25 Nisan 2024 Perşembe

Amara Tolhildan yazdı | Duru ama durmadan çağıldayan bir nehir Kızıl Komutan

Bana Ahmet yoldaşı anlat deseler çok yönlü bir komünist, hiçbir şeye olmaz tarafından bakmayan, yanlış giden bir durum varsa doğruyu nereden yakalarızdan bakan, çok güzel gülen, çocukları, çiçekleri, doğayı, hayvanları çok seven bir yoldaş derim. Fakat yanı başındaki yoldaşı için, parti için, devrim için sevdiği şeylerden gözünü kırpmadan vazgeçer olarak tanımlarım. Marksist felsefeyi bütün yönleri ile okuyan ve yaşamını bu doğallıkta örgütleyen, yoldaş ve insan incelikleri ile dolu dizgin bir yoldaş derim.

Yoldaş güzelim, insan güzelim, hayatının her bir saniyesi ve anında yüreği parti ve devrimle atan devrim emekçisi, fikir emekçisi ve yoldaş emekçisi. Partiyi, yoldaşlarını, insanı, halkı, devrimi çok güzel seven yoldaşım. Emeğin her bir harfini yüreğine, beynine, kalbine, duygusuna, sevdasına, aşkına ilmek ilmek işleyen yoldaşım. Çizgi devrimcisi, örgüt emekçisi, yaşamın her anında ideolojik, politik önder, bir o kadar askeri komutan. Devrimin Kızıl Komutanı… Komutanlığı pratik sahada kent kent, bölge bölge, köy köy büyüten yoldaşım, önderim, komutanım. Kalbinin her atışı halk sevgisi, düşman öfkesi ve sınıf kini ile atan yoldaşım. Ölümsüzlerin ölümsüz komutanı demişti parti, Baran yoldaş için. Sen de ölümsüzlerin ölümsüz komutanı ve yılmaz savaşçısı oldun. Ve zaferler kuşağının önder temsilcisi Baran Serhat'tan sonra onun bayrağını göndere çektin.

Hiçbir zaman yetmeyecek kelimeler seni anlatmaya, kelimeler anlamını yitirecek, ölüm küçüldükçe küçülecek senin karşında. Şimdi seni nasıl anlatmalı? Bizim seni anlatmamıza gerek kalmadan sen kendi yaşam pratiğinle o kadar güzel anlattın ki. Senin fiziki olarak aramızda olmayışın hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Aklınla, yüreğinle, inancın, cesaretin, kararlılığın ve güçlü örgüt bilincinle Baran Serhat fideliğinin bir önder kurucusu olduğun kadar onu büyüten ve yeşertendin. İhanete karşı direnişin, teslimiyete karşı korkusuz yürüyüşün, tasfiyeciliğe karşı daha fazla örgüt ve parti şiarının öncüsü oldun. Kürdistan devriminin, Rojava devriminin komünist önderi oldun. 34 yıllık devrimci yaşamında hep öncü ve önderdin. Kendi yaşamının da önderi ve komutanıydın aynı zamanda. Hayatının her anı hem ideolojik değişim dönüşüm mücadelesiyle, hem de askeri taktik, stratejik ve derinlikli düşünme, düşmana en güçlü darbeleri vurma isteği ile geçti. Partiyi bulunduğun her alanda daha güçlü örgütleyerek, parti çizgisi ve ideolojisini bulunduğun her alanda gerçek kılarak; faşizme karşı savaşta politik askeri niteliklerini yükselterek ve bu niteliği pratik sahada parti niteliğine dönüştürerek, her alanda ve her anda düşman ve sınıf kinini daha da bileyerek. Hep ileriye dönüktü yüzün, aklın çözümsüzlükleri çözmeye yönelikti. Küçük sorunlara takılmadın fakat küçük sorunlar çözülmeden büyük sorunlara yol açacağını çok iyi bildin.

İnsana ait bütün güzellikler toplanmıştı yüreğinde… Ve en önemlisi bizim kendimizde göremediğimiz iyi ya da eksik yönleri ideolojik, politik ve toplumsal karşılıkları ile birlikte o kadar güzel kavrattın ki. Evet sen, bizi biz yapandın, sen, ben'i de biz yapandın.

