16 Mayıs 2024 Perşembe

Anthony Jones Britanya'da politik krizi değerlendirdi

"Brexit iptal mi oluyor?" tartışmalarını, Birleşik Krallık'taki Brexit'e dair son gelişmeleri Muhsin Yorulmaz, Britanyalı Marksist dergi The Lever yazarı Anthony Jones'a sordu.
Britanya Parlamentosu, Başbakan Theresa May'in Avrupa Birliği (AB) ile vardığı Brexit anlaşmasını 202'ye karşı 432 oyla reddetti. Bu, Birleşik Krallık tarihinde hükümetin verdiği ve en büyük farkla reddedilen yasa tekliflerinden biri oldu. Muhafazakar Parti'ye kadar güvensizlik oyu talebi ise reddedildi. "Brexit iptal mi oluyor?" tartışmalarını, Birleşik Krallık'taki Brexit'e dair son gelişmeleri Muhsin Yorulmaz, Britanyalı Marksist dergi The Lever yazarı Anthony Jones'a sordu.
 
Brexit süreci bölgedeki krizde büyük bir rol oynuyor, ama AB'nin öncesinde Britanya hep büyük bir emperyalist güç olarak bilinirdi. AB'de ise Fransa ve Almanya gibi emperyalist güçler de bulunuyor. Neden bu kadar güçlü bir ekonomiden çıkılıyor ve neden devletin bu bloktan çıkması tehlikeli/zararlı olarak görünüyor?
 
Kriz koşulları altında, önceki "küreselleşmiş" modellerden ulusal biçimlere geri çekilme görüyoruz. Birleşik Krallık da buna maruz kaldı ancak Birleşik Krallık bir ulus devlet değil, içinde birden fazla ulus devlet bulunan bir tür federasyon. Britanya adasında ve Birleşik Krallık'ta, egemen ulus İngiltere'dir, Birleşik Krallık'ta "özerkliği" olmayan tek millet, çünkü aslında diğer uluslara hükmeder. Birleşik Krallık'ın diğer "memleketleri" Britanya adasında bulunan Galler ve İskoçya'yı ve İrlanda'dan İngilizler tarafından yasadışı bir şekilde ayrılıp Stormont rejimiyle yönetilen Kuzey İrlanda'yı içerir. Bu diğer uluslar, kendi proletaryalarının karşılaştığı baskı yüzünden kriz sırasında kendi ulusal iradelerini tekrar savunuyorlar ve ceza ayrıca bu krizi İngiltere'ye karşı bir avantaj kazanmak için kullanmak isteyen burjuvalara da verilliyor. Özellikle İskoçya bağımsızlık için referandum düzenledi ve bir tane daha yapmayı planlıyor. Örneğin, Güney İrlanda'daki "Özgür Devlet" Brexit'e ve krize, adanın kuzeyindeki sömürge sınırındaki yeni sorunlarla cevap vermek zorunda. Güney İrlanda, adanın yeniden birleşmesini istiyor ve İngiliz emperyalizmini zayıflatmayı umarak Galler'de bir konsolosluk da açtı (büyük oranda İrlanda'yı yeniden birleştirmek ancak aynı zamanda AB içerisinde daha iyi bir poziyona sahip olmak için).
 
Kendi bölgesinde kendi emperyalist gücünü zayıflatabilecek bir hamle büyük bir risk, Britanya hükümeti nasıl ve neden Brexit sürecine girmeyi istedi?
 
Muhafazakar Parti, popülist UKIP gelgitini kırmak ve Brexit'in imkansız olduğunu İngiliz burjuvazisinin AB karşıtı kesimlerine "kanıtlamak" umuduyla oylama çağrısı yaptı ancak oylama sonucu referandumdan ayrılma talebi çıktı. O zamandan beri, Muhafazakar Parti iktidarda kaldı, ancak AB'den veya AB dışındaki ülkelerden istedikleri ekonomik anlaşmayı alamadıkları için krizde. Elbette diğer ülkeler de üstünlük sağlamak için bu krizi kullanmakla ilgileniyorlar.
 
Oylamayı geri almayı tercih ederlerdi, ama bunu yapmak burjuva demokrasisinin kendisini yetkisizleştirmesi olacaktır. Yani referandumu en başta kabul ederek kendi kendilerini ayaklarından vurdular ve şimdi çıkacak tüm sonuçların bütün suçunu üstlenecekler. Muhafazakarlar'ın kendilerini kurtarmak için gösterdikleri tüm çabalar başarısız oldu: Theresa May'in getirdiği anlaşma parlamentoda oylandı ve kaybetti.
 
Peki muhalefetin planı ne? Corbyn'in yönettiği İşçi Partisi'nin "güvensizlik oyu" talebi reddedildi ancak anlamı neydi? Bir planları var mıydı? Muhafazakar Parti iktidardan giderse İşçi Partisi ne yapacaktı?
 
Jeremy Corbyn, AB'den ayrılmak istediği söylenen nispeten ilkeli bir sosyal demokrat ancak uzun zamandır AB yanlısı bir partinin (ve hala AB destekçisi pek çok hizipleri bulunuyor) başı olarak May'in anlaşmasının oy kaybetmesi konusunda zafer kazanmış oldu ve "güvensizlik oyu" çağrılarıyla hükümeti yeni bir seçime yönlendirdi. Bu Brexit krizi tabanlı politik bir hamledir ve Brexit'in kendisine bir oy değildir.
 
Ancak Jeremy Corbyn ve İşçi Partisi, eğer bu güvensizlik oyu ve seçimi kazanırlarsa basitçe Britanya'nın başına getirilecekti. Bu durumda ya Brexit oylarının geçersiz sayılması için yol bulacak (ki bu anti demokratik görünecektir) ya da burjuvaziye ve proleter kitlelere hitap edecek olan kendi anlaşmalarını gündeme getirecekti (ki bu da imkansız görünüyordu).