6 Mayıs 2024 Pazartesi

Avukat Sezin Uçar: İnfaz paketinde büyük bir eşitsizlik söz konusu

AKP-MHP iktidarı tarafından hazırlanan "İnfaz düzenlemesi" bir torba yasa olarak Adalet Komisyonu'nda kabul edildi ve yarın Meclis'te görüşülmesi bekleniyor. Düzenlemenin siyasi tutsaklar bakımından büyük bir hukuksuzluk ve hak gasbı içerdiğine dikkat çeken EHB avukatlarından Sezin Uçar, "Örgüt üyeliğinde alt ve üst sınırda birer yıl arttırım yapıldı, bugüne kadar fiili olarak uygulanan yayınların verilmemesi artık yasal hale getirildi" dedi.

Cumharbaşkanı Erdoğan, bugün de yaptığı açılamada, toplumun tüm kesimlerinin itirazlarına rağmen hazırlanan infaz paketinin yarın Meclis Genel Kurulu'nda görüşüleceğini açıkladı.

11 farklı konuda değişiklik içeren paket 70 ayrı maddene oluşuyor. AKP-MHP iktidarı, daha önce getirmeyi planladığı ancak toplumsal kesimlerin itirazları nedeniyle getiremediği bir çok düzenlemeyi "salgınla mücadele" adı altında bugün yasalaştırmak istiyor.

Ezilenlerin Hukuk Bürosu (EHB) Avukatlarından Sezin Uçar, Adalet Komisyonu tarafından kabul edilen infaz yasasındaki düzenlemelere ilişkin ETHA Editörü İsminaz Temel'in sorularını yanıtladı.

Avukat Uçar, öncelikle genel olarak pakete ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Koronvirüs salgının başlamasının ardından büyük risk oluşturan hapishanelere ilişkin bir düzenlemenin herkes tarafından beklendiğini belirten Uçar, şunları söyledi: "Siyasi iktidar oy kaygısıyla, zaman zaman iktidarını güçlendirmek için hapishanelerle ilgili düzenlemeyi hep gündemde tuttu. Dolayısıyla yaklaşık iki-üç yıldır toplumun çok büyük bir kesimi hapishanelerle ilgili, adaletle ilgili böyle bir beklentiyi ifade ediyor.

"Ama bugün karşımıza çıkan tasarı esasta koronvirüs salgını nedeniyle yapıldığı söylenen, mapusların sağlık hakkına erişimi bakımından yapılan bir düzenleme değil. İktidarın kendi düşünce yapısını içerisinde getirmek istediği bir infaz düzenlemesidir. Yani erkek egemen iktidar, kendisi ile aynı düşünceleri paylaşmayanlara karşı oluşturduğu bir infaz rejimi söz konusu bunu daha da perçinleşmiş hale getirmiş oldular. Yani bu düzenleme salgın kapsamında mapusların sağlık hakkına erişimi konusunda yapılmış bir düzenleme değil."

Birleşmiş Milletveler'in tüm tutsakların serbest bırakılması yönünde çağrı yaptığını, bir çok ülkede de bunun uygulandığını hatırlatan Uçar, "Türkiye'de de bugün Adalet Bakanlığının bu anlamda yapması gereken tüm tutukluların, en büyük risk grubundan olanlardan başlamak üzere tahliyesini, hükümlülerin de infazını durdurmasıdır. Bu devletin en temel yükümlülüğüdür. Ama şu an mevcut infaz düzenlemesinde böyle bir motivasyonla, yani mapusların sağlık hakkını güvencelemek, salgının yayılmasını engellemek gibi bir düzenleme yapılmıyor" dedi.

‘ÖRGÜT ÜYELİĞİ İLE İLGİLİ ALT VE ÜST SINIRDA BİRER YIL ARTTIRIM YAPILIYOR'
Düzenlemede "Örgüt üyeliği" ile ilgili yapılan önemli bir düzenlemenin gözden kaçtığına işaret eden Uçar, "örgüt üyeliği" cezalarında alt ve üst sınırda birer yıl arttırım yapıldığını kaydetti. Uçar, "İktidarla aynı düşünceyi paylaşmayan, sosyal medya kullanıcılarından tutunda siyasi parti ve sendika yöneticilerine, aydınlara, gazetecilere, milletvekillerine kadar düşünceleri nedeniyle tutuklu olanların hepsi bu kapsamın dışında tutuluyor. Bu çok büyük bir ayrımcılık. Bu Anayasa'daki ayrımcılık ilkesine de aykırılık teşkil eder. Onun dışında Türkiye imzaladığı, taraf olduğu sözleşmelere de aykırılık teşkil eder" şeklinde konuştu. 

‘YAYIN YASAĞI ARTIK YASAL BİR ENGELLEME'
Uçar, "İnfazda eşitlik sağlanması" yönünde de temel eksikliklerin olduğuna işaret etti ve ekledi: "OHAL'in ilan edilmesinin ardından hapishanelerde ciddi hak ihlalleri var. Bunlardan biri de sosyalist, muhalif yayınların verilmemesi. Bu düzenleme ile bugüne kadar hapishane idaresinin fiili olarak yaptığı bu hukuksuz uygulama, yasal bir engellemeye dönüştürülmüş durumda. Mapusların gazetelere, dergi ve kitaplara erişimi engellenmiş durumda."

Denetimli serbestliğin uygulanmasında da adaletsizliklerin olduğunu belirten Uçar, "Mevcut infaz hukuku içerisinde denetimli serbestlik süresi tüm suçlar bakımından bir yıl ama siyasi tutsaklar bakımından bu süre dahi uygulanmıyordu. Siyasi tutsaklar ‘iyi halli' olmadıkları iddiasıyla bu haklarından yararlanamıyorlar. Şimdi 3 yıla çıkarıldı ama yine siyasi tutsaklar bunun dışında bırakılıyor. İnfaz düzenlemesinde de yine siyasi tutsaklar bakımından bir düzenleme yapılmıyor. Büyük bir eşitsizlik söz konusu" şeklinde konuştu.

'KADINA YÖNELİK SUÇLARDA MANİPÜLASYON SÖZ KONUSU'
Uçar, "Kadına yönelik suçların" kapsam dışı bırakıldığı yönündeki açıklamaların bir manipülasyon olduğunun altını çizdi. Uçar, buna ilişkin de şu değerlendirmeleri yaptı: "Biliyorsunuz infaz paketi taslak halinde kamuoyuyla paylaşılmadan, cinsel suçları da kapsadığına dair haberler yayınlandı. Bunlar haklı olarak kadın örgütlerinin güçlü tepkisiyle karşılandı. Daha sonra, bu suçların kapsam dışı bırakılacağı söylendi. Ama TCK'nın kendi sistematiği içerisinde 'kadına yönelik suç' diye bir kavram yok. TCK 102. ve devamındaki maddeler cinsel suçu düzenliyor, böyle bir kategori var. Evet cinsel suçlar bu düzenlemenin dışında bırakıldı. Ama kadına yönelik suç dediğimizde örneğin hakaret,tehdit suçu ya da yaralama suçu bunlar da kadına yönelik işlenmiş suçlar. Bunlar infaz kanunu kapsamı içerisinde yani onlar bu indirimden kalıcı şekilde yararlanacaklar."