışçıl gösteri hakları elinden alınmışken; Feyzioğlu'nun Anıtkabir'e gidiyor olması direnen baro başkanlarını terörize etmektir, baro başkanlarını hedef göstermektir. Kendisinin 'çoklu baro'ya dair 'istemiyoruz' gibi bir söylemi var ama ne yapıyor? 

'AVUKATLARIN HANGİ BAROYA ÜYE OLDUĞUNUN BİLİNMESİ YARGILAMARI ETKİLEYECEKTİR'
Ankara Baro'sundan Avukat Şevin Kaya: Nasıl bir taslakla karşı karşıya kalacağımızı tam olarak bilmiyoruz. Halihazırdaki taslakta, baroların bölünerek savunmanın tamamiyle etkisizleştirilmesine, susturulmasına, yok sayılmasına dönük bir hareket söz konusudur. Savunmanın tamamen yargıdan çıkarılması niyetlenmektedir. Avukatların hangi baroya üye olduğunun bilinmesi, yargılamaları etkileyecektir. Kişiler, savunmanın gücünü hissedemez olacaktır. TBB Başkanı Feyzioğlu'nun bu noktadaki tutumu kabul edilir değildir. Savunmaya gelen bu baskıya ve savunmanın hiçleştirilip yok sayılmasına dair herhangi bir tutumu söz konusu değildir. Durduğu yer avukatların yanı değil iktidarın yanıdır.