1 Mayıs 2024 Çarşamba

Atmosferdeki karbondioksit seviyesi kırmızı çizgiyi aştı

Karbondioksit artışına kömür, petrol, doğalgaz tüketimindeki artışı nedeniyle gezegen  mevcut emisyon yükünü kaldıramıyor. Uzmanlar, hükümetleri derhal emisyonları azaltması konusunda uyardı. 

Türkiye hava kirliliğinin en yoğun olduğu ülkeler arasında. Yapılan son ölçümlere göre, atmosferdeki karbondioksit seviyesinin milyonda 420 ppm seviyesine çıktığı ve daha önce kaydedilen 415 ppm oranını aştığı belirlendi.

Uzmanlar, dünya genelinde 1 milyar insanın hava kirliliğine maruz kalmasından dolayı erken ölüm riskiyle karşı karşıya kaldığını kaydetti.

Milliyet'te yer alan habere göre, İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Selahattin İncecik, ortaya çıkan rakamların gezegen için hiç iyi olmadığını ifade etti. İncecik, “Ortaya çıkan rakamlar maalesef gezegenimiz için iç açıcı değil. 100 yıllık süreçte her yıl yeni rekor seviyeye ulaşıyoruz. Atmosferdeki 400 PPM karbondioksit seviyesi kırmızı çizgimizde ancak bu oran aşılmış durumda. Karbondioksit artışına kömür, petrol, doğalgaz tüketimindeki artışı neden oluyor. Doğalgaz fosil yakıtlar arasında en masum olanı. Açıklanan oranlar, Pasifik Okyanusu'nun ortasında, yerden 3 bin metre yüksekte ölçülüyor. Sanayi kentlerinin ortasında, yerden 3 bin metre yüksekte karbondioksit ölçümü yaparsanız 420 PPM'in fazlasını bulursunuz" dedi.

'HÜKÜMETLERİN EMİSYONLARI AZALTMASI GEREKİYOR'
Gelecek dönemde sıcaklık değerlerinin çok daha artacağına işaret eden Prof. Dr. Selahattin İncecik, “Bundan sonraki süreçte yaşadığımızın çok daha kötüsünü göreceğiz. Gelecek 5 yıllık dönemde ortalama sıcaklık değerleri artacak. Hızlı nüfus artışı, sera gazı salımı, karbondioksit gazındaki salım artışı atmosferin ısı dengesini etkiliyor. Enerji tüketimi arttıkça atmosfer sıcaklığı da artıyor ve dünyanın ısı dengesi bozuluyor. IPCC'nin 6. raporunda tablo ortaya konuluyor. Hükümetlerin hiç vakit kaybetmeksizin emisyonları azaltması gerekiyor. Gezegen mevcut emisyon yükünü kaldıramıyor. Şayet önlem alınmazsa 2040'dan itibaren çok ciddi sıcaklık artışları göreceğiz. Tüm yaşam, tarım ve su alanları olumsuz etkilenecek" ifadelerini kullandı.

'İSTANBUL'DA HAVA KİRLİLİĞİ STANDARTLARIN ÜZERİNDE'
Prof. Dr. İncecik, İstanbul'un havasında çok ciddi oranlarda partikül madde kirliliği olduğunu ve kışın bu oranların arttığını belirti. İncecik, “Kent genelinde inşaat tozları ve dizel araçlardan kaynaklanan partikül madde kirliliği çok yoğun. İstanbul'da yılın yüzde 70'lik diliminde hava kirliliği oranları standartların üzerinde seyrediyor. Ancak kışları kömür kullanımı ekonomik nedenlerden ötürü halen çok yaygın. Avrupa'nın hiçbir şehrinde kömür yakılmıyor. Hava kirliliğinin birinci nedeni, karayolu taşımacılığındaki araç sayısı ve kömür kullanımı. Dar gelirli insanlara kömür yerine doğalgaz yardım ödeneği oluşturulmalı. İstanbul'daki araçların yüzde 60'ı dizel. Dizel araçlar da ciddi partikül madde kirliliği yaratıyor. Ağır tonajlı araçlar dahil olmak üzere çok ciddi emisyon ölçümleri yapılmalı. Almanya'daki kriterler uygulanmalı, denetim kağıt üzerinde kalmamalı" dedi.

'HAVA KİRLİLİĞİ KANSER AÇISINDAN RİSKLİ'
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala da ortaya çıkan tablo için korkutucu yorumunda bulundu ve hava kirliliğinin akciğer hastalığı ve kanser açısından risk taşıdığını hatırlattı.

'YANGIN FAUNAYI BOZDU, TÜM SİSTEM ZARAR GÖRDÜ'
Ekoloji uzmanı Prof. Dr. Doğan Kantarcı ise devam eden yangınlar nedeniyle dünya genelinde ciddi oranda karbondioksit salımı olduğuna dikkat çekti ve şöyle devam etti: “Orman yangını sayılarının artışı ile küresel ısınma, iklim değişikliği ve buna bağlı olarak Türkiye'de de artan sıcaklıklar arasında belirgin bir bağıntı var. Muğla ve çevresindeki yıllık ortalama sıcaklıklar ile yağışlar incelendiğinde; ortalama 500 metre yükselti için verilen yıllık ortalama sıcaklık değerlerinin dönemsel olarak arttığı, buna karşılık yıllık ortalama yağış miktarlarının azaldığını görüyoruz.

Ormanlar karbondioksiti bünyesine alıp oksijen olarak geri veriyor, fotosentez oluyordu. Sera gazlarının orman ve denizler tarafından doğal yoldan geri alımı çok önemli. Yangın aynı zamanda faunayı da bozarken, tüm sistem zarar görüyor. Yangın sırasında yüksek sıcaklık değerlerinin ortaya çıkması havadaki azot ve oksijen değerlerinin de dengesini bozuyor."