19 Nisan 2024 Cuma

Av. Okumuşoğlu: Kamilet Vadisi'ni bu hale denetimsizlik getirdi

Kamilet Vadisi, devam eden mahkemelere ve birçok eksikliğe rağmen yapılan HES nedeniyle büyük bir ekolojik yıkımla karşı karşıya bırakılmış durumda. Yaşam savunucusu Avukat Yakup Okumuşoğlu, yaşanan tüm süreci değerlendirerek, denetimsizliğin vadini bu hale gelmesine neden olduğunu söyledi.

Artvin'in Arhavi ilçesinde bulunan Kamilet Vadisi'nde MNG Şirketler Grubu tarafından yapılan hidroeliktrik santrali (HES) nedeniyle vadinin doğal yaşam alanı büyük bir tahribata uğratıldı, ağaçlar kesildi, derelerinden çamur akmaya başladı. MNG Şirketler Grubu'nun sahibi Mehmet Nazif Günal'ın da Arhavili olması ve buna rağmen kurallara dahi uyulmadan yaptırdığı HES, Arhavililerin büyük tepkisine neden oldu.

İçerisinde Mençuna Şelalesi ve 18. yüzyılda yapılan tarihi Çiftekemer Köprüsü'nü de barındıran Kamilet Vadisi, yaklaşık olarak 11 bin bitki türü ve büyük bir yaban hayatına ev sahipliği yapıyor. Karadeniz İsyandadır Platformu'nun twetterdan yaptığı açıklamaya göre Kamilet Vadisi; 6 adet nesli tehlike altında olan, 27 adet hassas, 5 adet nesli tehlike altında olmaya yakın bitki türü ve 4 adet nesli tehlikeye altında olmaya yakın kuş türünü içerisinde bulunduruyor. Yine vadide Edebiyat ve Sanat Eserlerinin Korunmasına İlişkin Bern Sözleşmesine dahil 3, Nesli Tehlike Altındaki Türlerin Ticaretine İlişkin Sözleşmeye (CITES Sözleşmesi) dahil ise 7 adet madde bulunuyor.

Tüm bunlara rağmen ilk olarak 2010 yılında Kamilet Vadisi'nde yapımına başlanan HES ile ilgili o yıllarda bir çok dava açıldı, iptal kararları alındı, uzun bir süre devam eden mahkeme süreçleri karşısında vadide HES yapımı ise devam etti. Yaşam savunucusu avukat Yakup Okumuşoğlu, yaşanan tüm süreci ETHA'ya anlattı.

'YAYLAYA DEDİLER HES'E YOL YAPTILAR'
Kamilet Vadisinin yolu dahi olmadığını tamamen yaban hayata ait bir yer olduğunu söyleyen Okumuşoğlu, "Vadinin yolu olmadığı için üç muhtar zamanında yaylaya çıkabilmek için İl Özel İdaresi'ne yol başvurusunda bulundular. İl Özel İdaresi tarafından kabul edilen başvuru esnasında MNG Şirketi'ne ait taşeron bir firma yol yapımını üstleniyor ve bu İl Özel İdaresi tarafından da yine kabul ediliyor. Yol yapımı bittikten sonra yaylaya çıkan bir yolun olmadığı HES'in dere yatağına inebilmesi için yapılan bir yolun olduğu anlaşılıyor. Gözlerden uzak olduğu için yıka döke yapmışlar" dedi.

Avukat Yakup Okumuşoğlu, Kamilet Vadisi'nde toplam üç adet HES bulunduğunu bunların birinin şuan devam eden Orta HES, diğerinin Taşlıkaya HES, bir diğerinin de Çamlıca HES olduğunu belirtti. Okumuşoğlu, Taşlıkaya HES ile ilgili açtıkları davanın iptal ile sonuçlandığını ve Danıştay tarafından da onaylandığını dolayısıyla yapılamadığını söyledi. Çamlıca HES'in ise, Fındıklı Deresi'nden akan Abu Çağlayan Deresi'nin suyunun Kamilet Vadisi'ne aktarılıp yapılması planlanan HES olduğunu dile getiren Okumuşoğlu, açtıkları dava sonucu bu projenin de iptal olduğunu belirtti. Şuan sadece Orta HES'in bulunduğunu ve ona karşı da açtıkları iki dava olduğunu söyleyen Yakup Okumuşoğlu, "Orta HES'e karşı açtığımız iki dava var. Biri orman izni verilmesine dair karar, bunun iptalini sağladık. Diğeri de imar planı iptali davası, bu dava ise iptalle sonuçlandı fakat hala Danıştay'da bekliyor. Bu mahkemeler devam ettiği için HES'i yapmış oldular" dedi.

'YAPTIKLARI HES'DE EKSİKLER VAR VE VADİ DAHA ÇOK ZARARA UĞRUYOR'
Şuan derenin çamurlu akmasına ilişkin Okumuşoğlu, şunları anlattı: "Daha proje bitmeden HES'i devreye almışlar. Regülatör suyu yamaca taşıyan bir yapı, oradan kanallarla su yamaç boyunca taşınıyor. Bu regülatör yapısında yağış dönemlerinde yapılması gereken bir sistem var. O da çok fazla su geldiğinde suyun fazlasının dere yatağına salınımını gerçekleştirecek olan bir sistem. Kamilet Vadisi gibi zor girilen yerlerde, elektrikli sistemle oturduğunuz yerden basıp kapakların açılmasını sağlarsınız. Böylece su dereye akabilir fakat bu sistemi kurmamışlar. Bunu kurmadıkları için su yamaçlarda bulunan yükleme havuzuna gidiyor, bu dere yatağı değildir. Buraya da su fazla gelince yamaçlardan taşıyor ve önene kattığı her şeyi yıkarak yoluna devam ediyor. Yani hem yol hem de yamaçtan akan su nedeniyle tüm vadi zarara uğratılıyor. Yükleme havuzunda da acil tahliyeler için bir yapı gerekiyor. Fazla su geldiğinde aktarılmasını sağlayacak olan bu yapı da yapılmamış durumda. İki eksik yapı nedeniyle bu zarar meydana gelmiş oluyor."

'FİRMA O EKOSİSTEMİ MÜMKÜN OLDUĞU KADAR ESKİ HALİNE GETİRMELİ'
Mahkeme sonuçlarından sonra firmanın usulüne uygun çalışıp çalışmadığı tespitlerinin yapılarak gerekli cezaların verilmesini bekleyen Okumuşoğlu, "Mahkeme sonucundan sonra gerekli cezaların verilip, gerekirse faaliyetin durdurulması sağlanarak, vadinin restorasyonunun yapılması gerek. Firmanın o ekosistemi mümkün olduğu kadar eski haline döndürmesi gerekiyor" dedi.

Vadinin bu hale gelmesinin asıl nedeninin denetimsizlik olduğunu dile getiren Avukat Yakup Okumuşoğlu, "Denetimi yapması gereken Devlet Su İşleri'nin (DSİ) su yapıları denetimi yönetmeliğine göre hareket etmediğini görüyoruz. HES'ler Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporuna göre yapılıyor. Fakat gördüğümüz yıkımlara baktığımızda ÇED'de verilen plana göre hareket edilmediği ortadadır. Bunun denetimini yapacak olan ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED Planlama Genel Müdürlüğü'dür, onların da bu konuda kusurları olduğunu görüyoruz. Bunların hizmet kusuru noktasında tartışılması gerekmektedir." şeklinde konuştu. Okumuşoğlu, yaklaşık on yıldır da vadinin sit alanı olması için mücadele yürüttüklerini de kaydetti.