Ağlamazdın, duygularını örgütlerdin ortama göre, bütün hücrelerine kadar örgütlüydü duyguların, partiliydi yaşamın amasız, fakatsız. O kadar yalındı duyguların ve yaşamın. Duygularını içli içli yaşardın. Çok sevdiğin bağlamayı çalarken "Megrî dayê" parçasını söylerken yaşadığın duygu selini unutabilir miyiz? Ve bağlama çalarken ilk kez böyle duygularını rahat bıraktığını söylemiştin. Nefret ederdin sahteliklerden, bencilliklerden, ben'lerden, yalanlardan. Bu nedenle sözün neyse özünde oydu. Sen; bizdin. Biz ne kadar sen olabildik, ne kadar sen olabiliriz? Kurduğun her bir kelimenin, dilinden dökülen her bir hecenin anlamı, manası, ideolojisi vardı.

Sendin; sımsıkı sarıldığım umuduna, inancına, cesaretine, yoldaş sevgisine, paylaşımına. Sendin evet sendin herkesi bütün yönleri ile tanımlayan ve buna göre sonuç çıkartan. Bize okuttuğun devrimin felsefesi tam olarak seni anlatıyordu, sen ise usanmadan, bıkmadan devrimciliğin en güzel yanlarını anlatıyordun. Savaşta cephenin önünü ve arkasını birbirinden ayırt etmeyen, büyük küçük iş gözetmeyen, bir elinde silah savaşan, başka bir yerde ağaç diken, yemek yapan, bulaşık yıkayan, temizlik yapan vb. Savaşı sadece elde silah anlamayan, elde silah savaşmak ile birlikte kapitalizmin, burjuvazinin yarattığı kültüre karşı derinlikli siyasal, politik ve ideolojik mücadele ile birleştiren, bu nedenle gerek yaşamının her anında ve duyguda burjuvazinin, kapitalizmin bütün kirlerinden, konforundan kopandın. En güçlü kopuştun sen. Bu nedenle partili yaşamdan, devrimci yaşamdan gerilemelerin, kopuşların temel nedeni ideolojikti sana göre. Erkek egemenliğine karşı bir taraftan kendi çelişkilerini yaşarken, diğer taraftan buna karşı mücadeleye tutuşan komünist erkektin. İhanete, kuşatmalara, düşmanın çökertme ve tasfiyecilik saldırılarına karşı mücadelenin öncüsü, önderi oldun. En güçlü ideolojik ve politik mücadeleleri yürüttün. Bir an olsun şaşmadın parti çizgisinden. Diyalektik materyalizm, parti programı ve tüzüğü eylem kılavuzundu.

Seni sen yapan değerler, partiyi gerekli ve zorunlu kılan değerlerdir. Seni sen yapan değerler, diyalektiğin değişim yasası kadar gerçektir. Çünkü bütün eleştirilerine, kızgınlığına rağmen her daim insanların, yoldaşlarının içerisindeki aydınlık tarafından yani kendi deyiminle "insanların içerisindeki cewherî" yakalamayı başardın. Hepimiz hissettik bunu, seninle yaşadık, bizim değişimimize verdiğin emeği. "Her bir yoldaşı büyütmek partiyi büyütmektir" senin felsefen.

Seni farklı kılan ve maneviyatını güçlendiren öğretirken öğrenen olmandı. Partiyi bu kadar üst düzeyde temsil gücüne, onca birikimine, teorik gücüne rağmen bir şeyi bilmiyorsan 'bilmiyorum, ben de bunu yeni öğrendim' diyebilme cesaretindi. Kendinden onlarca yaş genç bir yoldaştan, parti saflarına yeni katılmış bir yoldaştan öğrenme isteği ve coşkusuydu seni güçlü komutan yapan. Yoldaşlarla birebir eğitimler örgütlerken, belki onlarca kez okuduğun bir kitabı tekrar tekrar okuyup gelmen yoldaşların gelişimine ne kadar önem verdiğini anlatıyordu.

Bana Ahmet yoldaşı anlat deseler çok yönlü bir komünist, hiçbir şeye olmaz tarafından bakmayan, yanlış giden bir durum varsa doğruyu nereden yakalarızdan bakan, çok güzel gülen, çocukları, çiçekleri, doğayı, hayvanları çok seven bir yoldaş derim. Fakat yanı başındaki yoldaşı için, parti için, devrim için sevdiği şeylerden gözünü kırpmadan vazgeçer olarak tanımlarım. Marksist felsefeyi bütün yönleri ile okuyan ve yaşamını bu doğallıkta örgütleyen, yoldaş ve insan incelikleri ile dolu dizgin bir yoldaş derim. Ve devrimci tarihine, kattığın bütün emeklere ve katkılara rağmen kendini öne çıkartmayacak kadar sade, doğal ve mütevazıydın. Belki bu gün seni burada tanıyan ve partinin seninle ilgili yazdıklarını, yürüttüğün görevleri öğrenenler şaşıracaklardır. Bu kadar doğal ve içimizdeydin.

Seni sevdim yoldaşım, hem de çok sevdim. Senin deyimin ile bu sevgi hem somuttur, hem soyuttur. Bu sevgi senin şahsında partiye karşı büyüyen sevginin soyutlanmış hali idi. Seni, benimle yaptığın uzlaşmaz kavgaların içerisinde sevdim. Seni bana/bize olan inancında, umudunda sevdim. Beni/bizi adım adım büyüten yoldaş sıcaklığında sevdim, birlikte yaşadığımız ve yüreğimize gömerek yolumuza devam ettiğimiz acılarımızda sevdim. Çok şey öğrendim/öğrendik senden, senden aldım damarlarımdaki enerjiyi ve sorunlar karşısında mücadele edebilme gücünü. Yaşadığım-ız bütün acılarda sen vardın yanı başımızda: Acılarımızın dili oldun, sesi oldun, gücü oldun ve düşman öfkesi olup çağıldadın yüreğimizde.

Devrime ve devrimciliğe ait olmayanı asla kabul etmedin; bencilliğe, örgütsüzlüğe, partiyi, örgütü sıradanlaştıracak her şeye karşı ideolojik mücadelenin öncülerinden oldun. Hem çok sevdin, hem çok kavga ettin, sevdiklerinle uzlaşmak yerine daha çok kavga ettin ve sevgini böylece kazıdın yoldaş yüreklere. Şimdi diyorum Ahmet yoldaşı anlatacak tek bir kelime… Sonra diyorum bu kadar çok yönlü bir komünist nasıl olur da tek bir kelime ile anlatılır. Sevgi derim yetmez aşk gelir aklıma, paylaşım derim yetmez büyütmek gelir aklıma, inanç derim yetmez inanç uğruna kavga etmek gelir aklıma, marksizm ve devrimden can suyunu alan katıksız komünist yoldaş derim ve bu uğurda yaşamın her anında fedailik gelir aklıma. Düşman karşısındaki fedailik, partili yaşamın ve devrimciliğin doğru yaşanmasının örgütlenmesindeki fedailik, yoldaşlık sevgisindeki ve paylaşımdaki fedailik. Yani yaşamının her anını ve duygularını fedailikle örgütleyen yoldaş olarak tanımlamak azdır ama asla ve asla fazlası değildir.

Yoldaşını eleştiren ama eleştirirken, kavga ederken onda başarıyı örgütleyen komutandın, yanı başındaki yoldaşın başaramadığında bunu kendi başarısızlığı olarak gören komutandın, hiçbir zaman inancını, umudunu ve parti çizgisini unutmayandın. Yoldaşında başarı örgütlemek temel felsefendi. Yoldaşında başarı örgütlemek kendinde başarı örgütlemekti, kendinde başarı örgütlemek partide başarı örgütlemekti, partide başarı örgütlemek devrimde başarı örgütlemekti. İşte bu kadar yalın ve diyalektikti komutanlığın, öncü ve önderliğin. Metin ve Ferhat yoldaşların bir anma etkinliğinde Ferhat yoldaşı anlatırken, "Doktor Ferhat, Rojava devriminin Che'si idi ama ben Castro olamadım" demiştin. Fakat sen gerçekliğin ile devrimi her anlamı ile anlama, anlamlandırma yönün ile her zaman partinin, yoldaşlarının, Türkiye, Kürdistan devriminin Castro'su idin.

Sen hem yaşamın içerisinde, hem savaşın içerisinde her adımda yoldaşlarınla birlikte savaşan komutandın. DAİŞ'e karşı mücadelenin yılmaz komutanlarından biri oldun. Partinin 34 yıllık tarihinin yapıcılarından olduğun gibi Rojava devriminin ve tarihimizin de yapıcılarından oldun. Çok büyük bir sadelik, kararlılık, cesaret ve inançla Rojava özgürleştirme hamlelerinin birçoğunda yer aldın. Rojava'da komünist fikirlerin tohumu oldun, Baran Serhat fideliğinin yapıcısı ve büyütücüsü oldun. Buydu işte seni Kızıl Komutan ve önder yapan. Şimdi hepimiz zaferler kuşağının önder temsilcisi Baran Serhat ve komünist önder Kızıl Komutan Ahmet Şoreş olarak sizlerin izindeyiz. Söz olsun sana, ant olsun sana Kızıl Komutan senin varlığın, gülüşün, inancın, sevdan daha da büyüme ve savaşım andımız olacak…