21 Aralık 2024 Cumartesi

Arzu Demir yazdı | Kars'ta da hedef kadın kazanımlarıydı

En son Kars Belediyesi Eşbaşkanı Şevin Alaca, gözaltına alınarak tutuklandı, belediyeye de "kayyum darbesi" ile el konuldu. Gerekçe ise eşbaşkanlık sistemi oldu. Şevin Alaca'nın "eşbaşkanlığı yasalarda olmadığı" gerekçesiyle rehin alındı.

Devam ettirilen Kobanê soruşturmalarından görüyoruz ki; Saray faşizminin 6 yıl önceki Kobanê serhildanı korkusu devam ediyor. DAİŞ barbarlığına karşı Diyarbakır'dan İstanbul'a halkların bu onur ayaklanmasının hayaleti, belli ki hala Saray semalarında dolaşıyor. Korkunun yanında büyük bir nefretleri de var. Çünkü, DAİŞ'in Ortadoğu'daki yenilgisi, halkların Kobanê zaferi ile başlamıştı. O yenilgi aynı zamanda AKP iktidarının da yenilgisinin başlangıcıydı.

İktidarın bir başka korkusu da kadın özgürlük mücadelesi ve kazanımları.

En son Kars Belediyesi Eşbaşkanı Şevin Alaca, gözaltına alınarak tutuklandı, belediyeye de "kayyum darbesi" ile el konuldu. Gerekçe ise eşbaşkanlık sistemi oldu. Şevin Alaca'nın "eşbaşkanlığı yasalarda olmadığı" gerekçesiyle rehin alındı. Aynı gerekçe ile daha önce de çok sayıda belediye eşbaşkanı tutuklanıp, belediyeye el konulmuştu.

Eşbaşkanlık sistemi, kadınların çok önemli bir kazanımı. Kadınların siyasette eşit temsil ve varlık hakkının güvencesi. Bu nedenle de Saray rejimi, bu sistemi yok etmek istiyor. Çünkü, amaçları, kadınları, faşist devlet ve erkek karşısında bir başına bırakmak. Bu nedenle, kayyumların her seferinde ilk yaptığı iş kadın kurumlarını, kadın merkezlerini ve kadın müdürlüklerini kapatmak oldu. Ayrıca, KHK kararları ile de kadın örgütleri kapatıldı.

Erkeklerin katlettiği kadınların ve tecavüze uğrayan çocukların sayısı bu kadar çok artmışken, Mardin'e atanan sömürge memuru, "Alo Şiddet Hattı"nı kapattı. Kadın yoksulluğu giderek derinleşirken, Van'ın Özalp ilçesinde kadınlara iş alanı sağlamak için kurulan iki seranın çalışmaları durduruldu. Bismil'de kadın kooperatifinin çalışmalarına son verildi. Muradiye'de Ayşe Şan'ın adını taşıyan kütüphane kapatıldı. Ergani Belediyesi'ndeki emzirme odasının da kapısına kilit vuruldu. Bu düşmanlık, gasp ve talan saymakla o kadar çok ki, yazmakla bitmez.

En son el konulan Kars Belediyesi, kadın çalışmaları ile öne çıkmıştı. Kısa sürede ve çok kıt olanakla kadınlar ile ilgili çok önemli çalışmaları hayata geçirdi. Kadından yana bir kent için önemli adımlar attı. Örneğin, Kadın Dayanışma Merkezi, 6 Mayıs'ta açıldı. Koranavirüs döneminde hem kadınların ev içindeki bakım emeği yükü hem de erkek şiddeti arttı. Böylesi bir dönemde bu merkezin açılması kadınlar için bir nefes borusuydu. Merkezin açıldığı gün Belediye Eşbaşkanı Şevin Alaca, şöyle demiş: "Kadın dayanışma merkezleri ve sığınaklar mevcut patriarkal sistemin ürettiği toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve bundan kaynaklı erkek şiddetine karşı mücadelenin mekanizmalarıdır. Buralarda verilen desteklerin tümü kadının kendisiyle çalışmayı ve kadını güçlendirmeyi içerir." Kadın Dayanışma Merkezi, iki ay içinde 500 kadına destek verdiği açıklamıştı.

Mayıs ayında, Toplumsal Dayanışma Mağazası ve Mor Hat'ın da açılışı gerçekleştirildi. Mor Hat, şiddet gören kadınlar ve istismara maruz kalan çocuklar için bir can simidiydi.

Belediyenin yaptığı çalışmalardan biri de 2019 yılının Ağustos ayında Mor Kafe'yi açmak olmuştu. Amaç kadın istihdamına biraz olsun katkı sunmaktı. Kadınların çalıştığı kafede, kadınlar yaptıkları ürünleri satıyordu. Kadın Emek Pazarı'nın açılışı da 8 Mart'ta yapılmıştı. Ancak salgın nedeniyle bu pazar kapatıldı.

Çok açık ki, 31 Mart seçimlerinden bu yana iğne ile kuyu kazar gibi büyük bir emekli açılan bu kadın kurumlarının tamamı, önceki örneklerde olduğu gibi, Kars'ta da kayyum ile yok edilecek. Jinnews'de yer alan bir haberde, Mor Kafe'deki tandır evinde çalışan kadınlardan biri, "Ayaklarımın üzerinde duruyorum" demişti. Aslında meselenin kilit noktası bu. Başka bir ifadeyle, Saray rejiminin derdi, "kendi ayakları üzerinde duran kadın." Çünkü böyle bir kadın, tahayyül ettikleri "makbul kadın" değil. "Anne" ve "eş"likten başka vasfı olmayan o "makbul kadın" için, İstanbul Sözleşmesi'nden kadın örgütlerine kadar kadınların tüm kazanımlarını yok etmek istiyorlar. Kadın iradesi ise, faşizm arzuladığı "mutlak sessizliği" bozmaya devam ediyor.