27 Nisan 2024 Cumartesi

Akşar: Çıplak aramayı kabul etmedim, işkence gördüm

Çıplak arama işkencesi bir devlet politikası olarak, gözaltı ve hapishanelerde uygulanıyor. Gözaltına alınan SGDF üyesi Aze Akşar'a, çıplak aramaya karşı çıktığı için ters kelepçe takıldı ve işkence yapıldı. Devletin, çıplak arama işkencesini özellikle muhalif kadınlara uyguladığını belirten Akşar, çıplak arama işkencesini taciz ve tecavüz işkencesinden ayrı tutmamak gerektiğini söyledi. Akşar, işkenceye karşı mücadeleyi büyüteceklerini kaydetti.

Gözaltında taciz ve tecavüz devletlerin sistematik işkence uygulamalarından biri. Çıplak arama işkencesi de bu uygulamanın bir devamı olarak sürüyor. Gözaltına alınan muhalif kadın ve erkekler, çıplak arama işkencesiyle kimliksizleştirilmeye çalışılıyor.

Çıplak arama işkencesi, devletin, özellikle devrimci ve sosyalistlere uyguladığı bir işkence yöntemi. Gözaltı ve hapishanelerdeki çıplak arama işkencesi sadece bu döneme ait değil. 12 Eylül askeri faşist darbesi döneminde, '90'lı yıllarda, gözaltında ve hapishanelerde çıplak arama, taciz, tecavüz bir işkence yöntemi olarak uygulanıyordu. Bugün de bir devlet politikası olarak uygulanmaya devam ediyor. Bunun çok sayıda örneği var. Gözaltına alınan devrimciler, çıplak aramaya karşı çıktıkları için de işkenceye maruz kaldı. AKP iktidarı ve sözcüleri her ne kadar inkar etse de, hapishane ya da gözaltında bu işkence sürdürülüyor. Çıplak arama işkencesine maruz kalanlardan biri de Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Üyesi Aze Akşar.

Akşar, çıplak arama dayatmasına karşı çıktığı için işkence gördü. ETHA'ya konuşan Akşar, maruz kaldığı çıplak arama işkencesini anlatı, devletin bu işkenceyi neden uyguladığına ilişkin değerlendirme yaptı.

'HİÇBİR ZAMAN ERKEK DEVLETİN ADALETİNE GÜVENMEDİK'
"Bu coğrafyada kadın olmak zor. Hele ki bu coğrafyanın kaderine razı olmayan, faşist rejime karşı direnmeyi, mücadele etmeyi seçmiş bir kadın olmak çok daha zor" diyen Akşar, erkek egemen toplumda tacize-tecavüze uğrayan, katledilen kadınlar için mücadele ederken, hiçbir zaman erkek devletin erkek adaletine güvenmediklerini söyledi.

'ÖZELLİKLE MUHALİF KADINLARA UYGULANIYOR'
Akşar, "Her zaman kadınların sokaktaki mücadelesine ve kazanacağımız gerçek adalete güvendik. Devlet tacizin, tecavüzün karşısında cezai yaptırım uygulamayan, teşvik eden, aynı zamanda kolluk kuvvetleriyle bunun bizzat uygulayıcısı pozisyonunda. Çıplak arama işkencesi de bunun en güncel örneği. Bu işkence özellikle siyasi gerekçelerle gözaltına alınan birçok kadına uygulanıyor" dedi.

'UZUN SÜRE DARP EDİLDİM, TERS KELEPÇEYLE ÇIPLAK ARAMAYA UĞRADIM'
Çıplak arama işkencesine ilk olarak 10 Ekim 2019'da gözaltına alınarak götürüldüğü İstanbul Kadıköy Rıhtım Karakolu'nda uğradığını anlatan Akşar, "Ankara Gar katliamında yitirdiklerimizi anmak isterken üzerimize yoğun kimyasallar sıkılarak, darp edilerek, ters kelepçelenerek gözaltına alındık. Ters kelepçenin sıkılmasından, ellerimin kangren olmaya doğru giderek morardığını ve benek benek olduğunu anımsıyorum. İşkencenin kendisi fiziksel şiddetle ile sınırlı kalmadı. Ben ve bir kadın arkadaşımdan soyunmamı istediler. Kesin bir dille çıplak aramayı reddettik. Bunun üzerine iki kadın ve 5 erkek polis tarafından uzun süre darp edildik ve zorla ters kelepçe takıldı. Kadın polisler bu sırada çıplak arama işkencesini uyguladı. Bu işkencenin kendisi kadına yapılmış, kadın bedenine yönelik bir saldırıdır. Çıplak aramaya genellikle kadınların maruz kalışı elbetteki bu yüzdendi" diye konuştu.

'BU ZULMÜ NEDEN YAPIYORSUNUZ DİYE BAĞIRMIŞTIM'
Çıplak arama işkencesinin kendisinde yarattığı etkiyi aktaran Akşar, 7 Ekim 2020'de ESP ve SGDF'ye yapılan operasyon kapsamında gözaltına alındığında bir kez daha çıplak arama işkencesine maruz kaldığını aktardı. Gece yarısı evinin basıldığını ve üzerini değiştirirken zaten yanında bir kadın polisin beklediğine dikkat çeken Akşar, "Vatan Caddesi'ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldüğümde beni dar bir odaya götürdüler ve kapıyı kapattılar. Aramayı yapacak olan kadın polis başından beri zaten hakaret ediyor, aşağılamaya ve korkutmaya çalışıyordu. Çıplak aramayı kabul etmemem üzerine beni yere yatırdı, darp etti ve zorla çıplak arama yaptı. Tahammülüm kalmayarak ağlamış ve 'bu zulmü neden yapıyorsunuz' diye bağırmıştım" ifadelerini kullandı.

Çıplak arama işkencesinin fiziksel darbın ötesinde olduğunu söyleyen Akşar, psikolojik yaralar açtığını belirtti. Muhaliflere, "biz devletiz" diyen polislerin devletin tacizci, tecavüzcü ve kadın düşmanı halini bu şekilde "layıkıyla" temsil ettiğini dile getirdi.

Akşar, şöyle devam etti: "Mahkeme salonlarında taciz, tecavüz failleri ve kadın katillerinin değil tacize, tecavüze uğrayan, katledilen kadınların yargılandığı tiyatro sahnelerini andıran anlara defalarca şahit olduk. Takım elbise giydiği için iyi hal indirimi, 'bana hakaret etti' dediği için haksız tahrik indirim alan katilleri gördük defalarca. Gözaltında ve hapishane girişlerinde çıplak arama işkencesinin bu denli sık ve rahatça yapılmasının, devletin kadın düşmanı politikasından, onun erkek yargısından bağımsız olduğunu düşünmek olanaksız."

'ÇIPLAK ARAMA İŞKENCESİNİ HASIR ALTI EDEMEYECEKSİNİZ'
İktidarın, "Türkiye'de çıplak arama yok, bu söylemler toplumu terörize etmek için" diyerek çıplak arama işkencesini inkar etmeye çalıştığını vurgulayan Aze Akşar, "Bu söylemlerle yapılan işkenceyi hasır altı edemeyeceksiniz. Çıplak arama işkencesini teşhir etmeye ve bu işkenceyi yapan polisler ile onun bu gücü aldığı yaşadıklarımızın faili erkek egemen kapitalist sistemle tek bir adım dahi geri atmadan mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz."